Mülteci çocukların okul hayalleri rüyalarla sınırlı 2020-11-20 11:04:21   ANKARA - Kimlikleri olmadığı için okula gidemeyen mülteci çocuklar Ali Sina ve Ali Sacar’ın okul hayalleri, sadece rüyalarla sınırlı.    Çocukların haklarını korumak ve koşullarını iyileştirmek amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, sözleşmeye taraf olan Türkiye’ye karanlık bir tabloyla karşılanıyor. Dünyanın dört bir yanında savaş, yoksulluk ve sefalet koşullarında yaşayan mülteci çocuklar, Türkiye’de de ağır hak ihlallerine maruz kalıyor.    Ankara İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün verilerine göre; Altındağ ilçesinde 90 bin, resmi olmayan verilere göre ise 120 bin mülteci yaşıyor. Dünya Evimiz Derneği’nin saha çalışmalarına göre; ilçede yaşayan mülteci çocuk nüfusu 80 bin. Ancak bu çocukların büyük bir bölümü kayıt dışı oldukları için okula gidemediği için eğitim hakkından mahrum kalıyor. Dünya Evimiz Derneği Altındağ temsilciliğinde, sosyal hizmet uzmanları gözetiminde mülteci çocuklarla yaşadıkları sorunları konuştuk.   TEK ARKADAŞI KARDEŞİ    Geçtiğimiz yıl göç yollarına düşerek Afganistan’dan Türkiye’ye gelen 7 yaşındaki Ali Sina, eğitim hakkından mahrum kalan binlerce çocuktan biri. Okula gitmek isteyen Sina’nın hayali ise öğretmen olmak. Sokakta ayrımcılığa maruz kalan Sina’nın kardeşi dışında arkadaşı da yok.    Kimliği olmadığı için okula gidemeyen binlerce çocuktan biri de 10 yaşındaki Ali Sacar. Rüyalarında okula gittiğini gören Sacar, doktor olmayı hedefliyor.    EBA’YA BAĞLANAMIYOR   Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan 11 yaşındaki Şukufe Nurzai, kalp hastalığı olan kardeşinin tedavisi için geldikleri Ankara’da kardeşinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Nurzai, Afganistan-Türkiye sınırını geçmek için 18 gün boyunca yürümek zorunda kaldıklarını aktardı. Okula gidebilen Nurzai, hem Türkçe bilmediği için zorlanıyor hem de içinde bulundukları maddi zorluklar nedeniyle EBA’ya bağlanma koşullarını sağlayamıyor.    TÜRKÇE BİLMİYOR   Üçüncü sınıf öğrencisi Ramin Nori (11) de okula gidebiliyor ancak Türkçe bilmediği için dersleri anlamada zorluk yaşıyor. Farsça konuştuğu için ayrımcılığa maruz kaldığını ifade eden Nori, “Markete ekmek almaya gittiğimde çocuklar beni dövüyor. Biz buraya yeni geldiki bizi burada istemiyorlar. Onun için dövüyorlar ama ben onları dövmüyorum” şeklinde anlattı.    ÇOCUK HAKLARI TABLOSU GRİ   İlçede uzun zamandır saha çalışmaları yürüten Dünya Evimiz Derneği üyesi Levent Ayaşlıoğlu, ilçede çocuk ve hak kavramlarının birbirine uzak olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de çocuk kavramının ve haklarının gri olduğunu söyleyen Ayaşlıoğlu, “Özellikle 15-18 yaş aralığı tanımsız. 15-16 yaşında insanlar evlendirilip, çalıştırılıyor” diye konuştu.    Ayaşlıoğlu, “Çocukların kimliği varsa okula gidebiliyor, kimliksiz azımsanmayacak birçok aile var. Resmi verilerde yok ama bize gelen bilgilere göre bir yıl içinde sadece 130 aile yerleşti. Okula gidebilen çocukların salgından önce yaşadığı sorunlara, bu sefer de uzaktan eğitim sıkıntısı eklendi. Bize en çok gelen istekler; bilgisayar, tablet ve internet. Ailelerin çoğunda bu teknik donanım yok” diye aktardı.   ‘SÖZLEŞMEYİ UYGULAYACAK YÖNETİM GEREKLİ’   Altındağ’da yaşayan çocukların psikolojik sorunlarına değinen Ayaşlıoğlu, şunları söyledi: “Mahallede gezerken çocukların sert ve hoyrat olduğunu gözlemliyoruz. Yaşadıkları ortamdan kaynaklı bu oluyor. Uzmanlık alanı çocuk psikolojisi olan kişilerin bir çözüm bulması gerekiyor. Çok dipte yaşayan bir toplumdan bahsediyoruz. Uluslararası sözleşmelerde çocuklara kimi haklar verilmiş ama Türkiye taraf olmasına rağmen Altındağ’da bu hakları görmek imkansız. Uluslararası sözleşmelerde yazılı olması bir şey ifade etmiyor, sözleşmeyi uygulayacak bir yönetim gerekli.”   MA/ Emrullah Acar