Haber hayat kurtarır 2020-09-20 09:14:16   M. Sezgin Tanrıkulu*   1990’lı yıllardan beri insan hakları ihlallerinin, şiddetin, çatışmaların, kayıpların, işkencelerin ve ölümün hüküm sürdüğü bir coğrafyada habercilik yapmanın en büyük bedelini ödeyen özgür basın geleneğinin izcisi Mezopotamya Ajansı, üç yılı geride bıraktı. Bu üç yıl, ne yazık ki yoğunlaştırılmış 1990’lar kadar ağır geçti. Sayısız basın kuruluşunun kapısına kilit vuruldu, internet erişimi yasaklandı, gazeteciler haber takibi sırasında tehdit, şiddet, gözaltı ve tutuklama başta olmak üzere engellemelere maruz kaldı. Buna rağmen MA emekçileri halkın haber alma hakkını sağlamak amacıyla büyük emek ve mücadele sarf etmekten vazgeçmedi.    Otoriter iktidarların en büyük hedeflerinden biri tüm toplumda tek sesi hakim kılmak. Bunu da toplumun hakikatlerden haberdar olmasını engelleyerek, kendi güdümündeki medyayı temel gazetecilik ilkelerinden uzaklaştırıp işlevsizleştirerek, alternatif haber kanallarını susturarak yapmaya çalışırlar. Hakikatlerin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyu olsa da, yarın değil, tam da bugün duyurulması, toplum tarafından bilinmesi, öğrenilmesi insan hakları ihlallerinin engellenmesi konusunda çok önemli, kritik bir aşamadır.    Hak ihlalleri; toplum tarafından bilinmediği, öğrenilmediği sürece artar, derinleşir veya cezasız kalır. Her ne kadar hak ihlalleri konusunda ciddi bir cezasızlık politikası devrede olsa da bu ihlallerin tüm toplum tarafından bilinmesi hem geleceğe kayıt bırakmak hem de en azından kamuoyu yaratma konusunda insan hakları savunucuları açısından hayati önemdedir. Basın kuruluşları, haber ajansları, sahadaki hakikatleri haberleştirerek hem toplumun haber alma hakkını sağlıyor, hem yarın dönüp bakıldığında arkada nasıl bir dün bırakıldığına ilişkin kayıt oluşturuyor, hem de ihlallere karşı kamuoyu oluşmasına olanak sağlıyor.   Haberin bu gücü, iktidarın basına yönelik ağır baskı, cezalandırma ve sansür unsurlarını devreye sokma sebebini de anlatıyor. Hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı bölgelerde tüm ışıkları kapatıp alacakaranlık bir atmosfer oluşturmayı hedefleyen iktidarın öncelikli hedefinin basın olması bu açıdan şaşırtıcı değil. Fakat 1990’lardaki yargısız infazlara, cinayetlere, bombalamalara, tutuklamalara, sürgünlere rağmen habercilikten vazgeçmeyen özgür basının izcisi olan MA, son üç yılda karanlıkta parlayan bir mum oldu. Sayısız hak ihlalini haberleştiren, defalarca kamuoyu oluşmasını sağlayan MA, aynı zamanda yarına da bugünün, dünün kayıtlarını düştü, düşüyor.    Bir insan hakları savunucusu, hukukçu ve siyasetçi olarak, yeri geldiğinde bir haberin hayat kurtardığına, yeri geldiğinde bir haberin adaletin tecellisine vesile olduğuna defalarca tanık oldum. O yüzden de objektif haberciliğin hayati olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Hakikat, üstüne cila yapmaya, süslemeye, abartmaya gerek duyulmayacak kadar etkileyicidir. Hakikatin çıplak, objektif hali yeteri kadar sarsıcıdır. Gazetecilik, habercilik hayat kurtarıcıdır.    Öte yandan bugün Türkiye’de her türlü baskıya rağmen mesleklerini hakkıyla yerine getirmekte direnen, toplumun haber alma hakkını savunan gazetecilerin direnci, insan hakları savunucuları açısından da önemli bir motivasyon kaynağıdır.    MA kamerasının, fotoğraf makinasının, muhabirlerin kaleminin bundan sonra da hakikatleri kaydetmeye devam etmesini, karanlıkta parlayan bir ışık olmasını diliyorum.    * CHP İstanbul Milletvekili