İnşaat mühendisi Dağ: Binaların fonksiyonu değiştirilmemeli 2020-11-06 14:01:45   İZMİR - Binalarda kolon kesmenin bir cinayet olduğunu belirten inşaat mühendisi Eray Dağ, Bayraklı ilçesinin tarım alanı üzerine inşa edildiği için yıkımın fazla olduğunu söyledi. Dağ, “Doğanın kanunlarına uyulmazsa sizi cezalandırır” dedi.   Merkez üssü Ege Denizi'nin İzmir Seferihisar açıkları olan, İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) açıklamalarına göre 114 yurttaşın yaşamını yitirdiği depremde, enkaz çalışmaları biterken, hasar tespit çalışmaları ise devam ediyor. Yıkılan binalara ilişkin iddialar hala netlik kazanmazken, başlatılan soruşturmada 7 kişi tutuklandı.    Birçok depremde araştırmalarda bulunan ve İzmir depreminin ilk gününden beri hem enkaz hem de yıkılan binalarda yapılan saha araştırmalarında yer alan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi üyesi inşaat mühendisi Eray Dağ ile deprem ve çalışmalarına ilişkin konuştuk.    ‘İMO BÜYÜK BİR YIKIMI ENGELLEDİ’   3 yaşında iken Muş Varto depremini yaşandığını ve bu depremin mühendis olmasında dönüm noktası olduğunu belirten Dağ, yurtiçi ve yurtdışında depreme ilişkin birçok araştırmaya katıldığını söyledi. Sahada teknik olarak incelemelerde bulunduklarını aktaran Dağ, yaşanan depremde İzmir’in değil Türkiye’nin test edildiğini vurguladı. Depremde daha büyük bir felaketin yaşanmamasının nedeninin İMO’nun yıllar önce başlattığı çalışmalar olduğunu kaydeden Dağ, “Bu çalışmalar yapılmamış olsaydı, daha büyük bir felaket yaşanırdı. Çünkü İzmir İMO olarak teknik ve bilimin sahaya intikal etmesi konusunda çok çaba harcadık. İMO yapı denetim yasası pilot bölge olarak İzmir’de kullanıldı. Bu bir kazanımdır. Eğer şu an yıkılmayan binalar ayakta ise; o dönemde yapılan çalışmaların sonucudur” dedi.    ‘YÜZLEŞMEZSEK KAYBEDERİZ’   Ülke genelinde binaların proje tasarımlarında sorunlar olduğunu ve bu sorunların deprem için büyük riskler barındığının altını çizen Dağ, proje sorunlarının yanı sıra ruhsat verme, denetleme, zemin etüdü gibi sorunlara dikkati çekerek, “Birilerini suçlamak için söylemiyorum ama bununla yüzleşmemiz lazım. Gerçeklerimizi saklayarak bir yere gidemeyiz. Yüzleşmesek; kendimizi kaybederiz. Topluma faydalı olabilmek için bilimin ışığında yapılaşma yapmamız lazım. Alınan ruhsatları incelerseniz her şey dört dörtlük. Ruhsata baktığınızda ‘burada bir şey olmaz’ diyorsunuz. Ama oluyor… Yıkılan binalara bakıldığında neredeyse duvarı bırakıp sıvayı koymuş. Böyle yapıldığında depremde yıkımın tozu biberi olur” ifadelerini kullandı.    ‘BİNALARIN FONKSİYONU DEĞİŞTİRİLMEMELİ’   Yapıların da bir ömrü olduğunu ve bu durumun her zaman unutulduğunu dile getiren Dağ, “Eğer binanın ekonomik ömrünün bakımlarını yapmazsanız; o zaman bir sorun var demektir. Örnek olsun diye söylüyorum; çatınız veya pencereniz su alıyorsa ve siz onu onarmıyorsanız; evi su basacak demektir. Binaların ekonomik ömrü boyunca bakımlarının yapılmadığı çok belli. Bir fidan diker ama sulamazsanız korur. İşte şu an birçok binamız böyle. Yani binayı dikmek yetmiyor; ekonomik ömrüne göre bakımını yaptırmak lazım. Birde şöyle bir şey var. Çam ağacının yetişebileceği yerde biz gelip şeftali ağacı dikiyoruz. Bu ne demek binayı konut amaçlı yapıyoruz ama sonrasında gelip onun fonksiyonunu değiştirip, zemin katını depo, bilardo veya market yapıyoruz” diyerek yıkımların nedenlerine işaret etti.    ‘KOLON KESMEK CİNAYETTİR’   “Kolon kesme” iddialarının saha çalışmalarında hala netlik kazanmadığını aktaran Dağ, “Neden biliyor musunuz? Çünkü orası adeta bir savaş alanı olmuş. Savaş alanı haline gelen enkazda kesinkes tespit etmek pek mümkün olmuyor. Sahada her şey birbirinin içine girmiş ama iddialar doğruysa yani kolonların kesilmesi doğruysa bu cinayettir” diye belirtti.     İddiaların kontrollerin yapılmadığı gerçeğini ortaya çıkardığını belirten Dağ, şöyle devam etti: “Burada teknik kişilerin çalışması lazım. Belediyeler işyeri ruhsatı verirken araştırmalı. Bu araştırmalarda sıklıkla yapılmalı. Çünkü binalardaki bağımsız bölümlerin fonksiyonları özellikle zeminde değiştiriliyor. Asıl sorunumuz imardan kaynaklanmaktadır. Sosyal donatımız yok. Konut altını boşaltıp; dükkan yapıp fırın yapıyoruz. Zaten birinci sorunumuz burada başlıyor. Ne oldu fonksiyonunu değiştirdik. Kullanma amacını değiştirdik.”    ‘SORUN KULLANILAN MALZEME’   Bir market tarafından kolonlarının kesildiği iddia edilen ve 9 yurttaşın yaşamını yitirdiği Yılmaz Erbek Apartmanı’nın çökme nedenini incelemek için enkazdan bir numune aldığını aktaran Dağ, “Bide uzaktan birkaç tane fotoğraf çektim. Hiç test etmeden bile net bir şekilde kolonların beton mukavemetleri çok düşük olduğunu söyleyebilirim” dedi.    Dağ, enkaz kaldırma çalışmalarında beton blokların dağılma nedeninin kullanılan çimento olduğunu söyleyerek, “1986-1995 yılları arasında traşlı çimento betonlarda kullanılıyordu. İMO olarak o dönemde kullanılmaması için çok direttik. Projelerimizde o dönem ‘traslı çimento kullanılmaz’ diye kırmızı hatta bir uyarı kaşesi yaptık. Bayraklı’da deprem olurken tozlar çıktı. Çimento un gibi yuvalayabilmeli. Bırakın yuvalamayı elim değdiğinde malzemenin birbirinde ayrıldığını gördüm. Yani çimento pudra haline gelmiş. Halbuki, çimentonun orada kimyasal bir reaksiyona girip bir bütünsel hale gelmesi lazımdı. Elimi sürtüğümde malzeme elimi zedeleyeceğine, elimin malzemeyi zedelediğini gördüm. Bu yapımın malzemesinde sorun var demektir” diye konuştu.    ‘BAYRAKLI TARIM ALANI’   “Yıkılan binaların hepsinin neden Bayraklı’da olduğu” sorusunu Dağ, şöyle yanıtladı: “Doğanın kendi kanunu vardır ve kimseyi dinlemez. Bilim insanları doğayı halen yüzde yüz çözmüş değil. Halen çözmeye çalışıyoruz. Doğanın kanuna aykırı bir şey yaparsanız; doğa sizi cezalandırır. Eski uygarlıklar tarım alanlarında inşa yapmamışlardır. Atalarımız bunu çözmüş ama biz atalarımızdan feyz almamışız. Bakın eski tarihi binalar yakılmıyor. Neden çünkü tarım alanlarında değil. Ama Bayraklı tarım alanı.”    ‘DOĞANIN KANUNLARINA UYMUYORUZ’   Doğadan korunma ihtiyaçlarından birinin de barınma olduğunu ve barınmak için konut yapıldığını belirten Dağ, “Fakat doğanın kurallarına uymuyoruz. Doğada yaşayan hayvanlar, yuvalarını doğa kanunlarına göre inşa eder. Hayvanlar yuvasını gidip su almayan yere yapar. Su alıyorsa yuvasını çamurdan yapar. Siz eğer yapı malzemelerinde inşaat yaparken doğadan aldığınız ilhamla bunu yapmazsanız; o zaman doğa sizi cezalandırır. İnsanlar bazen ‘kuş beyinli’ diye bir tabir kullanıyorlar. Kusura bakmayan binaları bu şekilde yapıp insanların ölümüne neden olanlara ne diyeceğiz. Kuşlar yuvasını bu kadar korunaksız yapmıyor” ifadelerini kullandı.    MA / Naci Kaya