'Karanlığa karşı halka gün ışığını ulaştıracağız' 2020-12-03 09:49:32   İSTANBUL - Gerçekleri halka ulaştırmaya çalışan Kürt gazetecilere yönelik baskının sistematik olduğunu belirten meslektaşları, "Örgütlenip yan yana gelmediğimiz sürece gazetecilere, saldırı bitmeyecek" diyerek dayanışma çağrısı yaptı.    Türkiye’de gazetecilere yönelik hak ihlali, gözaltı ve tutuklama devam ediyor. Van’da helikopterden atılan ve daha sonra askerler tarafından linç edildikleri öğrenilen Osman Şiban ve yaşamını yitiren Servet Turgut’un haberlerini belgeleriyle ortaya çıkaran ajansımızın Van bürosuna bağlı muhabirlerimiz Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile birlikte Jinnews muhabiri Şehbiran Abi ve gazeteci Nazan Sala 9 Ekim’de tutuklandı. Yeni Yaşam gazetesi çalışanı İbrahim Karakaş, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanırken ardından haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri gerekçe gösterilen muhabirimiz Dindar Karataş da cezaevine gönderildi. Son bir haftada ise Ankara muhabirimiz Hakan Yalçın ve gazeteci Kesire Önel düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınmıştı.    120 yıllı aşkındır süren güçlü ve köklü bir basın geleneğinin devamcıları olduklarını belirten Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) üyesi ve Yeni Yaşam Gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, maruz kaldıkları operasyonların artık kendilerini şaşırtmadığını söyledi. Halka doğru haber ulaştırmanın sorumluluğunun bilincinde olduklarını kaydeden Hacıoğlu, “Biliyoruz ki, biz olmasaydık Kurkut cinayeti karanlıkta, İpek Er ‘şüpheli ölüm’ olarak kalacaktı. Van’daki helikopter olayını kimse duymayacaktı. Bu örnekler bağlamında şunu diyebiliriz ki; artık toplum katilleri ve onları koruyanları da biliyor. Medya, iktidarın istediklerini halka onaylatma aracı değil, kamu yararını gözeten konumda olmalı. Van’daki tutuklama gerekçesi de tam da buydu” diye aktardı.   ‘USANMADAN YAZIP ÇEKECEĞİZ’   “Ayrıca biz Van’da mültecilerle,  Mersin’de tarım işçileriyle, Rize’de Hidroelektrik santrallerine (HES) karşı duranlarla, İzmir’de göçük altında kalanlarla birlikteyiz” diyen Hacıoğlu, bundan dolayı çok sayıda arkadaşlarının tutuklandığını ve bir çoğunun aldığı cezalar nedeniyle sürgüne gittiklerini söyledi. Hakikat yayıncılığı yapan bu geleneğin zorlu süreçler geçirdiğini anımsatan Hacıoğlu, “Ancak bizler uslanmayacağız, yine yazacak ve onlar sakladıkça orada olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.   SALDIRI ÇOK SİSTEMLİ   “Basın özgürlüğüne yönelik çok sistemli ve kapsamlı bir saldırı var” diyerek sözlerine başlayan Haberin Var Mı İnisiyatifi üyesi Timur Soykan da, bunun  toplumun gerçekleri öğrenmesinin önüne geçmek amacıyla yapıldığını ifade etti. İnsan haklarının ihlal edildiğini bunun gazeteciler tarafından topluma aktarılmasının engellenmeye çalışıldığına dikkat çeken Soykan, “Bir korku imparatorluğu inşa edilmiş durumda. Yazan, çizen ve haber yapan gazeteciler, kendini cezaevinde ağır tecrit koşullar altında buluyor” dedi.   ‘GAZETCİLİK RAHATSIZ EDİYOR’   Kürt gazetecilere yönelik tutuklama gerekçelerinin akla mantığa aykırı olduğunu dile getiren Soykan, “En son Van’daki olayda tutuklama kararı bunun örnekleri arasında yer alıyor. Hiçbir hukuki dayanağı olmadan yapılan bir tutuklama. Toplumsal olayları duyurmanın bile suç görülerek gazeteciliğin hapis edilebildiği gördük. Çünkü Gazetecilik rahatsız ediyor. Ayrıca Kürt, Türk ve Çerkes fark etmez nerede bir gazetecilik varsa, halka gerçekleri ulaştırma çabası içinde ise; iktidar açısından tehlike arz ediyor” ifadelerini kullandı.   Tarih boyunca egemenlerin gazetecileri baskı altında tutma ve şekillendiremeye çalıştığını kaydeden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Naci Kaya da, bunun bir konsept olduğunu ifade etti. Van’daki muhabirlerinin tutuklanmasına ilişkin Kaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Araştırmacı gazetecilik şu an yok neredeyse. Her şeyi bırakıp gazetecilik yapmak istiyorum” sözlerini hatırlatarak, “Bizim arkadaşların yaptığı neydi” diye sordu.    HAKİKATİ YANSITAN KÜRT BASINI HEDEFTE   Kürt gazetecilere yönelik baskının kaynağının Kürt sorunu olduğunu ve sorunun derinleştikçe sayısız hak ihlalinin meydana geldiğine işaret eden Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sorunu yansıtacak medya alanları ise kısıtlı. Yansıtanların ana omurgasını da Kürt basını oluşturuyor. Kürt basını bunları yansıttığı için bu özel uygulamalara maruz kalıyor. Ayrıca dikkat çekici bir diğer husus ise şu; bizim gazeteciliğimiz hem ezilen halkların hem iktidarın aynadaki yansımasıdır. Bu anlamıyla iktidar yüzünü görmek istiyorsa hakikati yansıtan Kürt basına bakmalıdır.”   ‘GÜN IŞIĞI HER DAİM HALKA ULAŞAK’   “Gazeteciler, gözaltı ve tutuklamalara rağmen hakikati yansıtmaktan vazgeçmiyor” diyen Kaya, şöyle devam etti: “Bizim ilkemiz, hakikati gür bir sesle halka ulaştırmaktır. Son süreçte arkadaşlarımız gözaltına alınıp tutuklanıyor. Her gün neredeyse bir gazeteci arkadaşımızın gözaltına alınmasıyla veya tutuklanmasıyla uyanıyoruz. Bu iktidarın anlayışının bir ürünüdür. Daha önce ‘KCK basın’ diye toplu gözaltı ve tutuklama yaptılar.  Peki, ne oldu? Sonraki gün halk, aydınların el birliğiyle gazetemiz çıktı. Hepimizi tutuklasalar da kameramızı, fotoğraf makinemizi alıp haberi çekecek olanlar olur. Bu nedenle hakikat gün ışığı gibidir diyoruz. Ne yaparlarsa yasınlar gün ışığı o karanlığı deler. Bizim de yaptığımız iktidarın toplumu karanlıkta bıraktığı bir nokta da ışığı halka ulaştırmaktır.”   GÜÇ BİRLİKTEN GELİR   Gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklamalarının temel nedenin gerçekleri halktan gizlemek olduğu vurgusunda bulunan Etkin Haber Ajansı  (ETHA) muhabiri İsminaz Temel, “Aynı tarafta değilsen, doğruyu göstermeye çalışıyorsan hedef alınıyorsun. Gazetecilerin bugün yaşadığı da budur. Çünkü biz, toplumun sesiyiz” dedi. Bu durumlara karşı gazetecilerin mutlaka bir arada olması gerektiğini dile getiren Temel, “Ben de tutuklanan gazetecilerden biriyim. İki yıl boyunca kaldığım hapishanede dışarıda yükseltilen ses sayesinde tahliye oldum. Örgütlenip yan yana gelmediğimiz sürece gazetecilere, özgür basın geleneğine, saldırı bitmeyecek. Bizim gücümüz de birliğimizden gelir” ifadelerini kullandı.   DEVAM EDECEĞİZ   “AKP’nin Kürt basınına dönük sindirme ve susturma politikaları yıllardır sürüyor” diyen Gazete Karınca editörü Pelin Özkaplan ise “Bombaların, ölümlerin susturamadığı bir gelenekten söz ediyoruz. Kalemiyle yön veren gazeteciler olduğu sürece değil AKP bundan sonra gelebilecek diğer iktidarların bu politikaları da boşa düşecek. Çünkü temelini Apê Musa, Gurbetelli Ersöz aldığımız bir miras var.  Biz nasıl bir yoldan geldiğimizin farkındayız ve onların kalemini dün nasıl taşıdıysak bugün nasıl taşımaya çalışıyorsak yarın da öyle taşımaya devam edeceğiz. Bunun bilinciyle arkadaşlarımızın da öfkesini yolumuza katarak ne yapıyorsak aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.