2 Mart darbesini yaşayan Sakık: Muhalefet ortak tutum almalı

img

ANKARA - Kürt siyasetine yönelik 2 Mart 1994 darbesini yaşayan isimlerden biri olan Sırrı Sakık, CHP ve HDP’li 3 milletvekillerinin tutuklanmasını “düşman hukuku” olarak tanımladı. Sakık, iktidarın dayatmalarına karşı muhalefetin ‘Buyrun halka gidelim’ diyerek ortak tutum alması gerektiğini söyledi.

 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunması nedeniyle dün Meclis’te vekilliklerinin düşürülmesiyle tutuklanarak cezaevine konuldu. Yaşanan bu durum özellikle HDP cephesinden “siyasi darbe” olarak tanımlandı.
 
Kürt siyasetine yönelik ilk darbe olan 2 Mart 1994'te yaşandı. Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili 8 isim, vekilliklerinin düşürülmesiyle Meclis'ten yaka paça çıkarılıp, tutuklandı.
 
Bu isimlerden biri olan Sırrı Sakık, 26 yıl aradan sonra dün Meclis’te yaşananlar ve  vekillikleri düşürülen CHP ve HDP’li 3 ismin tutuklanmasına dair konuştu.
 
Geçmişten bu yana parlamentoda darbelerin eksik olmadığını belirten Sakık, “Halkın iradesinden bahsediyorsak, buna herkesin saygı duyması gerekiyor. Sadece parlamento değil, yerel yönetimlerde de aynı şey geçerli. Bir sabah uyanıyorsunuz, evinizin etrafı kuşatılmış, yerinize kayyımlar atanmış ve apar topar götürüyorlar. Parlamentoda da aynı süreç yaşanıyor” diye konuştu.
 
İŞARETİNİ BAHÇELİ VERDİ
 
2 Mart 1994 ile 4 Haziran arasındaki benzerliğe dikkat çeken Sakık, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dokunulmazlıkların kaldırılması yönündeki açıklamasını hatırlatarak, “2 Mart günlerinde de sokaklar tetikleniyordu. 4 Haziran’ı da 15 Mayıs’tan işaret ettiler” idye belirtti.
 
Sakık, “Asıl vahim olan bu parlamento çok kısa bir süre önce bir İnfaz Yasası çıkardı. Mafya liderleri ve çete liderlerini affeden, onlarla yan yana gelip poz vermekten hiç sakınca görmeyen bir siyaset dünyası ama halkın iradesi ile seçilmiş milletvekillerinin, milletvekilliklerine son veriyor. Öylesi bir düşman hukuku uygulanıyor ki, bu arkadaşlarımız dün milletvekiliydiler ama şu saatlerde cezaevindeler. Yasal süre bile tanınmıyor. Oysaki Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakları var. AYM bu kararı iptal de edebilir. Ama buna bile tahammül edemiyorlar” ifadelerini kullandı.
 
'TEMEL POLİTİKALARDA DEĞİŞİM YOK'
 
Vekilliklerin düşürülmesi kararını, “Mevcut iktidar Türkiye’nin temel sorunlarını çözmek istemiyor” olarak değerlendiren Sakık, şöyle devam etti: “İktidarlar değişiyor ama Türkiye’nin temel politikalarında bir değişim dönüşüm yok. Sorunlar çözülmüyor. Sorunları gündeme getiren her insan düşman olarak görülüyor. Dün yaşanan tabloda bu. Buradan bir suç çıkmaz. Türkiye’nin kaybolduğu yılları nasıl 1994’te yaşadıysak, bugün de aynı şeyleri yaşıyoruz. Türkiye’nin 1994 ile 2016 yılları arasında siyasi darbeler yaşandı. O tarihlerden bugüne değişmeyen şey direnenlerin varlığı oldu. Vicdan sahibi olan muhalefet, dik duruş sergileyenler var.”
 
'BU ÇEKİNCELER NİYE?
 
Sakık, 2 Mart döneminde Erdal İnönü’nün dokunulmazlıklarının kaldırılmaması yönünde çaba gösterdiğini, ancak yine bir grup CHP ve SHP’linin ‘Evet’ oyu verdiğini de hatırlattı. Bugün de aynı şey yaşandığını dile getiren Sakık, “Dünden bugüne kadar CHP’li kurmaylar ve Genel Başkanı, ‘Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine halkın iradesine bir darbedir’ diyorlar. Peki HDP’nin vekillerini halkın iradesi olarak görmüyor musunuz? Bu çiftçe standarttır. Kürtlere karşı iktidarlar ve muhalefetin tutumu değişmiyor. Türkiye demokrasi güçlerine karşı bir şey değişmiyor. Ciddi şekilde herkesin bir muhasebe yapması gerekiyor. Büyük bir duruş sergilenmeli” diye konuştu.
 
MUHALEFET ORTAK TUTUM ALMALI
 
Muhalefete, “günü kurtarmak adına sadece Meclis’te tepki gösterilmemeli” uyarısında bulunan Sakık, son olarak şunları söyledi: “İktidarın dayatmalarına karşı muhalefet gerçekten samimi ise, başta CHP olmak üzere HDP ile birlikte iktidara; ‘Siz böyle mi istiyorsunuz, buyrun halka gidelim’ demeli. Bütün demokratik alanları kapatalım demiyorum. Tam tersine demokratik alanları daha güçlü bir hale getirelim. Hem kayyım atanan yerlerde hem genelde Türkiye erken seçime gidebilir. Topluca, ‘Buyrun halka gidelim’ denirse, halk bunun cevabını verir. Bu tavrı en başta CHP koymalı. Sadece HDP ile olmaz. Ben çok şey değişebileceğini inanıyorum. Biz 9 partisi kapatılmış, 10’uncu partiyi inşa eden bir gelenekten geliyoruz. Demokratik siyaseti esas alıyoruz. Başta CHP bu tavrı almalı ve topluca böyle bir tavır sergilenmeli.”
 
MA / Diren Yurtsever