ANKARA - AKP döneminde yaşanan kadın katliamlarına dikkati çeken DEM Partili Halide Türkoğlu, 2010 yılından beri en az 5 bin 696 kadının katledildiği bilgisini verdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Meclis Genel Kurulu’nda kadın katliamlarına ilişkin verdikleri Araştırma Önergesi kapsamında söz aldı.
Önergede AKP döneminde yaşanan katliamların araştırılmasını talep ettiklerini belirten Türkoğlu, bu dönemde yaşananlara tanıklık ettiklerini ve AKP’nin pratiklerine vakıf olduklarını kaydetti. Türkoğlu, “Bizzat biz kadınların yaşamlarında yarattığı tahribattan, yıkımdan biliyoruz. Bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadeledeki politikaları kadınlara karşı işlenen suçlar pratiğidir. Evet, bu iktidar yirmi iki yıl boyunca kadınlara karşı suç işledi, kadınların kazanımlarına saldırarak suç işledi, kadın katillerini cezasızlık politikalarıyla, iyi hâl indirimiyle cesaretlendirerek suç işledi. Her bir maddesiyle kadınların yaşamlarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek, nafaka hakkına göz dikerek, kadınların içerisinde katledildiği aileyi kutsayarak, 6284’ü uygulamayarak sistematik bir şekilde bu suçları işledi ve işlemeye devam ediyor” dedi.
‘SON 14 YILDA NE KAÇ KADIN KATLEDİLDİ?’
Sadece Eylül ayıda en az 42 kadının katledildiğine işaret eden Türkoğlu, “En az 20 kadın ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bunlar kadın örgütlerinin verileri, bu devletin, bu iktidarın verileri değil. Bu ülkede 2010 yılı ile 2024 yılının Ekim ayı arasında 4.255 kadın cinayeti yaşandı. Son yedi yılda 1.441’i şüpheli olmak üzere, 2010’dan bu yana gerçekleştirilen kadın cinayetleriyle birlikte toplamda 5.696 kadın katledildi” diye konuştu.
10 AYDA 292 KADIN KATLEDİLDİ
Son 10 ayda ise en az 292 kadının katledildiğine yitirdiğini ve bu kadınlar arasında bulunan 184 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini dile getiren Türkoğlu, “Bu Mecliste, bu Genel Kurulda kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında defalarca verdiğimiz önergeler, kanun teklifleri bizzat AKP, MHP sıralarında oturanlar tarafından oy birliğiyle reddedilmiş oldu. Bu cinayetlerin önlenmesine dair sunulan önergeler katledilmek istemeyen kadınların sesiydi, talebiydi. Bu sese, bu talebe sessiz kalan, ret oyu kullanan herkes bu cinayetlerden sorumludur. Sizin iktidarınız döneminde, tam da o “sıfır tolerans” diyenlerin iktidarı döneminde katledildiler. Kadınlar ve çocuklar sadece evde katledilmiyor; sokakta, okulda, her yerde erkek devlet şiddetinin hedefi hâlindeler. Her yer suç mahalli; her yer sizin politikalarınızın bu ülkeyi, bu toplumu ne hâle getirdiğini gösteriyor” diye kaydetti.
‘TEPKİ GÖSTERDİ
Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şunu çok iyi biliyoruz ki bu cinayetin arkasındaki erkek egemen, cinsiyetçi, ırkçı, militarist zihniyet yok olmadan kadına yönelik şiddet ve katliamlar da son bulmayacak. Bizler bu düzenin böyle gitmesine izin vermeyeceğiz. Yargı ve kolluk iktidarın politikalarına isyan eden kadınları, iktidarı eleştirenleri anında cezaevine göndermek için 7/24 çalışırken katillerin elini kolunu sallamasına barikat olmuyor. Şiddeti önleyecek tedbirleri uygulamak yerine sanki bu ülkede kadına yönelik şiddet suç değilmiş gibi davranmalarını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı ‘Jin jiyan azadi’ sloganıyla Bolu’da sokağa çıkan kadın öğrencileri tehdit eden, milletvekili şahıs da şunu çok iyi bilsin ki bu tehditlere boyun eğecek tek bir kadın yoktur.”
‘JIN JIYAN AZADÎ’
Meclis tutanakları, Türkoğlu’nun “Jin jiyan azadî” sözlerine ise yer vermedi. Bu slogan tutanaklara, “Türkçe olmayan ifadeler kullanıldı” şeklinde yansıdı. Türkoğlu, devamında sözlerini şöyle sürdürdü: “Bolu'daki kadın öğrencilerin başına gelecek en küçük bir saldırıdan Bolu MHP Milletvekili sorumludur. Gençlere verdiğiniz vaat sadece şiddet ve nefret söylemi, öyle mi? Ve yine belirtiyorum ki Jin jiyan azadi felsefesi sizin ağzınıza alamayacağınız, terörize edemeyeceğiniz kadar büyük bir felsefedir. Bu felsefe bugün sadece bu toprakların değil, dünyadaki tüm kadınların mücadelesini birleştiren yolun adıdır. Şimdi, kadın cinayetlerinin kadın kırımına dönüşmesinde en büyük payı olan iktidarı uyarıyoruz: İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönün. Kadın mücadelesinin ortak kazanımı olan, yazarken ödediği bedel hayatları olan, neyin yapılmadığında cinayetin, şiddetin arttığını söyleyen 6284 sayılı Kanun’u etkin bir şekilde uygulamak zorundasınız.”