Garzan: Moskova protokolü aynı zamanda bir demokrasi bloğu 2020-09-07 09:12:02   İSTANBUL - Moskova’da, Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ile Halkın İradesi Partisi (HİP)  imzalanan protokolün Suriye krizinin çözümünde etkili olacağını dile getiren Kürt siyasetçi Ferman Garzan, protokolün aynı zamanda bir "demokrasi bloğu" anlamına geldiğin söyledi.    Küresel ve bölgesel güçlerin müdahalesiyle içinde çıkılamaz hale gelen Suriye iç savaşı, 9’uncu yılını geride bırakırken, Cenevre, Astana ve Soçi gibi toplantılar bir çözüm olmadı. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği askeri, siyasi ve ekonomik hamleler, trajedinin katlanmasına neden olurken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tüm Suriye’nin sorunlarını çözme arayışları sürüyor.    Bu kapsamda Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ile Halkın İradesi Partisi (HİP) arasında 31 Ağustos’ta Rusya’nın başkenti Moskova’da Suriye’de siyasi çözüme yönelik 5 maddelik protokol imzalandı. Protokol, askeri, siyasi, ekonomik, yönetim gibi birçok konuda sorunların çözümüne önemli bir perspektif sunarken, MSD heyetinin ilk defa Rusya’da resmi devlet protokolü ile karşılanması da dikkat çekti.   MSD heyetinde, Yürütme Komitesi Başkanı İlham Ahmed, yardımcısı Hikmet Habîb, Süryani Birlik Partisi Başkanı Senherîb Barsum ve MSD Mısır Temsilcisi Sihanok Dibo yer aldı. Heyet, protokolü Suriye devleti yönetiminde bakanlık dahil önemli görevlerde yer alan ve Rusya ile iyi ilişkilere sahip Kürt asıllı Halkın İradesi Partisi Başkanı Kadri Cemil ile imzaladı.   Moskova’da gerçekleşen görüşmeleri yakından takip eden Kürt Siyasetçi Ferman Garzan,  görüşmelerin içeriğine ve önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   DIŞ MÜDAHALE KRİZİ DERİNLEŞTİRDİ   Suriye’de 2011 yılından bu yana büyük bir savaş yaşandığına dikkat çeken Garzan, küresel ve bölgesel güçlerin müdahalelerin yaşanan krizin içinden çıkılamaz hale getirdiğini ifade etti. Özellikle Türkiye’nin müdahaleleriyle büyük bir zulmün yaşandığını ve demografik değişimlerin gerçekleştirildiğine değinen Garzan, “2011’den bu yana hem Kürt halkı hem Suriye halkları, DAİŞ ile Türkiye’nin saldırı ve işgallerine karşı eşsiz direniş gerçekleştirdiler” dedi.   TOPLANTILAR SONUÇSUZ KALDI   Garzan, Suriye krizinin çözüme kavuşturulması için birçok diplomatik girişimin yanı sıra Cenevre, Soçi ve Astana gibi toplantıların sorunlara çözüm yaratamadığı ve bu toplantıların tamamen sonuçsuz kaldığını kaydederek, nedenini şöyle açıkladı: “Çünkü bölgenin halkları bu toplantılarda yer almadı. Toplantılarda çeteler, çetelerin sorumluları, Ankara’ya bağlı çete grupları, Kahire’ye bağlı gruplar, farklı devletlerin desteklediği gruplar yer aldı. Esas olarak bölge halkı ve haklın temsilcileri bu toplantılarda yer almadı.”    PROTOKOLÜN ÖNEMİ    Rusya’nın garantörlüğünde MSD ile Halkın İradesi Partisi arasında imzalanan protokolün önemine değinen Garzan, protokolün yeni Suriye’nin inşasında önemli bir rol oynayabileceğine işaret etti. Protokolün esas amacının demokratik Suriye ve demokratik Anayasa’ya hizmet etmek olduğunu söyleyen Garzan, Suriye krizinin tüm halkların haklarını garantiye alan bir sistem ile çözülebileceğine vurgu yaptı.   SURİYE KRİZİNE KATKI SUNACAK   Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geliştirdiği sistemin tüm Suriye’nin sorunlarını çözebilecek bir model olduğunun altını çizen Garzan, şunları söyledi: “MSD de Suriye’nin 3’te 1’inde hakimiyet sahibi. 9 yıldır bir devrim yaşanıyor. Yeni bir sistem geliştirildi. Tüm halkların katıldığı bir oluşum geliştirildi. Orada yaşayan Arap, Süryani, Keldani, Kürt, Ermeni ve Türkmenler yaşıyor. Kürtler demokrasiye öncülük ettiler. Protokol tüm bu halkların haklarını garantiye alan yeni bir Anayasa, Suriye’deki tüm yabancı devletlerin çıkması, Suriye halklarının kendi sorunlarını kendilerinin çözdüğü demokratik ve yeni bir sistem ve bu temeller üzerinde her kesimin katılımıyla çözümün gerçekleştirilmesini esas alıyor.”    Protokolün merkezi hükümetten yerel hükümetlere kadar nasıl bir Suriye’nin inşa edileceğine odaklandığını söyleyen Garzan, "Tüm bunların Anayasal garantiye alınmasını söylüyor. Savunmadan, iç mekanizmalara, yaşamdan, ekonomiye, siyasete kadar nasıl bir sistemin oluşturulacağına ve yeni Suriye’nin nasıl şekillenmesi gerektiğine ilişkin ön açıcı bir rol oynayabilir” şeklinde konuştu.   RUSYA GARANTÖR OLDU   Parçalı olma, kargaşa ve kriz ile yol alınamadığını, bu yüzden Rusya’nın sorunların çözümü için protokole garantör olduğunu belirten Garzan, “Bir yandan Suriye üzerinde ambargo var, bir yandan savaş devam ediyor. Bir taraftan işgal ve Suriye’yi parçalama planları var. Suriye halklarının geleceği büyük bir tehlike altında. Bu tehlikenin ortadan kaldırılması için imzalanan protokol önemli" diye belirtti.    Garzan, “talan” ve “ganimet” anlayışları nedeniyle çetelerle sorunların çözülemeyeceğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tamamıyla parçalamayı esas alıyorlar. Hiçbir insani özellikleri yok. Hepsi de Türkiye’nin güdümündeler. Türkiye de çözüm için değil, krizi derinleştirip Suriye’nin bir parçasını işgal etmek için çabalıyor. Arapları da Kürtleri de katletme temelinde hareket ediyor. Herkes de bunu biliyor. Bu yüzden bu protokol önemlidir.”   DEMOKRASİ BLOĞUDUR   Garzan, Rusya’nın bundan sonraki görüşmelerin devamı için de garantör olduğuna vurgu yaparak, “Yapılan davet de resmi bir davettir. Rusya devleti bu protokole destek veriyor. Protokol de tüm halkların haklarını tanıma temelinde sorunları çözmeyi esas alıyor. Böyle bir mücadele başlıyor. Bunu demokrasi bloku olarak tanımlayabiliriz. Bu demokrasi bloku hem yerelde hem de uluslararası alanda önemli başarılar elde edecektir” diye konuştu.   TÜRKİYE BOŞA ÇIKTI   MSD’nin resmi olarak davet edilmesine Türkiye’nin sert tepki gösterdiğini, protokolün imzalanmasını ve heyetin resmi olarak karşılanmasını engellemek için bir heyet gönderdiğine dikkat çeken Garzan, “Türkiye’den bir heyet görüşmeleri ve protokolü engellemek için görüşmeler yaptı ama başarılı olamadılar. Bu protokol Türkiye heyetine de sunuldu. Rusya Suriye krizini çözmek istiyor. Ve Suriye krizini çözmek isteyen kesimlerle birlikte hareket etti. Türkiye ise MSD heyetinin muhatap alınmaması için tepkiler gösterdi. Ama Türkiye’nin müdahaleleri boşa çıktı. Türkiye heyeti 2 gün boyunca burada temaslara ve protokole ilişkin tepkileri kontrol edebilmek için görüşmeler gerçekleştirdi. Ama başaramadılar” diye belirtti.   İLK ADIM OLUMLU   MSD heyetinin Rusya’nın birçok devlet kurumuyla ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini ve görüşmelerin tamamının olumlu geçtiğini dile getiren Garzan, görüşmelerin halen devam ettiğini de sözlerine ekledi.    Daha önce de birçok defa Rusya ile görüşmeler gerçekleştirildiğini ancak heyetin bu defa diğerlerinden farklı olarak resmi davetle, resmi devlet protokolüyle karşılandığını ifade eden Garzan, “Devlet protokolü olarak karşılanmaları bir ilkti ve önemliydi. Çok sayıda delegasyon geldi, çok sayıda görüşme gerçekleşti. Siyasetçiler, siyasi partiler, meclis, dış ilişkiler, askerler ve birçok devlet kurumu ile görüşmeler gerçekleştirildi. Bu başlangıç adımıydı. Ve olumlu geçti. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor” dedi.   RUSYA’NIN ÇABASI   Garzan, Rusya’nın başından beri Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni Cenevre, Astana ve Soçi görüşmelerine katmayı düşündüğünü ancak Türkiye’nin engellemeleri nedeniyle bunu yapamadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yüzden bu toplantılarda sorunları çözebilecek bir sonuç çıkmadı. Rusya’nın bu protokole desteğinin amacı Kürtleri bu toplantılara katma çabasıdır. Tabi bunun zorlukları var. Türkiye tamamıyla buna karşı çıkıyor. ‘Ya Kürtler ya biz’ şeklinde dayatmalarda bulunuyor. Kürtlerin katılmadığı hiçbir toplantının sonuç almayacağı ortadadır.”   'YENİ SURİYE KÜRTSÜZ OLMAYACAK'   Protokolün Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin yeni Suriye’de nasıl yer alacağı konusunda ön açıcı olduğunu vurgulayan Garzan, “Yeni bir Suriye Kürtsüz ve Kürtlerin statüsünü tanımadan mümkün değil zaten. Bu durum protokolde de yer alıyor. Cenevre benzeri toplantılar da Kürtler olmadan hiçbir çözüm geliştiremiyorlar. Kürtlerin de bu toplantılara katılması sağlanmalıdır. Bu protokol tüm bu toplantıların alternatifidir. Suriye krizini çözmek isteyen muhalifler bilmelidir ki en makul protokol budur. Suriye krizinin çözümüne bir altyapı olabilir. Bu temeller üzerinde toplantılar ve çalışmalar yürütülmelidir” dedi.    MA / İdris Sayılğan