Yoleri: Bilgi alamadığımız tek cezaevi İmralı 2020-10-26 09:10:15 İSTANBUL - Marmara bölgesinde bilgi alamadıkları tek cezaevinin İmralı olduğunu belirten İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “İmralı’da başlayan tecrit uygulaması, bugün tüm cezaevlerine yayılmış durumda” dedi.  İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan 3 aylık hak ihlalleriyle ilgili raporunu açıkladı. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan raporda, salgın gerekçe gösterilerek açık ve kapalı görüşlerin sınırlandırılması, tutuklulara verilen yemeklerin yetersizliği, temizlik, maske ve dezenfektan gibi malzemelerin verilmemesi, hasta tutukluların durumu, tecrit koşullarının ağırlaştırılması, tutukluların yaşam hakkı ihlalleri, sağlığa erişimde yaşanan sorunlar gibi yüzlerce hak ihlali sıralandı. Raporda, ayrıca 3 ay boyunca 786 hak ihlalinin yaşandığını vurguladı.    ÖLÜMLER ARTTI   Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, tecrit koşullarının ağırlaştırılması ve hasta tutukluların durumunun kaygı verici olduğunu ifade etti. Hasta tutukluların hastane sevklerinin düzenli bir şekilde yapılmadığını belirten Yoleri, bu durumun ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Son zamanlarda cezaevlerinde artan ölümlere değinen Yoleri, yaşanan ölümlerin daha çok tutukluların sağlık hakkında erişimin engellenmesinden kaynaklandığının altını çizdi.    CEZAEVLERİNDE İNTİHARLAR ARTTI    Cezaevlerinde gittikçe ağırlaştırılan tecrit koşullarının beraberinde intiharları getirdiğine dikkati çeken Yoleri, şunları söyledi: “Son süreçte intihar vakalarında bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Tecrit uygulamasının ağırlaştırılmasıyla, tutuklularda psikolojik sorunların daha da arttığı ve buna bağlı intiharların arttığını söylemek mümkün. Pek çok kişide cezaevine girdikten sonra psikolojik sorunların ortaya çıkması, tecritle birebir alakalı. Tecrit insanı yalnızlaştıran, tüm sosyal dayanışmadan mahrum bırakan bir uygulama. Özellikle infaz uygulamasındaki o kötü muamele, temel ihtiyaçların karşılanmaması, herhangi bir hastalık durumunda hastaneye sevklerinin engellenmesi ya da gerekli tedavinin engellenmesi, kişinin umut yitirmesine neden oluyor."   PSİKOLOJİK SORUNLAR   Tek kişilik hücrelerde kalan tutukluların zaman zaman hiç kimsenin seslerini duymadıklarını, bazı tutukluların bir yıl boyunca hücrelerinde duydukları tek sesin kapı çarpmaları olduğunu aktaran Yoleri, bu durumun tutuklular üzerinde çok ağır travmalara neden olduğuna dikkat çekti. Tecrit uygulamasının bir işkence biçimi olduğunun altını çizen Yoleri, geçmişte tecrit sisteminin birçok ülke cezaevlerinde uygulandığını ve bunun çok ağır sonuçlar getirdiğini ifade etti. Yoleri, Türkiye’de tecrit sisteminin sistematik bir hal aldığını, bu durumun tutuklularda psikolojik sorunlara neden olduğunu dile getirdi.    KORONAVİRÜS SONUÇLARI VERİLMİYOR   Tutukların sağlık hakkına erişimde ciddi sorunlar yaşandığını belirten Yoleri, “Tutukluların hastaneye sevklerinde ciddi hak ihlalleri yaşanıyor. Hastaneye sevki çıkan bir tutuklu, uzman doktora gösterilmiyor. Cezaevleri revirinde uzaman doktor yok. Çoğu zaman doktor bulunamıyor. Düzenli kullanılan ilaçların verilmemesi gibi şikayetler var. Çok acil durumlarda tutuklular hastanelere götürülüyor. Burada yapılan tetkiklerin sonuçları tutuklulara verilmiyor” dedi.    RİNG AÇALARIYLA HASTENE SEVKİ    Tutukların yaşadığı bir diğer sorunun ise kelepçeli muayene ve ring araçlarıyla hastaneye götürülmesi olduğunu ifade eden Yoleri, “Durumu ağır olan hasta tutukluların ring araçları hastaneye gönderilmesi büyük bir problem. Tutuklular hastaneye götürülürken, ayrıca bir rahatsız olacağı durum yaratılmaması gerekir. Bugün bırakın ring aracını, hücre tipi ring aracı kullanılıyor. Tutuklular cezaevinden hastaneye gitmesi ve tekrar hapishaneye dönüşü bir gün kadar sürebiliyor. Çünkü birçok mahpusu bir arada götürüyorlar ve hepsinin işi bitmeden geri dönülmüyor. O süreçte işlemi yapılmayan mahpus, o daracık hücrede saatlerce durmak zorunda kalıyor. Hastaneye götürülen tutukluların yaşadığı bir başka sorun ise kelepçeli tedavi uygulaması. Bu durumu kabul etmeyen tutuklular tedavi olmadan geri dönmek zorunda kalıyor” diye konuştu.    ÇIPLAK ARAMA    Cezaevlerinde tutuklulara dayatılan çıplak arama uygulamasının normalleştirilmek istendiğini dile getiren Yoleri, uygulamaya karşı çıkan tutukluların işkencelere maruz kaldığını söyledi. Uygulamayı insanlık onuruna yönelik bir saldırı olarak niteleyen Yoleri, “Tamamen kontrol altında olan bir yerde çıplak aramaların yapılması, tutukluların kişiliklerini zedeliyor” diye ifade etti.    İMRALI’DA TECRİT DERİNLEŞİYOR   Marmara bölgesinde bulunan ve bilgi alamadıkları tek cezaevinin İmralı Cezaevi olduğunu dile getiren Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmralı tamamen kapalı bir kutu. İletişimi, gidiş gelişleri çok zorlaştıran bir yer. Dolayısıyla bir başka cezaevinin kapısına gidebiliyoruz ama İmralı’nın kapısına gidebilmek için devletin imkan ve olanaklarına ihtiyacımız var. İmralı’da başlayan tecrit uygulaması, tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Tecrit orada derinleştikçe, diğer cezaevlerinde de derinleşiyor. Zaten avukat ve aile görüşleri yasaklandığı için içerden bilgi alamıyoruz. Bu süreçte CPT’nin raporları olmasa, içeride ne olup biteceğine dair hiçbir bilgimiz olmayacak. Ancak CPT raporları da çok geç açıklanıyor. O raporlarda temel bazı sorunlara ilişkin bilgi veriliyor. Genel duruma ilişkin tespitler söz konusu olmuyor.”   ‘YAŞAM TEHDİT ALTINDA’   Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin tutukluların yaşamını tehdit ettiğini söyleyen Yoleri, “Bu uygulamaların durdurulabilmesi için ciddi bir kamuoyu desteğine ihtiyaç duyuluyor ve tabii ki yetkililerin bu noktada meseleyi ciddiye alıp sorunları çözmesi gerekiyor. Biz sivil toplum örgütüyüz, sivil bir çalışma yürütüyoruz. Dolayısıyla cezaevlerindeki sorunların toplumsal bir talep haline gelmesi oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.    MA / Erdoğan Alayumat