'Düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığını yaşayarak gördük' 2020-10-28 09:38:29 DİYARBAKIR - KHK'yle 116 basın-yayın kuruluşunun kapatılmasının 4'üncü yılına girildi. Kapatılan Van TV Genel Yayın Koordinatörü Serdar Altan, AKP’nin ilk dönemlerde düşünce ve ifade özgürlüğü serbestisi propagandası yaptığını hatırlatarak, “Bunun böyle olmadığını yaşayarak gördük" dedi.   AKP iktidarının ortakları tarafından 15 Temmuz 2016’da yapılan askeri kalkışmanın ardından 20 Temmuz’da ilan edilen ve üçer ay aralıklarla 7 kez uzatılan olağanüstü hal (OHAL), 17 Temmuz 2018’de sona erdi ancak uygulamaları sürüyor. Hükümet, OHAL kanununun verdiği yetki kapsamında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisine dayanarak bu sürede 36 KHK çıkarttı. KHK’nin yayımlanmasına 23 Temmuz 2016’da 667 sayılı KHK’yle başlandı, 703 sayılı KHK’yle sonlandırıldı.   AKP, Anayasa'nın 121. maddesindeki KHK'lerin "olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda" çıkarılması yönündeki hükmüne rağmen, KHK’nin sınırlarını geniş tutarak, kamu görevinden ihraçtan basın yayın kuruluşlarının kapatılmasına, seçim düzenlemesinden ihale yasalarına kadar OHAL’in gerekli kıldığı alanın dışında kararnamelere imza attı.   BASIN HEDEFE ALINDI   Hükümetin çıkardığı kararnamelerle öncelikli hedefi, özellikle kendini zayıf hissettiği kamu kuruluşları ve merkez medyayı denetimi altına almasına rağmen üzerinde denetim kuramadığı Kürt ve muhalif basın oldu. Hükümet, ilk KHK olan 667 sayılı KHK’yle kamu kuruluşlarından ihraçları, ikinci olan 668 sayılı KHK’yle basın kuruluşlarını hedef almasıyla öncelikli hedeflerini gösterdi.    KÜRT BASINI HEDEF ALINDI    Darbe girişiminden 12 gün sonra çıkarılan 668 sayılı KHK’yle 18 televizyon, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi ve dağıtım kanalı kapatıldı. Kapatılan televizyonlar arasında İMC TV, Hayat’ın Sesi TV, Özgür Gün TV, Jiyan TV, Azadi TV, Denge TV, Van TV, Van Genç TV, TV 10, Mezopotamya TV, Birlik Medya TV, Zarok TV de bulunuyordu.    Basına yönelik ikinci kararname ise 29 Ekim’de çıkarılan 675 sayılı kararname oldu. Bu kararname ile Dicle Haber Ajansı (DİHA), Jin Haber Ajansı (JINHA), Özgür Gündem gazetesi, Azadiya Welat gazetesinin aralarında bulunduğu 15 basın yayın kuruluşu kapatıldı.   Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri, olağanüstü hal döneminde basın yayın kuruluşları ve bunlara bağlı dağıtım şirketlerinin dahil olduğu 178 kuruluş kapatıldığı raporlarken, hükümette göre kapatılan basın yayın kuruluşlarının sayısı 116.    Olağanüstü hal döneminde kaç basın yayın kuruluşunun kapatıldığına ilişkin CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine yanıt veren Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, KHK’lerle 6 haber ajansı, 18 televizyon, 22 radyo, 50 gazete ve 20 dergi olmak üzere toplam 116 basın-yayın kuruluşunun kapatıldığını açıkladı.   'YAŞANANLAR FAŞİZİMDİR’   KHK’yle kapatılan Van TV Genel Yayın Koordinatörü ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, AKP’nin ilk dönemlerde düşünce ve ifade özgürlüğü serbestisi propagandası yaptığını hatırlatarak, “Bunun böyle olmadığını yaşayarak gördük, bunları halk da yaşayarak gördü” dedi.    Yaşananların faşizm olduğunu belirten Altan, aşama aşama gelinen bu günler için “Faşizmin ayak sesleri 2016’dan öncesinden geliyordu. Özellikle çatışma ortamının daha sert hale gelmesiyle belli başlı bazı kısıtlamalar ve yasaklamalar geliyordu. Bunun başında basına dönük saldırılar ve kısıtlamalar vardı. Öncesinden KCK adı altında yürütülen operasyonlarda basın ayağı denilerek kapsamlı bir ‘Çöktürme Planı’ çerçevesinde bir çalışma yürütüldü. O zaman anlaşıldı ki basına dönük basının sesini kısmaya dönük bir çaba bir yoğunlaşma var. O süreçten sonra Kürt basını, özgür basının, özgür medyanın bu tarz söylemlerle susturulamayacağını bir şekilde anlaşılmıştı” diye konuştu.    'ÖZGÜR BASINI SUSTURAMADILAR'   AKP’nin eski ortağı Gülen Cemaati’ye iktidar paylaşımında yaşadığı ayrılıkla biraz daha pervazsız bir yönelime girdiğini vurgulayan Altan, 2016 yılındaki başarısız askeri kalkışmayla toplumun tamamı kriminalize edilmeye çalışıldığını dile getirdi. Başarısız darbe girişimi sonrası siyaset, basın ve diğer alanlara yapılan müdahaleye işaret eden Altan, bu dönemde toplumu susturma yönünde adımların atıldığının söyledi. Basını susturmada hükümetin kısmen başarılı olduğunu ancak geçmiş tecrübesi nedeniyle Kürt basının susturmada başarılı olamadığını ifade etti.    Altan, "Çünkü özgür basın geleneği 90’lı yılları yaşamış bir gelenektir. O dönem daha sert yönelimleri görmüş bir gelenektir. Nitekim hemen bu gazete ve ajansların kapatılmasının ardından girişimler başlandı ve yeni mecralar oluşturmaya başlandı. İnternet medyası üzerinden bazı girişimler başladı. O günden bu güne geldiğimizde arada 4 sene geçti ve halen bu başarılmış değil. Bunu yapmaya çalışıyorlar, halen devam ediyor bu. Ama bu sürece baktığımızda kesinlikle bunu diyebiliriz ki özgür basını susturamadılar. Kirlerinin açığa çıkmasını önleyemediler, halkın haber alma hakkını engelleyemediler” diye belirtti.    ‘HEPSİ AKP HİZMETİNE GİRDİ'   İktidarın yarattığı baskı nedeniyle başta merkez medya olmak üzere 700’e yakın medya organın hükümetin güdümüne girdiğini kaydeden Altan, baskıların arkasındaki nedenin iktidarın basın kuruluşlarını kendi borazanı haline getirmek olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Nitekim zaten bu noktada bazı tanımlamalar ortaya çıktı. Yandaş medya, yandaş basın ve havuz medyası biçiminde bazı tanımlamalar ortaya çıktı. Bir şekilde bu başarıldı, Türkiye’de belki 700 üzerinden yerel ve ulusal çapta televizyon ve yayın kuruluşu var. Bunun içerisinde birkaç tanesi dışında tamamı AKP’ye hizmet ettiğini görüyoruz. Türkiye’de basın özgürlüğü basının geldiği nokta gerçekten de içler acısı. Uluslararası kuruluşların raporlarına baktığımız zaman Türkiye’nin basın endeksinde 154 sırada yer alıyor.”   Gazetecilere yönelik baskıların kendi yayınladıkları raporlara yansıdığını vurgulayan Altan, “Gelinen aşamada artık baskıyla, zorla, davalarla, cezalarla, düşünce ve ifade özgürlüğünü engellenmez, basın özgürlüğü kısıtlanamaz, gazeteciler bu yolla susturulamaz” diye ekledi.   'ORTADOĞU'DAKİ KADINLARIN SESİ OLDU'   Kapatılan JİNHA'nın o dönem haber editörü olan Derya Ceylan da "Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" sloganıyla JİNHA’nın kurulduğunu anımsatarak, "2012 yılının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kuruluşu ilan edilen JİNHA, kadın, çocuk ve canlı odaklı habercilik anlayışı ile yeni bir dönem başlattı. JİNHA sadece Kürt kadının değil, Türk, Alevi, Roman kadınların yanı sıra tüm dünya ve Ortadoğu’daki kadınların sesi oldu" dedi.     Kadın gazeteciler olarak, yazılı basında eril dile karşı alternatif bir dil yaratıklarını kaydeden Ceylan, “Farkındalık yarattık diyebilirim. Bu farkındalık ile özgür basın geleneğini de sürdürerek, kadın haberciliğinde yeni bir çığır açtık.  4 kişi ile başlayan ve 2016’ya gelindiğinde ise 100 aşkın kadın gazeteciler olarak,  her alanda vardık. JINHA, bir yandan yanı başındaki kadının sesini duyururken, diğer yandan, DAİŞ’in saldırdığı Êzidî kadınların, Kobanê’deki kadınların yaşadıklarını dünyaya duyurdu. Bölge kentlerinde sokağa çıkma yasakları sürecinde yine JINHA vardı. Ancak bölge kentlerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve bu yasaklar esnasında yaşanan hak ihlallerini duyuran ajansımız defalarca erişime engellendi. Bu süreçte birçok arkadaşımız gözaltına alındı, tutuklandı. Ancak kadın gazeteciler olarak, kadına ve çocuğa yönelik ihlalleri duyurmak her zaman önceliğimiz oldu” ifadelerini kullandı.     'JİNHA KAPATILDI AMA BİZ BURADAYIZ'    Özgür basın geleneğinden gelen çok sayıda basın kurumunun JİNHA ile birlikte kapatıldığını sözlerine ekleyen Ceylan, o günden bu yana geri adım atmadan bu gelenekten güç alıp kurulan birçok gazete ve ajanslara dönük saldırıların yoğun bir şekilde devam ettirildiğini söyledi. Tutuklama, gözaltı, tehdit ve baskınlara rağmen geri adım atmayan bir basın geleneğinin var olduğunu ve hep var olacağını dile getiren Ceylan, “Bugün JİNHA kapatıldı, ancak bizler kadın gazeteciler olarak farklı mecralarda, yine kadın, çocuk,  canlı ve ekoloji odaklı habercilik anlayışı ile dün de buradaydık, bugün de buradayız, yarın da burada olacağız” diye konuştu.    'GÜLEN YAPACAKLARINI AKP YAPTI'   Hakkında kesinleşmiş hapis cezaları nedeniyle yaşamına yurtdışında devam etmek zorunda kalan KHK ile kapatılan Azadiya Welat gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ramazan Ölçen ise, gazete üzerindeki baskılar nedeniyle gazetenin KHK’yle kapatılmasının kendilerini için sürpriz olmadığını söyledi. Hükümet ile eski ortağı Gülen Cemaati arasından anlaşmazlığı "savaş" olarak tanımlayan Ölçen, şunları dile getirdi: "Savaş sonunda AKP 15 Temmuz 2016’dan sonra OHAL ilan etti. Gülen Cemaati başarılı olsaydı yapacakları şeyleri AKP zaten yaptı. O yüzdendir ki bize sürpriz olmadı. Kürtlere ve Kürtçeye düşmanlıkları zaten belliydi. Şehir çatışmalarıyla eskisinden daha sert özgür basına yöneleceklerini biliyorduk. Böyle de oldu. İlk başta Kürt televizyon ekranları karartıldı. Daha sonra aralarında Kürt ajansları, gazeteler ve radyo istasyonları da bulunan Azadiya Welat KHK tarafından kapatıldı."    Kürtçe yapan ilk ve tek günlük gazete olan Azadiya Welat gazetesinin sürekli hükümetlerin hedefi haline gelmesinin, Cumhuriyet'in kuruluş felsefinde aramak gerektiğini belirten Ölçen, şöyle dedi: "Çünkü bu Cumhuriyet,  Kürtleri yok ederek, soykırım yaparak varlığını tarif ediyor. Türkiye Cumhuriyeti  yüzyıla yakındır bu varlık gerekçesini, kod ve şifrelerini değiştirmemiştir. Türkiye, Kürt sorunundaki gelişmeler karşısında sürekli fabrika ayarlarına dönüyor."    Gazetenin kapatılmasıyla tüm malzemelerine el konulduğunu anımsatan Ölçen, gazete yayın hayatındayken gözaltına alınmayan muhabirlerinin kalmadığını, muhabirlerinin sürekli davalarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Ölçen, sözlerini şöyle tamamladı: "Diğer taraftan Türkiye’de her yıl açıklanana listelerde pozisyonu yıldan yıla daha kötüleşiyor. Uluslararası güçler bu durumun kabul edilmeyeceklerini söyleseler de pratikte baskılara dönük Türkiye’ye geri adım attıramıyorlar. Bu kadar çok saldırılara rağmen Kürt medyasının başı dik, güçlü bir şekilde yolculuğuna devam ediyor. Kürtçe televizyon, gazete, dergiler baskılara karşı direniyorlar ve işlerini çok iyi yapıyorlar."    MA / Fethi Balaman