‘Yol Haritası uygulansaydı, Türkiye düze çıkardı’ 2020-10-07 09:12:44 İSTANBUL - İmralı’da 6 aylık avukat görüş yasağına gerekçe gösterilen “Yol Haritası”nın çok kapsamlı çözüm önerileri içerdiğini belirten avukat Hasip Kaplan, kararın hem iç hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi.  İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’a ilişkin, Bursa 2’nci İnfaz Hakimliği tarafından 23 Eylül tarihinde alınan 6 ay süreli avukat görüş yasağı kararının yankıları sürüyor. 2005 ve 2009 yılları arasında verilen hücre cezalarıyla, yine Öcalan’ın 2009 yılında savunmasının devamı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduğu 156 sayfalık “Yol Haritası”nın yasağa gerekçe göstermesine bir tepki de Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili ve avukat Hasip Kaplan ile HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan geldi.   KAPLAN: KARAR HUKUK DIŞI   Öcalan’ın Türkiye getirildiği 15 Şubat 1999’dan bu yana sistemli olarak tecrit ve izolasyon politikalarına maruz bırakıldığını belirten Kaplan, bunun hem iç hukuk hem de Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) de bu konuda inceleme ve uyarılarını, öte yandan AİHM’nin verdiği hak ihlalleri kararlarını hatırlatan Kaplan, “1999 ve 2004 yılında yaptığımız başvurularda AİHM 2. Dairesi’nin verdiği kararlarda hem Sayın Öcalan’ın hem de avukatlarının savunma hakkının kısıtlandığı belirtilmişti. Aile ve avukatların bazen aylarca, bazen de yıllarca görüş gerçekleştirmeleri engellendi. Şimdiki 6 aylık görüş yasağı da tamamen hukuk dışı ve siyasi bir karardır. Ve yasağa gerekçe olarak Yol Haritası’nın gösterilmesi de hukuk dışıdır. Eğer AİHM’de bir bireysel başvuru davası varsa, tabi ki kendini savunma hakkı vardır” diye konuştu.    'YOL HARİTASI' HAYATA GEÇİRİLSEYDİ…    Görüş yasağına konu yapılan “Yol Haritası”nın içeriğinde ateşkesin sağlanması, sınır ötesine çekilme, içeride atılacak demokratikleşme adımları, Kürt kimliğinin tanınması, kültürel hakların tanınması, demokratik siyasetin önünün açılması gibi çok kapsamlı çözüm önerilerinin olduğunu kaydeden Kaplan, Dolmabahçe Mutabakatı’nın da “Yol Haritası’nın” özü niteliğinde olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin “Yol Haritası”na uyması durumunda bu gün dış dünyada yalnız kalmayacağını dile getiren Kaplan, "Aynı zamanda bu kadar çatışmalı bir ortamda da olmazdı. Barış olurdu, adalet olurdu, demokrasi olurdu, ekonomisi zirve yapardı. Dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girerdi ama maalesef tam aksini yaptı. AKP’nin bir çözüm iradesi yoktu. Olsaydı Dolmabahçe’deki açıklamadan sonra güçlü bir irade gösterilirdi. Ve o güçlü iradeyle, Yol Haritası’nda gösterildiği gibi bir çözüme gidilseydi, Türkiye düze çıkardı, trilyonlarını boşa harcamamış olurdu ve iç barışını sağlardı. Öte yandan iç hukukunu sağlayarak, demokratikleşme yolunda, Avrupa Birliği yolunda ilerleme kaydederdi” diye belirtti.   GERGERLİOĞLU: BARIŞIN ÖNÜNÜN KESİLİYOR   HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kürt sorununun barışçıl, insan haklarına uygun bir şekilde acil olarak çözülmesi gerektiğini vurguladı. Gergerlioğlu, “Bu ülkede bir çözüm süreci denendi, belki bir takım nedenlerden dolayı yürütülemedi ama mutlaka çözümün, uzlaşmanın, barışın, görüşmenin yolu açılmalı. Bunun için de İmralı’yla görüşmeler son derece önemli. Avukat görüşmelerinin bile engellenmeye çalışılmasının, bariz bir şekilde barışın önünün kesilmesi anlamını taşıdığını biliyoruz. Hukukçuların görüşme hakkı olmasına rağmen birçok kez koster bozuk gibi gerekçelerle görüşmelerin engellenmeye çalışıldığını görüyoruz. Oysa barışın yolu mutlak suretle açılmak zorunda” ifadelerini kullandı.    ‘TÜRKİYE BU NOKTADA VAKİT KAYBEDİYOR’   Kürt meselesinin barışçıl, insani, vicdani ve ahlaki çözümünden başka bir yol olmadığının altını çizen Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için İmralı’yla görüşmelerin kesilmesinin kabul edilecek bir tarafı yok. Türkiye bu noktada vakit kaybediyor. 2 buçuk yıllık barış süreci ve 5 yıldır devam eden çatışmaların yaşandığı bir süreç oldu. Kürt meselesini konuşan, özgürlük diyen, hak diyen, hukuk diyen herkes zindanlara dolduruluyor. Barış yanlıları bir çözüm olması gerektiğini düşünüyor. Tabi ki avukat görüşlerinin kısıtlanmaması gerekiyor. Avukat görüşlerinin kısıtlanmasının hiçbir anlamı yok. Avukat görüşleri sayesinde en azından bir barış yolunun açılabileceğini düşünüyoruz.”   ‘ÇÖZÜM FIRSATI KAÇIRILMAMALI’   “Yol Haritası”nın yasağa gerekçe yapılmasını, “çözüm yolunu engelleme çabası” olarak değerlendiren Gergerlioğlu, “Kolombiya’da, İrlanda’da,  Filipinlerde, Güney Afrika’da çözümün yolu bulundu. Sorunlar olabilir ama barışın yolu açılmaya çalışılıyorsa bunun önün kesilmemeli.  Sonuçta Abdullah Öcalan da bir fani. Onun vefatı vuku bulursa, işin doğrusu bu şanslar da kaybedilebilir. En azından bunların değerlendirilmesi lazım. Barışın yolunun açılması, son derece önemli. Barışın sağlanması tüm Türkiye’nin huzur ve mutluluğu anlamını taşır. Burada aslında barış anlayışına yönelik bir engelleme olduğunu görüyoruz. Zora dayanan uygulamalar bir sonuç getirmez. Ortamın daha fazla kriminalize edilmemesi ve fırsatların kaçırılmaması lazım” dedi.   MA / İdris Sayılğan