Kobanê soruşturması: Tiyatro, facia, hukuk katliamı 2020-10-04 09:44:31   ANKARA - “Kobanê soruşturması” kapsamında siyasetçilerin gizli tanık ifadeleri nedeniyle tutuklanmasının hukuki olmadığını dile getiren HDP Milletvekili Abdullah Koç, yargılamayı “Tiyatro, facia ve hukuk katliamı” olarak değerlendirdi.    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Kobanê soruşturması” kapsamında aralarında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2014 yılında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve eski milletvekillerinin de yer aldığı 17 siyasetçi, 2 Ekim’de çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Meclis Adalet Komisyonu Üyesi ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, siyasetçilerin tutuklanmasının “hukuk katliamı” olduğunu söyledi.    ‘DGM’LERİ ARATIR HALE GELDİ’   Gözaltı ve yargılama sürecinin hukukla ilgisinin olmadığına vurgu yapan Koç, “Ben de yıllarca ceza avukatlığı yaptım. Yıllarca sabahın erken saatlerine bu tür operasyonlarla uyandık ve saatlerce süren soruşturmalar oldu. Bu Devlet Güvenlik Mahkemelerinin (DGM) olduğu süreci artık aratır hale geldi” dedi. Söz konusu suçlamaların 6 yıl öncesine dayandırıldığını anımsatan Koç, “6 yıl sonra ne değişti de siz böyle bir algı yarattınız? Kamyonlarca dosyalar oluşturarak, HDP’ye operasyon düzenliyorsunuz. İşin ne kadar komik, safsata ve ciddiyetten yoksun olduğunu bir iki örnekle açıklamak isterim. Emine Ayna’nın HDP'yle ilgisi olmadığı halde, bu konuda soruşturma konusu yapılıyor. Diğer yandan soruşturma adliyede devam ederken, arkadaşlarımıza adeta işkence çektirilerek ifadeleri alındı. Hiç gerekli olmadığı halde ikinci bir uzatma sürecine girildi” şeklinde konuştu.   GİZLİ TANIK İFADELERİ    Dosyada yer alan “gizli tanık” ifadelerine ilişkin de konuşan Koç, “Ceza mahkemesi sisteminde hukuki olmayan bir anlayış var şu anda. Bu hükümet bir ilke getirdi, ‘gizli tanık.’ Gizli tanığın olduğu yerde hukuk yoktur. Gizli ‘x, y’ şahıs deniliyor. Bunlar kimdir, nedir, avukatların ulaşma imkanı yok. Yargılanan veya itam edilen arkadaşlarımızın dahi kim olduğuna dair bir bilgileri yok. O kadar sıradan, ciddiyetten uzak ki 6 yıl sonra bir veya birkaç gizli tanıkla mevcut olan dosyayı destekleyip arkadaşlarımızı bundan dolayı gözaltına alıyorlar. Bu gözaltılarla yetinmeyip süresini uzatıyorlar, dosyaya gizlilik kararı aldırıyorlar. Ama arkadaşlarımız neyle suçlandıklarını bilmiyor. Avukatlar savunma yapacak, onlar da bilmiyor” ifadelerini kullandı.   Koç, gizli soruşturmaların ortadan kaldırılması için hazırladıkları kanun teklifini önümüzdeki günlerde Meclis’e sunacaklarını söyledi.    ‘HUKUK KATLİAMI’   Dosya üzerindeki gizlilik kararının da soruşturmanın hukuki olmadığının kanıtı olduğuna işaret eden Koç, “Dosyaya erişme olanağını ortadan kaldırılması hukuk katliamıdır. Aynı zamanda arkadaşlarımızın avukatlarıyla bir araya gelme olanağını da ortadan kaldırdılar. Avukatlara güvenlik gerekçesi gösterilerek uzaklaştırıldılar. Siz neyin güvenliğinden bahsediyorsunuz? Türkiye’nin tamamını zaten güvenlik çemberi altına almış durumdasınız. Her adım başında güvenlik güçleri, polis, jandarma var. Bununla da yetinmediniz, bekçileri getirdiniz. Toplum artık Türkiye’de nefes alamaz duruma geldi” diye belirti.   ‘SARAYDAN YÖNETİLDİ’   Dosyadan haberdar olmayan savcıların ifade aldığını kaydeden Koç, “İlk başta bir savcı arkadaşlarımızın ifadelerini aldı. Biz arkadaşlarımıza eziyet ediyorsunuz dedik, karşı çıktık. Bu sefer üç savcı daha eklediler. Ama bu savcılar, şimdiye kadar dosyayla hiçbir alakası olmayan savcılar. Sordukları soruların dosyayla bir ilgisi yok. Dolayısıyla bu işin Saraydan yönetildiğini gördük” dedi.   Operasyonu Kürtlerin iradesine yönelik olduğunu vurgulayan Koç, “Bunun hukukla, adaletle yakından uzaktan bir ilgisi yok. Tam bir tiyatro, facia ve hukuk katliamı diyebilirim” şeklinde konuştu.   ‘İFLAS ETTİKLERİNİN GÖSTERGESİ’   Erdoğan’ın, "HDP'nin varlığıyla yokluğu belli olmaz" sözlerini de hatırlatan Koç, “Fark var, çünkü bunları tarihe gömecek olan siyasal yapı HDP’dir. Bunu gördükleri için de yıllardır içinde bulundukları, bizzat Erdoğan’ın da yer aldığı süreci, hakimin Sırrı Süreyya Önder’e ‘İmralı’ya neden gittin’ sorusuyla yeniden sorgular hale getirilmesinin nedeni kesinlikle algı yaratmadır. Türkiye’yi yönetemedikleri için dönüp dolaşıp saldırabilecekleri tek yapı Kürt siyasal hareketi, siyasi yapısı ve HDP’dir. Bundan dolayı da sürekli bir saldırı halindeler. Dolayısıyla bunların gerçek anlamda iflas ettiklerinin göstergesidir” şeklinde konuştu.   AKP-MHP iktidarının ülkeyi yönetemez hale geldiğini ifade eden Koç, “Ciddi bir ekonomik kriz söz konusu. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı artık Türkiye’nin ekonomisi, uluslararası imajı tamamen yerle bir durumda. Dolayısıyla her tarafta çatışma halinde olan AKP-MHP, uluslararası alanda da Türkiye’yi yönetemiyor. Hükümetin artık etrafında dost olarak görebileceği bir ülke, kurum kalmadı. Son yapılan anket araştırmalarında da görüldüğü gibi çok ciddi oy kaybı yaşıyor” dedi.   ‘PANZEHRİMİZ DEMOKRASİ MÜCADELESİ’   HDP’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla açıkladığı “Barışa Çağrı Deklarasyonu”yla” iktidara, muhalefet partilerine, demokrasi güçlerine ve aydınlara çağrıda bulunduğunu kaydeden Koç, “Türkiye toplumunun barışa ihtiyacı olduğunu söyledik. Bu saldırılara karşı bizim gerçek anlamda panzehrimiz demokrasi ve barış mücadelesidir. Bu çağrının toplumdaki karşılığı çok etkili oldu. Bu saldırıların bu kadar yoğun olmasının sebeplerinden biri de budur. HDP’nin mücadelesini, büyük şehirlerde gördükleri kazanımlarını gördükçe çılgına dönüyorlar. Çünkü o büyükşehirlerden yıllardır elde ettikleri ranttan yoksun kaldılar. Bu nedenle HDP’nin politikasını nerede görseler, onlar için saldırı sebebi oluyor. Bu nedenle yolumuz doğru bir yoldur. Demokrasiden, toplumsal mücadeleden, barıştan yanayız. Bu toplumu, ülkeyi demokrasiye, demokratik bir anayasaya kavuşturana ve Kürt sorununun demokratik yolda çözümü sağlanana kadar mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.    İktidara seslenen Koç, “Ne yaparsanız yapın bizi bitiremezsiniz. 20 arkadaşımızı gözaltına aldınız, 17’sini tutukladınız, ama geride demokrasi mücadele verecek, barış çağrısı yapacak milyonlar var. Halkların artık bu yönde bir çağrısı, bekleyişi var. Artık bu politikaların sürdürülemez olduğunu herkes çok net bir şekilde görüyor. AKP-MHP hükümeti için bütün göstergelerin kırmızıya doğru olduğunu herkes görüyor ve mücadelemiz bu çerçevede devam edecek” diye kaydetti.   MA / Zemo Ağgöz