Meclis'te bütçe mesaisi
HDP: 2018 bütçesi siyasi darbelerin bütçesidir

img

ANKARA - Aralıksız 12 gün boyunca devam edecek olan bütçe görüşmeleri başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin rüşvete faiz ödeyen tek ülke olduğunu belirtti. HDP adına konuşan Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım da küçük "Azınlığa cennet, çoğunluğa cehennem reva görülüyorsa çürümenin başladığı çoktan söylenebilir." dedi.

Meclis Genel Kurulu'nda Cumartesi ve Pazar günleri de dahil olmak üzere aralıksız 12 gün sürecek olan bütçe görüşmeleri başladı. Bugün bütçenin tümü üzerinde dört siyasi parti grubu ve hükümet adına konuşmalar yapıldı. 
 
Görüşmeler, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın bütçe sunuş konuşmasıyla başladı. Ardından sırasıyla MHP, CHP, HDP ve AKP grupları adına konuşmalar yapıldı. 
 
Ağbal, AKP'nin iktidara geldikten sonra her alanda yapısal dönüşümü gerçekleştirdiğini savunarak, "Bu dönemde reel sektörün önünü açacak, rekabet gücünü artıracak, dünya ticaretinden daha büyük pay alarak küresel değer zincirinde ekonomiyi yukarıya çekecek reformlara imza attık" dedi.  
 
AĞBAL'A GÖRE BÜTÇE AÇIĞI DÜŞÜK SEVİYEYE İNDİRİLDİ
 
2016 bütçesinin ciddi açık vermesine rağmen hükümet olarak iktidara geldikten sonra kamu maliyesi alanında yapılan reformlarla bütçe açıkları ve borç stoklarının çok düşük seviyelere indirildiğini savunan Ağbal, şöyle dedi: "Türkiye'de ekonomide sağlanan istikrarın en önemli bileşenlerinden bir tanesi kamu maliyesi alanında sağladığımız istikrar ve sürdürülebilirlik olmuştur. 15 yıl önce iktidara geldiğimizde genel devlet açığının milli gelire oranı yüzde 10'nun üzerindeydi. 2016 yılında bu, yüzde 1,3'e kadar inmiş oldu. Yine, borç stoku 2000'li yılların başında olağanüstü ölçülerde milli gelire göre yüksek seviyelere çıkmıştı, yüzde 72'nin üzerinde bir borcun millî gelire oranı söz konusuydu. Burada da gerek ekonomik istikrarı sağlamış olmamız, gerek son 15 yılda yüksek büyüme oranlarımız sürekli bir şekilde gerçekleştiriyor olmamız borcun millî gelire oranını da olağanüstü ölçülerde azalttı ve Türkiye'nin bugün borcunun millî gelire oranı yani kamu borcunun millî gelire oranı yüzde 28,1'e kadar düşmüş oldu." 
 
CHP'DEN TEPKİ 
 
Ağbal'ın "Türkiye ekonomisi 2017 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 11,1'le büyük bir rekora imza attı" sözlerine CHP sıralarından Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Büyüyen kim? Yandaş zenginleri büyüdü, yandaş zenginleri. Çiftçi mi büyüdü, işçi mi büyüdü?" diyerek tepki gösterdi. 
 
2016 yılında bütçe açığının yaklaşık 29,9 milyar lira olarak gerçekleştiğini kaydeden Ağbal, 2017 yılı bütçe açığını 61,7 milyar lira olarak tahmin ettiklerini ileri sürdü. 
 
Ardından MHP adına Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta konuştu. 
 
KILIÇDAROĞLU'DAN ERDOĞAN'A LOZAN TEPKİSİ
 
CHP adına konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinde Lozan Antlaşması'nı gündeme getirmesini eleştirdi. "Hangi gerekçeyle Lozan'ı tartışmaya açıyorsun?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Hangi bilgi birikiminle Lozan'ı tartışmaya açıyorsun? Lozan'ı tartışmaya açmadan önce şu diplomanı bir göster bakalım. Türkiye Cumhuriyeti'nin namusudur o namusudur. Benim ülkemin sınırlarını nasıl gider başka ülkede tartışmaya açarsın? Konuşuyorsun iç politika malzemesi yapıyorsun" ifadelerini kullandı. 
 
'RÜŞVETE FAİZ ÖDEYEN TEK ÜLKEYİZ'
 
ABD’de görülen Rıza Sarraf davasına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkiye hiçbir lafımız yok. Enerji ürünü almak zorundayız zaten. Ambargo uygulandı mı, evet uygulandı. Zarrab denen bir sahtekar geldi, 'Ben bu işin dümenini nasıl kırarım' dedi. Zarrab’a o dönem en büyük, en sert eleştirileri ben yaptım. Ne dediysem dava açtı. Hakkımda en çok dava açanlardan biri de Reza Zarrab’dır. Bu şarlatan rüşvetçi, dönemin üç bakanını ve bir kamu bankası genel müdürünü parayla satın aldı. 700 bin liralık saatler, ayakkabı kutuları, para sayma makineleri… Bunların hepsi gündemdeydi. Ve bu dosya kapandı. ABD’de görüşülen davadan rahatsızım. Türkiye’de işlenen bir olayın kirlilik ABD’de temizlenmemeli. Burada, biz temizlemeliyiz. Bakın Binali Yıldırım’a açık ve net çağrı yapıyorum; gelin bu dosyayı yeniden açalım. Zarrab havuz medyasına çıkarıldı. Arkasına bu milletin namusu olan bayrağı, fon olarak koydular. Bakın MİT, dönemin Başbakanı’nı uyardı diyorum. Tekrarlıyorum, Zarrab’ın bakanlarla ilişkisi konusunda Erdoğan’ı uyardı MİT. 2013 yılında. Diyorlar ki, öyle bir rapor yok. Ben zaten rapor demiyorum, bilgilendirme notu diyorum. 3 sayfalık. Bakanlar bu devletin gizli bilgilerini üç kuruş para karşılığında Zarrab’a sattı. Bakın rüşvete faiz ödeyen tek ülke biziz. Tek ülke. Dünyada örneği yok bunun, hem rüşveti alacak, hem aktaracak hem de faiz alacak. Böyle bir adama şeref madalyası takmak lazım vallahi. A Haber’e, Sabah’a söyleyelim. Öyle ağrıma gidiyor ki, bu genel müdürü aldık Ziraat Bankası’nın yönetim kuruluna tayin ettik. Akıl alır gibi değil." 
 
DEMİRTAŞ BU YIL DA GÖRÜŞMELERDE DEĞİL 
 
2017 bütçesi görüşmelerinde HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olmasından dolayı grup başkanvekilleri bütçe üzerine konuşma yapmıştı. O günlerde tutuklu bulunan 10 HDP milletvekilli Meclis'in en önemli yasama faaliyeti olan bütçe görüşmelerine katılamamıştı. Bu yıl da 8 HDP'li milletvekili ile CHP'li bir milletvekili olmak üzere toplam 9 milletvekili tutuklu olmaları nedeniyle görüşmelere katılamıyor. 
 
Meclis Genel Kurulu'nda bugün başlayan bütçe görüşmelerinde HDP adına ilk olarak Grup Başkanvekili ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, konuştu. 
 
Yıldırım, "Bu ülkede bir siyasi darbe ile DBP’li belediyelerin gasp edilmesinin ve seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmasının ikinci yılını; eş başkanlarımız ve milletvekillerimizin tutukluğunun 400’üncü gününü geride bıraktığımız bu günlerde konuşmama tüm seçilmişlerimizin rehin halde iken bile verdikleri mücadeleyi selamlayarak başlamak istiyorum. Yargı eliyle partimizi derdest etmek, hukuk, vicdan ve ahlaktan yoksun yöntemlerle partimizi siyaset dışında bırakmak isteyenlerin kendileri dağılma eşiğine gelmiştir. Bizlere diz çöktürmeye çalışanların kendisi bugün birçok uluslararası güç odağına sınırsız tavizler verme ve diz çökme aşamasına gelmiş ve muradlarına erememiştir" diyerek, tutuklu vekillerin duruma dikkat çekerek konuşmasına başladı. 
 
'AKP'DE ÇÜRÜME BAŞLAMIŞTIR'
 
Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Büyük İslam düşünürü ve siyaset bilimci İbni Haldun Mukaddime adlı en bilinen eserinde, devlet ve iktidarın ürüme sürecinin başlangıç aşamasını israf dönemi olarak tanımlar. Bu dönem aynı zamanda iktidarın yozlaştığı süreci anlatır. 'Devletin hazinesi çiftlik gibi kullanılır. Sonra kaynak biter, borçlanmaya gidilir. Borçların ödenmesi için yeni ve ağır vergiler konur. Yaşam halk için çekilmez hale gelir.' der ve bu dönemi bu yüzden 'can çekişme dönemi' olarak da tanımlar. 15 yılın sonunda AKP iktidarının içine düştüğü durumu böyle tanımlamak abartı ve haksızlık olmayacaktır. Bir yılın sonunda AKP iktidarının içine düştüğü durumu böyle tanımlamak abartı ve haksızlık olmayacaktır. Bir avuç azınlık vergi cennetleri, rüşvet ve haram paralar ile sayesinde zevk-u sefa içinde bir hayat sürerken, halkımızın çoğunluğu vergiler ve zamlar altında inliyorsa, küçük azınlığa cennet, çoğunluğa cehennem reva görülüyorsa çürümenin başladığı çoktan söylenebilir."
 
'BATAKTAN ÇIKIŞIN MALİYETSİZ TEK BİR REÇETESİ VARDIR'
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecride de değinen Yıldırım, "Sayın Abdullah Öcalan üzerinde 5 Nisan 2015’ten bu yana uygulanan mutlak tecrit, genel, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri takvimi ve Ortadoğu'daki içine girilen batık politikalar ile paralel şekilde yürütülmeye devam etmekte, buna bağlı ya da bağımsız olarak da mutlak tecrit koşulları derinleştirilmektedir. Tutuklu ve hükümlü haklarının tamamen çiğnendiği, insanlık dışı bir tecrit politikası uygulanmaktadır. Bu yüzden İmralı’daki mutlak tecrit insani, hukuki, politik açıdan kabul edilemez olup, hukukun çöküşü ile inşa edilen mevcut ‘İmralı Sistemi’nin bir an evvel sonlandırılması gerekmektedir. Sayın Öcalan çözüm süreci devam ederken, 'Artık bir gencimizin dahi burnunun kanamamalıdır' demişti. Şimdilerde adının söylenmesi bir suç olarak görülen çözüm süreci bu ülkenin en huzurlu günleri değil miydi? Ancak barış samimiyet ister. Hani 'barış' için gerekirse, baldıran zehiri içebilecekti. Barışın acil ihtiyaç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ekmek kadar su kadar barışa ihtiyacımız var. Halklarımız daha fazla kan ve gözyaşı görmek istemiyor. Bu çıkmaz sokakta ısrar edildikçe, daha fazla can ve mal kaybı; daha fazla ölüm, gözyaşı; daha fazla uluslararası tavizler; daha fazla yoksulluk, işsizlik, açlık kaçınılmazdır. Bu bataktan çıkışın çok kolay ve maliyetsiz bir reçetesi vardır; barış" diye kaydetti. 
 
Yıldırım, "OHAL'in bütçesidir, KHK bütçesidir, savaşın bütçesidir, siyasi darbelerin bütçesidir" dedi.