Yıldırım: Açığa çıkan buz dağının görünen kısmı

img

ANKARA – HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, ABD’de itiraflarda bulunan Rıza Zarrab açıklamaları üzerinden AKP hükümetini ve Erdoğan’ı eleştirerek, “Açığa çıkan bilgi ve belgelerin buz dağının görünen kısmı olduğunu düşünmekteyim” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan yıkıma ilişkin, “Sur ahalisi için bugünler 90’lı yılların iç karartan görüntülerinden çok farksız. 1 buçuk yıl önce çıkarılan zorunlu kamulaştırma yasası ile Sur’un yüzde 60‘ı hane sahiplerinden bağımsız ve rızasız şekilde kamulaştırıldı. Düşünün 4-5 gözlü bir eve 30 bin lira değer biçiliyor. Eğer bulunduğunuz yerdeki beton yapılardan birini almak isterseniz de 100 binlerce lira ödemeniz gerekiyor. Ayrıca o tarihi mekânların ortasına kalekollar yapılıyor. Orada yaşayan insanların tarihi, kültürü hedefleniyor” diye konuştu. 
 
‘KAYYUM ENGELLİLERİN SESİNİ KESTİ’
 
Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin de konuşan Yıldırım, şunları ifade etti: “Türkiye’de nüfusun yüzde 12.3’ü engelli. Bu gerçekten oldukça yüksek bir rakam. Engelliler konusunda duyarlılığını ifade eden iktidarla ilgili iki örek vermek istiyorum. Diyarbakır’da kayyumun uygulamalarından biri engelliler için kurulan sesli kütüphanenin kapatılması oldu. Van’daki kayyum geri kalır mı? 96 engelli yurttaşın tekerlekli sandalyesine el koydu.”
 
‘MADECİLER GÜNÜ NE ANLAMA GELİR’ 
 
Yıldırım, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla da “Bir maden işçisi için madenciler günü ne anlama gelebilir. Herhalde ölmeden çoluk çocuğunun rızkını kazanmak isteği onun en önemli duygularından biri olabilir. Bu basın toplantısı devam ederken bu sabah Şırnak’ta madene girip bazı eşyalarını almak isteyen ve çıkamayan 3 işçinin kurtarılma çalışmaları devam ediyor. Umarız ailelerine ve yaşamlarına dönmeleri sağlanabilir. Madencilik denince Soma, Ermenek, Şırnak, Zonguldak ve birçok yerdeki iş cinayetlerini dile getirmeden edemiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘MİLLETVEKİLLERİMİZ 397 NGÜNDÜR TUTUKLU’
 
Yıldırım, tutuklu vekil ve eşbaşkanların duruşmalarının görüleceğini hatırlatarak, “Milletvekillerimiz tam 397 gündür tutuklu. 6 Aralık Çarşamba günü Eş genel Başkanımız Figen Yüksekdağ ve Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken’in duruşması var. 7 Aralık’ta da Eş Genel Başkanımız Demirtaş’ın ilk kez duruşması yapılacak” diye belirtti. 
 
Yıldırım, şöyle devam etti: “Demirtaş’ın tutuklu olduğu dosyanın ilk duruşmasının tutuklandığından 399 gün sonra görüleceğini hatırlatan Yıldırım,  O duruşmada Demirtaş’ı tutuklayanlar ona kendisini savunma hakkını da yasaklıyor. Kendisi duruşmaya getirilmeyecek. Düşünün, kendisinin mahkemede faşist sistemi sorgulayacak savunma hakkını elinden alıyorlar. Çünkü tutuklu olmama hali siyasi bir kabustu, tutuklu olma hali de siyasi kabus. Kendisi getirilmiyor. Ancak kendisinin getirilmediği bir duruşma Sincan’a alınmış durumda. Düşünün kendisinin olmadığı bir yerde bile güvenliği sağlamaktan aciz olan bir devlet gerçeği var.” 
 
Anayasa Mahkemesi’ne de tepki gösteren Yıldırım, “Kış uykusuna yatmış olan AYM 7 Aralık’taki duruşmasından bir gün önce Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu inceleme kararı almış. Düşünün, 400 güne yakın yatan AYM duruşmadan 1 gün önce yerel mahkemeye talimat niteliğinde bir karar mı alacak? 6 Aralık’ta alınacak kararı bekleyip göreceğiz. AYM vicdanların nasırlaştığı bir kuruma dönüştü. Yargı kurumu, hukuk kurumu olma niteliğinden çok uzaklaştı” dedi. 
 
‘ZARRAB TÜM GÜNAHLARIN MÜSEBİBİ OLDU’
 
Yıldırım, ABD’de devam eden Rıza Zarrab davası için de şunları söyledi: “Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Rıza Zarrab davası için yargı tiyatrosu dedi. Neymiş, ABD’de bir yargı tiyatrosu oynanıyormuş Zarrab’ın itirafçılaştırılması üzerine bir yargı tiyatrosu. Bekir Bozdağ bu ülkede adalet bakanlığı da yaptı. Bundan 320 gün önce Zarrab önemli muteber biriydi. Sağlığı konusunda bilgi almak için ABD’ye nota bile verildi. Ama gelinen noktada Zarrab’ın tanık koruma programından yararlanması Zarrab’ı bütün günahların müsebbibi haline getirdi. ABD’de yargı 300 yıldır var, Türkiye 95 yıllık bir cumhuriyet. Her dönem ABD ile iyi ilişkileri oldu. NATO’nun da müttefiki. Bugüne kadar ABD’deki yargının bağımsızlığı ile ilgili tek cümle kurmadı ama nedense sopanın ucu kendisine dokununca ABD yargısını hedef alıyor. Bizim de bu şakaya inanmamızı bekliyor. 
 
Eğer ABD yargısı tiyatro idiyse Zarrab tanık olmadan önce söyleyebilirdiniz. Ya da Zarrab’ın avukatı Türkiye’ye çağrılıp Saray’da görüşüldüğünde tiyatro değil miydi? Zarrab 20 gün önce çok önemliydi sizin için. Öyle ki 65 yıllık müttefikinize nota verdiniz. Zarrab 15 yıldır halının altına süpürdüğünüz hangi kirliliklerin ortaya çıkmasına hizmet ediyor. 
 
Bizim 500’ün üzerindeki fezlekelerimizin 400’den fazlası bu cemaatin savcıları tarafından hazırlanmış. Tiyatro ABD’de değil burada. Siz kendinizi teatral figür olmaktan kurtaramadığınız için bugün ABD’de o yargılama devam ediyor. Bunun müsebbibi sizsiniz. 
 
Hiçbir yerinden tutamıyoruz. Panama belgeleri mi dersiniz, Man adası mı dersiniz, Zarrab döneminde yapılan bir tomar kaçakçılık, rüşvet, yolsuzluk mu dersiniz. Biz Zarrab’ı AKP iktidarının verdiği ödüllerden, bir yanında Başbakan’ın olduğu toplu açılış törenlerinden tanıyoruz. Zarrab’ı ülkenin açığını kapatması sebebiyle mazhar olduğu övgülerden tanıyoruz. Artık bu ülkede vermediği hesabı ABD’de veriyor ve ucu size dokunuyor diye bu işten kurtulamazsınız. 
 
Neymiş, Rıza Zarrab Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerini teşhir ediyormuş. Sormazlar mı bu adam bunlara nasıl ulaştı diye? Zarrab MİT müsteşarı değil. Bu ülkenin mahremi sayılabilecek bilgi ve belgelere ulaşması iktidarla girdiği ilişkilerle alakalıdır. Açığa çıkan bilgi ve belgelerin buz dağının görünen kısmı olduğunu düşünmekteyim.” 
 
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI
 
Yıldırım, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bazı iş adamlarının varlıklarını yurt dışına kaçırma gibi gayretlerinin olduğunu duyuyorum.. Bu ihanettir” sözlerini de şu sözlerle değerlendirdi: “Kendileriyle ilgili dışarıya kaçırılmış bir paranın ancak bu kadar beceriksiz bir şekilde üstünün kapatılması girişimidir. Man Adası belgelerinden, Zarrab davasından kaynaklı siyasi sıkışmışlığını örtmeye çalışıyor. Soruyorum Cumhurbaşkanının bu cümlesinden sonra daha fazla istikrarsızlık ekonomik tedirginlik mi hasıl oluyor yoksa gerçekten ekonomik yatırım yapacaklar bu ülkeye mi geliyor? Bu açılama ayan beyan bir şekilde daha fazla tedirginliği arttıran, istikrarsızlığı ortaya koyan bir cümledir. Asıl amacı aynı konudaki, yurt dışına para kaçırma konusundaki siyasi basıncı bertaraf etmektir.”