‘Ülkenin geleceği için Türk milliyetçileri Öcalan’ı anlamalı’

img

DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride tepki gösteren HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Mehmet Şerif Çamçı, Türk milliyetçilerinin ülkenin geleceği için Öcalan’ı anlamaları gerektiğini belirtirken, Eşbaşkan Filiz Buluttekin ise tecridin nedeninin kadın kazanımları olduğunu ifade etti. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla, 5 Nisan 2015’ten bu yana İmralı Heyeti’yle ve 11 Eylül 2016’dan bu yana ise ailesiyle görüştürülmüyor. Öcalan'ın avukatlarının Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı 710 başvuru “hava muhalefeti”, “koster bozuk”, “koster onarımda” ve “OHAL” gerekçeleriyle reddediliyor. Ailenin yaptığı görüşme başvuruları da aynı gerekçelerle reddediliyor. Son olarak Türkiye’nin birçok kentinden 250 avukatın Öcalan ile görüşmek için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru da reddedildi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il eşbaşkanları Mehmet Şerif Çamçı ve Filiz Buluttekin, Öcalan üzerindeki tecridin gittikçe derinleştirilmesine tepki göstererek, bu durumun bölgeye yansımasını değerlendirdi.
 
‘ÇÖZÜM DEMOKRATİK CUMHURİYET’ 
 
Öcalan’ın dünyanın en etkili liderlerden biri olduğunun altını çizen eşbaşkan Çamçı, şunları söyledi: “Kürtlerin statükosunu anlayamazsanız, Öcalan’ın şu anki durumu ve konumunu anlayamazsınız. Kürt gerçeği ile Öcalan gerçeği ve varlığı iç içe geçmiş durumdadır. Diyarbakır’da da herkeste bu hissiyatı görüyoruz. Kapitalist Modernite karşısına Demokratik Modernite modelini koyan, Ortadoğu’ya oligarşik ve faşizan yapıların yerine, demokratik, konfederalizmi getiren, Türkiye içinde bütün sorunların çözümü için Demokratik Cumhuriyet’i ortaya koydu.”
 
‘TÜRKİYE’Yİ AŞAN TECRİT UYGULAMASIDIR’
 
Öcalan’ın tecrit altında olmasının tüm toplumun rehin olduğu anlamına geldiğinin altını çizen Çamçı, tecridi aşan uygulama ve hukuk ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Çamçı, “Tecrit her şeyden önce Kürtleri rencide etmeye yöneliktir. Sayın Öcalan’ın koşulları, Türkiye’nin savaşı mı yoksa barışı mı tercih ettiğinin, turnusol kağıdı görevi de görüyor. Bu Türkiye’yi de aşan bir tecrit uygulamasıdır. Çünkü dünyaya dair söyledikleri var. Dünya sistemine yönelik tespitleri var. En son Rojava örneği dururken, doğal olarak dünyadaki hegemonik yapıyı endişelendirmeye yol açıyor. Bu nedenle tecridin arkasındaki güçleri Türkiye ile sınırlandırmak, hafife düşürür” diyerek, tecridin kaldırılması ve Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşmasının Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarına da hizmet edeceğine işaret etti.
 
‘SİYASAL GELECEKLERİNDEN KAYGI DUYUYORLAR’ 
 
Tecridin derinleşmesi ile bölgede çatışmalı ortamın derinleştiğini, Türkiye’nin savaş dışında bir çıkış bulamadığını dile getiren Çamçı, şöyle devam etti: “Sistem gittikçe daralıyor. 7 Haziran seçimlerinin sonuçları devleti ciddi bir şekilde endişelendirdi. Kürtlerin taleplerini, Demokratik Çözüm Süreci’nde tüm Türkiye toplumu gördü. O talepler korkularının depreşmesinden öte, kendi varlıklarını ve siyasal geleceklerinin kaygılarından kaynaklıdır. Türkiye toplumunu düşünerek alınan bir savaş kararı olmadığına inanıyoruz. Çünkü AKP, demokratik bir ortamda gün be gün nasıl eriyeceğini gördü ve milliyetçi-şoven dalgayı yükselterek kendisini var etme yoluna girdiğini görülmesi gerekiyor. Bize düşen en önemli görev; Sayın Öcalan ile barışı mı, Türkiye’nin şimdiki yöneticilerinin savaşını mı tercih edileceğini Türkiye toplumuna taşımak gerekiyor.”
 
‘TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ÖCALAN’I ANLAMALI’
 
Kürtlerin barıştan yana kararlı olduğunu ve Öcalan’ın paradigmasından yana tutum takındıklarını söyleyen Çamçı, “Türk milliyetçisinin bile, kendi geleceği ve ülkesinin geleceği için Öcalan’ı biraz anlaması gerekiyor” dedi. 
 
Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarının Diyarbakır halkında kaygıları en üst düzeyde tuttuğunu vurgulayan Çamçı, “Düşünmek bile insanı dehşete düşürecek sonuçlar yaratabilir. Öcalan’ın sağlığına ilişkin toplumu ikna edici açıklamalar yapılmalı. Hafife alınacak bir durum değildir. Kamuoyunun beklentisi bir an evvel karşılanmalıdır” diyerek, hükümet yetkililerini Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşme gerçekleştirmesi için harekete geçmeye çağırdı.
 
‘KADIN DÜŞMANLIĞI ÜZERİNDEN ERKEĞE BİAT SİYASETİ’
 
Eşbaşkan Buluttekin de, Öcalan’a yönelik tecridin özellikle kadınlar üzerinde yürütülen bir baskı haline dönüştürüldüğünü belirterek, Öcalan’ın dünya ile bağını keserek kadınların, “Kadın özgürleşmeden, toplum özgürleşmez” perspektifi ile elde ettiği kazanımların yok edilmek istendiğini söyledi. Kadın siyasetçilerin, milletvekillerinin ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanmasının Öcalan’a yönelik tecridin sonuçları olduğunun altını çizen Buluttekin, “Tecridin kadınlar üzerindeki etkisi gittikçe artıyor. Toplumda kadının varoluşunu kesmeye çalışıyorlar. Kadın düşmanlığı üzerinden erkeğe biat ettirmeyi siyasi politika olarak uygulamak istiyorlar” diyerek hükümet politikalarına tepki gösterdi.
 
‘TECRİDİN NEDENİ KADIN KAZANIMLARIDIR’
 
Kadınların Öcalan projesinde hayat bulduğunu vurgulayan Buluttekin, “Bu nedenle kadınlar Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasında da öncü rol oynuyor. Rojava modelinde de olduğu gibi kadın mücadelesinin en güçlü olduğu dönemdeyiz. Bu nedenle tecridin ağırlaştırılmasının sebebi kadınların kazanımlarıdır ve bunun için kadınlar tecridin son bulması için verilen mücadelelere öncülük edecektir” şeklinde konuştu.