‘Tecride karşı topyekûn mücadele şart’ 2020-08-30 09:00:48   ŞIRNAK - Yaşanan kaosun İmralı'daki tecrit politikasının bir yansıması olduğunu belirten HDP’li eşbaşkanlar, ülkedeki katliamlar, tutuklamalar, şiddet ve tecavüzlerin karşısında duran herkesin tecride karşı da ses çıkarması gerektiğini söyledi.    İmralı F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 20 yılı aşkın süredir tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 8 yıl aradan sonra avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüşebildi. O tarihten bu yana avukatların yaptıkları 99 görüşme başvurularına olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt verilmedi.   Bu zaman aralığında Öcalan’la İmralı Adası’nda en son 3 Mart’ta kardeşi Mehmet Öcalan görüşebilmişti. Adada yaşanan bir yangın sonrası duyulan kaygılar üzerine Mehmet Öcalan, İmralı’da tutulan isimlerden Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın yakınları ile birlikte İmralı’ya götürülüp, görüşme sağlanabilmişti. Bu görüşmeden sonra ülkede baş gösteren Kovid-19 salgını, Öcalan ve adadaki diğer 3 isme dair  endişeleri arttırdı. Büyüyen kaygılar ve tepkiler üzerine Öcalan, 21 yıl aradan sonra 27 Nisan 2020'de diğer tutuklular ile birlikte telefon yoluyla aileleri ile görüşebildi.   O telefon görüşmesinden bu yana ne avukatları ne de aileleri İmralı’ya götürülüp, yine telefonla görüşme imkanı sağlanmadığı için haber alınamıyor.    HDP’li isimler, Öcalan şahsında Kürt halkına uygulanan tecrit politikasına dair konuştu   'TECRİT İLE ÜLKE KAOSA GİRDİ'   HDP Şırnak İl Eşbaşkanı Sabahattin Deniz, çözüm süreci döneminde İmralı Heyeti ile yapılan görüşmelerin sonlandırıldığı 2015 yılından beri Öcalan ve adadaki diğer tutuklularla düzenli bir şekilde görüşmelerin sağlanamadığını dile getirdi.   Avukat ve ailelerce yapılan görüşme talepleri reddedilerek, bilinçli olarak tecridin ağırlaştırıldığını söyleyen Deniz, “Sayın Öcalan şahsında kadın, çocuk, toplum ve Ortadoğu halkları tecrit ediliyor. Tecrit nasıl ki ağırlaştı, kadına dönük şiddet, ekonomik kriz ve siyasi operasyonlar da artış görüldü. Ülke bir kaos dönemine girdi. Devlet, sayın Öcalan şahsında Kürt halkına bu tecridi uyguluyor. Kentlerimiz, mahallelerimiz ve sokaklarımız tecrit altında. Çıkarları için bu tecridi her gün daha da ağırlaştırıyorlar” dedi. Deniz, bu tecridi kırmak için ise Kürt halkı olarak ulusal birliklerini sağlayıp, topyekün mücadele etmeleri gerektiğini söyledi.   'BARIŞ İÇİN TECRİT SON BULMALI'   HDP Cizre İlçe Eşbaşkanı Güler Tunç da ülkede artan şiddet, istismar ve saldırıların tecridin bir yansıması olduğunu ifade etti. Tunç, “Diyorlar ki; ‘Kürt sorununu çözeceğiz.’ Kürt sorununda özne Abdullah Öcalan’dır. Onun içinde bulunmadığı bir müzakere masası eksiktir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana ayı politikalar sürdürülüyor. Birçok iktidar gelip gitti aynı şeyleri söyledi. Ama pratikte yaptıkları tek şey Kürt halkına katliamları yaşatmak oldu. Dersim ve Zilan katliamlarından Cizre bodrumlarına kadar bu katliamlar sürdürüldü. Bu tecrit son bulmadığı sürece bunlar yaşanmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.   Öcalan şahsında tecridin tüm topluma yayıldığının altını çizen Tunç, şunları ekledi: “Egemen sistemler sadece bugün değil, binlerce yıldır Kürt halkına ölümden başka bir şey vermemiştir. Şimdi de tecridi ağırlaştırarak aynı politikaları devam ettiriyorlar. Ailesiyle görüşmek her tutuklunun hakkıdır. En insani hak olan görüşmeler farklı gerekçelerle engelleniyor. İmralı’da ki sesin halka ulaşmasından korkuyorlar. Kürtler özgürleşmezse, Türkiye halkları da özgür olmayacaktır. Özgürlüğün ve barışın anahtarı İmralı’dadır. Türkiye halklarına reva görülen bu kaosun bir an önce son bulması gerekir. Tecride karşı sessiz kalmamamız gerekir. Kalıcı bir barış tecridin kırılması ile mümkündür.”    HEPSİNİN NEDENİ TECRİT   21 yıldır sürdürülmekte olan tecridin ne insani ne de hukuki olmadığını dile getiren HDP Cizre İlçe Eşbaşkanı Üzeyir Kılınç ise, “Sayın Öcalan her zaman barışı ve eşitliği istemiş ve görüşleri ile savaşın önüne geçmiştir. Öcalan üzerinde uygulanılmakta olan tecrit beraberinde ciddi kaoslar getirmiştir. Sayın Öcalan’ın önü eğer açılsaydı bugün Türkiye de anneler ağlamazdı. Sayın Öcalan’ın önü açılsaydı bugün Türkiye ekonomisi bu halde olmazdı. Bugün Yunanistan’da, Irak’da, Libya’da, Ermenistan’da ve Suriye’de bir savaş krizi olmazdı. Bunların hepsi tecridin sonuçlarıdır. Ölüm, katliam, gözaltı, gözyaşı ve anti demokratik olan her bir uygulamanın karşısında duranlar, bugün tecride karşı ses olmalıdır” dedi.