Aile hekimleri koruyucu ekipman sıkıntısı çekiyor 2020-09-12 09:09:03   MERSİN – Mersin’de Kovid-19 pandemisiyle mücadele eden sağlık çalışanları koruyucu ekipman sıkıntısı içerisinde. Tulum ve benzeri ekipmanları kendileri almak durumunda kalan sağlık çalışanları, özellikle N95 türü maske bulmakta zorluk çekiyor.    Tüm dünyada etkisini sürdüren Koronavirüs (Kovid-19) salgına karşı Türkiye’de alınan önlemlerin yetersiz kalması nedeniyle vaka sayısı ve ölümler giderek artıyor. Pandemiye karşı verilen mücadelede büyük bir özveriyle sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanları da bu süreçte hayatlarını kaybetti. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından resmi bir veri açıklanmamakla birlikte 28 Ağustos günü Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından yayınlanan bildiride salgında ölen doktor sayısının 32’ye ulaştığı açıklanmıştı.    Türkiye’de koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanı oranının dünya genelinde ilk sırada yer aldığını belirtilirken, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına sonraki günlerde yenileri eklendi.   Şimdiye değin 2 sağlık çalışanının yaşamını yitirdiği Mersin’de de 200 aşkın sağlık çalışanın testi ise pozitif çıkmış durumda.   3 BİN KİŞİDEN 200’Ü POZİTİF VAKA   Mersin’in Toroslar ilçesinde bulunan Halkkent Aile Sağlığı Merkezi’nde (ASM) aile hekimi olarak görev yapan Reyhangül Baloğlu, yaşadıkları zorlukları anlattı  Kayıtlı 3 bin hastasından ortalama 200’nün pozitif vaka olduğunu belirterek, vaka sayılarındaki artışa dikkat çeken Baloğlu, salgın tehdidinin büyümesine rağmen insanların yoğun olarak kullandığı marketler, pazarlar ve diğer yerlerde gerekli yeterli tedbirlerin alınmadığını dile getirdi. Baloğlu, “İnsanların hala maske ile ilgili problemleri var. Kapıda uyarıyoruz, uyarıldığında da farklı tepkiler gösteriyorlar ‘niye ben hasta mıyım? Neden beni uyarıyorsunuz?’ şeklinde. Ama bu koruyucu bir ekipman. Hastalık dolayısıyla da vatandaş gergin. Ufak tefek uyarılarda dahi gerginlikler yaşanabiliyor” dedi.   'FİKRİMİZ ALINMIYOR'   Sağlık Bakanlığı tarafından bütün illerde oluşturulan İl Hıfzısıhha Kurulları’na değinen Baloğlu, bu komisyonların sağlık emekçilerinden fikir alınarak oluşturulduğunu düşünmediğini ifade etti. Nedenini ise şöyle açıkladı: “Pandemi ile mücadelede birinci basamak çok önemli deniliyor ama bu birinci basamaktan kimse komisyonda yer almıyor. Birinci basamak aile sağlığı hekimi veya ilçe sağlıktaki, sağlık çalışanı hekim arkadaşlarımız sahada da çalışıyorlar. Pozitif vakaları tespit için gidiyorlar. Onlarla temas ediyorlar. Yani sorunu sahada daha iyi onlar gözlemliyorlar aslında. Pandemi Kurulunda onlardan mutlaka olması gerektiğini düşünüyoruz. Aile hekimleri olarak biz de en başta koruyucu sağlık hizmetleri veriyoruz aşılama, gebeler bize geliyor, onları ayrı bir kenara koyamayız.   ASM’LERDE KORUYUCU EKİPMAN SORUNU   ASM’ler de yaşadıkları sorunlara değinen Baloğlu, “Gebe bir kadın da, şüpheli Kovid-19 hastası da aynı kapıdan giriyor. Bakanlık bize bu sorunu nasıl çözelim diye sormadı. Biz kendi çapımızda bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sorunları bir şekilde çözmeye çalışıyoruz. Pandemi komisyonlarına bir aile hekimi girse ve ‘Ne yapalım?’ diye sorulsa, belki bütün Türkiye’de çözüm odaklı uygulamalar başlar, daha sağlıklı çözümler bulunur diye düşünüyorum. Özellikle ASM’lerde koruyucu ekipman sorunu yaşıyoruz. Tulumlarımızı ve ekipmanlarımızı kendimiz almak durumunda kaldık. İlçe Sağlık Müdürlüğü ara ara koruyucu ekipman gönderiyor fakat yeterli değil tabii. Sağlık çalışanı olarak N95 kullanmak zorundayız aslında ama N95 maske bulmakta zorluk çekiyoruz” diye belirtti.   Salgının bir sağlıkçı olarak yaşamını olumsuz etkilediğini dile getiren Baloğlu, eşinin de kendisi gibi sağlıkçı olmasından kaynaklı bu süreçte çok endişeli olduklarını paylaştı.    “Bu pandemi psikolojik olarak beni ve hatta yakınımdakileri olumsuz etkiliyor” diyen Baloğlu, şunları ekledi:    “Eskisinden daha fazla hijyenik davranmaya başladık. Su ve sabunu hayatımıza her zamankinden daha fazla yerleştirdik. Ev ortamında da aynı şekilde çocuklarımıza çok temas etmemeye çalışıyoruz olası bir taşıma riskine karşı. İlk pandemi başladığı dönemde çocukları büyükanne ve büyükbabalarına gönderdik. Temas etmeyelim anlamında, Süreç ne kadar sürer bilmiyorduk o yüzden tekrar çocuklarla aynı evdeyiz ama yakın temas kurmamaya çalışıyoruz. Eve gidince duşlar alınıyor dezenfekte ediniyor. Çocuklarla iş ortamındaki kıyafetler ya da aksesuarlarla temas etmiyoruz. Ama yine de çocuğunuza sarılırken bile ‘acaba’ diye düşünüyorsunuz. ‘Acaba çocuğuma zarar verir miyiz?’ endişesini taşıyorum. Sıkça görüştüğüm arkadaşlarımla görüşmüyorum artık. Çünkü hepimiz sağlıkçıyız. Hepimiz risk taşıyoruz. Görüntülü görüşüyoruz arkadaşlarımızla. Kimse kimseyi olumsuz etkilemek istemiyor.”