Mülteci raporu: Geçişler kolluk denetiminde, uluslararası şebeke var 2020-12-04 15:51:37   VAN/ANKARA- Mülteci Dayanışma Ağı, Van'daki mültecilerin durumuna ilişkin hazırladığı raporda, geçişlerin kolluk denetiminde olduğunu, uluslararası bir şebekenin bulunduğunu, mülteci kadınların evlendirilmeye zorlandırıldığına yer vererek, önerilerini sıraladı.     Mülteci Dayanışma Ağı, 13-15 Kasım arasında, Van'da bulunan sivil toplum örgütleri, dernekler, siyasi partiler ve ailelerle yaptıkları görüşmeler sonucu hazırlanan "Van Çalışma Programına İlişkin Raporu" açıkladı. Van Serhat Göç Araştırmaları Derneği binasında düzenlenen basın toplantısına, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Murat Sarısaç, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ile çok sayıda kişi katıldı.   MÜLTECİYE YARDIMA 'KAÇAKÇILIK' SUÇLAMASI   HDP Van İl Örgütü yöneticisi İdris Polat tarafından okunan raporda, kent sakinlerinin hemen hemen her gün mültecilerin yaşadıkları trajedilere şahit olduğu, bu insanlık dramına karşı bir şey yapmak istedikleri ancak "kaçakcılık" yaftasıyla tutuklanmaktan çekindikleri kaydedildi. Bu durumun çaresizliği beraberinde getirdiği vurgulanan raporda, kafileler halinde sınırdan mülteci geçiren ve haklarında ihbar olan "kaçakçılar" hakkında kolluğun herhangi bir işlem yapmadığına dikkat çekildi. Raporda, "Kolluğun çoğu defa hiçbir işlem yapmıyor oluşu, yerel halkın aracına kimliksiz 1 kişiyi dahi alması halinde kaçakçılıkla suçlanması, devletin mültecileri insan kaçakçılarının insafına bıraktığı iddialarını güçlendirmektedir" diye belirtildi.   KARDA DOĞUM YAPAN MÜLTECİ   Raporda, bir kamu görevlisi ile yapılan şu görüşmeye yer verildi: "Yaptığımız görüşmeler sırasında sınırda çalışan bir kamu görevlisi büyük bir insani dram yaşandığını, mültecilerin işkencelere maruz kaldıklarını aktarmıştır. Geçtiğimiz yıl bir kadının karda doğum yaptığına ve çocuğun ölü doğmasına şahit olduğunu, yardım etme isteklerinin güvenlik güçlerinin tehditleriyle engellendiğini, 'yardım ederseniz 'kaçakçılığın içindesiniz’ diye tutanak tutarız” dediklerini belirtiyor. Yardım edemedikleri için insanlıklarından utandıklarını ve bunun kültürel kodlarla oynamak olduğunu söylüyor."   SİYASİLERİN GÜNDEMİNDE YOK   "Türkiye yüzünü Van’a dönmeli" çağrısı yapılan raporda, görüşme yapılan ailelerin mülteci krizinde kendilerinin yalnız bırakıldığı ve ülkenin batısındakilerin bu durum karşısında bihaber olduğu belirtildi. Görüşme yapılan siyasi partilerin genelinin mülteci krizini hak ve eşitlik temelinde programlarına almadığının tespit edildiğine işaret edilen raporda, yine kimi partilerin mülteci sorununu "güvenlik sorunu” olarak ele aldığına yer verildi.    SINIRDA 3 AYDA 8 ÖLÜM   Cezasızlık politikasının insan kaçakçılarını cesaretlendirildiği vurgulanan raporda, sınır hattında İran ve Türkiye askerleri tarafından "kaçakçılık” gerekçesiyle açılan ateş sonucu Van'daki sınır köylerinde son 3 ay içerisinde 8 yurttaşın yaşamını yitirdiği bilgisine yer verildi.    GEÇİŞLER KOLLUK DENETİMİNDE   Sınırda görev yapan kolluk kuvvetlerinin insan kaçakçılarıyla işbirliği içinde olduğu iddialarına yer verilen raporda, şunlar belirtildi: "Gözlemlerimiz Türkiye-İran sınırından kaçak geçişlerin kolluk kuvvetlerinin, karakolların denetimine takılmadan gerçekleşemeyeceği yönündedir. Yaptığımız sohbetlerde de köylülerin verdiği ifadeler gözlemlerimizi doğrulamaktadır."   Van sınırında uygulanan "güvenlik" anlayışı bölgede yaşayan halk için tehdit unsuru haline geldiğine dikkat çekilen raporda, "Mülteciler ise sıkı denetimlerin olmasından kaynaklı daha tehlikeli yolları seçmek zorunda kalıyor ya da insan kaçakçılarının insafına bırakılıyor. Geçiş yollarında mülteciler ya Van Gölü’nde boğularak ya da soğukta donarak hayatını kaybediyor” ifadelerine yer verildi.    ANADİL VE SAĞLIK   Raporda, mültecilerin yaşadıkları sağlık sorunlarına da işaret edilerek, "Van'da bulunan Geri Gönderme Merkezi’nde revir alanı ve yeterli sağlık ekipmanı bulunmuyor. Doktorlara yönelik koruyucu önlemlerin alınmıyor oluşu doktorların sağlıklarını da tehlikeye atıyor. GGM'de yalnızca 1. basamak sağlık taraması yapılıyor. Merkezin sistematik bir sağlık politikası yok. Özellikle hamile olan kadınların devamlı takibini yapacak doktor imkanı bulunmuyor. Mülteciler hastaneye gittikleri zamanlarda ise kendi dillerinde tercüman bulunmaması nedeniyle gerekli muayeneyi çoğu zaman yaptıramıyorlar. Aynı sorun anadili Kürtçe olan bölge halkı tarafından da yaşanıyor" bilgilerine yer verildi.    'İSTİSMAR HAD SAFHADA’   Kadınlar ve çocuklara karşı istismarın had safhada olduğu belirtilen raporda, "Kadınlar ve çocuklar göç yolunda her türlü istismar ve şiddete karşı savunmasız haldeler. GGM'de yaşanan istismar olayları basına yansımıyor çünkü geri gönderilmekle tehdit edilen kadınlar sessiz kalmaya mecbur bırakılıyor. Kurubaş GGM'de görevli olan 3 kişinin mülteci bir kadına tecavüz etme olayı Van Mülteci Dayanışma Ağı’nın Van’da bulunduğu dönem basına yansımıştı. İstismara uğradığı GGM'de tutulan kadın, yapılan çalışmalar sonucu istediği yere yerleştirilmiş ve kendisine sığınma hakkı tanınmıştır" diye kaydedildi.    PARAYLA EVLİLİĞE ZORLANIYORLAR   Raporda, mülteci kadınların para karşılığında evliliğe zorlandığı paylaşıldı. Özellikle kız çocuklarının bu duruma maruz kaldığı ifade edilen raporda, "Yardım edeceğiz’ vaadiyle mülteci kadınlara yaklaşan erkekler kadınları istismar edip çok eşliliği 'yardım' adı altında dayattıkları aktarılmıştır. Kadınların kimliksiz oldukları için başvuracakları herhangi bir kurum olmaması ve varsa pasaportlarına evdeki erkekler tarafından el konması, onları istismara daha açık hale getirmektedir. Demokratik kurumlarla iletişime geçmeleri de kolluk güçlerinin geri gönderme tehditleriyle engellenmektedir” denildi.    ULUSLARARASI KAÇAKCILIK ŞEBEKESİ   Raporda, ayrıca mülteci çocukların eğitim haklarından yoksun bırakıldığı, Van Gölü’nde yeterli denetimin yapılmadığı, güvencesiz çalıştırılan mültecilerle ilgili hiçbir verinin bulunmadığı, uluslararası bir insan kaçakçılık şebekesinin var olduğu, mültecilerin Avrupa’ya karşı şantaj aracı halinde geldiği gibi bilgilere de yer verildi.    ‘SORUŞTURMALAR ETKİLİ YÜRÜTÜLMELİ’   Raporun son bölümünde, şu önerilere yer verildi:   "* Mültecilerin ülkeye güvenli erişimi sağlanmalı, etkin, şeffaf ve erişilebilir sığınma prosedürleri uygulanmalıdır.   * Mültecilerin statüsüzlük durumu uluslararası insan hakları standartlarına uygun şekilde anayasal bir güvenceyle çözüme kavuşturulmalı ve uygulanmalıdır.   * İnsan kaçakçılığı suçu ile mücadele kapsamında yürütülen soruşturmalar hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.   CAYDIRICI CEZA TALEBİ   * İnsan kaçakçılığı suçu kapsamında yargılanan insanlara caydırıcı cezalar verilmelidir.   * Göçmen alanında çalışan kamu çalışanları seçiminde özel bir prosedür uygulanmalı ve kamu çalışanları haklar ve özgürlükler konusunda eğitime tabi tutulmalıdır.   * Mülteciler devletlerin insafına bırakılmamalı, Birleşmiş Milletler komiserlikleri tekrar açılmalı ve mültecilerin kabul işlemleri buralarda yapılmalıdır.   * Siyasilerin ve medyanın mültecilere yönelik ırkçı, ayrıştırıcı, hedef gösteren dili düzeltilmelidir.   * Van Gölü sahil güvenlik tarafından denetlenmelidir.   SAĞLIK POLİTİKALARI GELİŞTİRİLMELİ   * Hastanelerde mutlaka mültecilerin konuştuğu dillerde tercümanlar bulundurulmalıdır.   * Mültecilere 1. ve 2. basamak sağlık taraması yapılmalıdır.   * Mültecilere yönelik sistematik sağlık politikaları geliştirilmelidir.   * GGM'lerde yeterli ekipmana sahip, hijyen koşullarına uygun olarak revirler açılmalıdır.   * Ekonomik sıkıntılardan dolayı insan kaçakçılığı suçuna bulaşmış yerli halka istihdam alanları oluşturulmalıdır.   * Mültecilere dönük ekonomik istismarın önüne geçilmeli ve güvenceli çalışmaları sağlanmalıdır.   * Siyasi partiler mülteci krizini hak temelli bir yaklaşımla acilen gündemlerine almalıdır.   * Mültecilere dönük istismar ve ırkçı saldırılara karşı caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.   YENİ PROTOKOL YAPILMALI   * Türkiye’de yaşamak isteyen mültecilerin kültürel, sosyal ve eğitim haklarına dönük altyapı çalışmaları STÖ’ler ve diğer kilit paydaşlar eşliğinde başlatılmalıdır.   * 3. ülkeye gitmek isteyen mültecilerin durumu için BM ile geçişlerin sağlıklı bir şekilde sağlanması temelinde yeniden bir protokol yapılmalı.   * Kimlikli veya kimliksiz fark etmeksizin tüm mülteci çocuklar ana dili temelli çok dilli, parasız, kamusal eğitime erişmelidir.   * Mülteci kadın ve LGBTİ+’ların toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korunması için politikalar üretilmeli, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılanlar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Yasası uyarınca bütüncül bir yaklaşımla desteklenmelidir."   ANKARA   Mülteci Dayanışma Ağı, Van’da son dönemde artan mülteci ölümleri ve hak ihlallerine ilişkin hazırlanan rapora dair Ankara'da da, Tüm Belediye ve Yerel Hizmetler Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. “Van’da Mülteci Ölümlerine Son” pankartının asıldığı toplantıda raporu, Mülteci Dayanışma Ağı Üyesi Fatma Kılıçarslan okudu.