Çandar: Toplumun yüzde 60’ı Kürt sorununun çözülmesini talep ediyor

img
ANKARA - DEM Parti vekili Cengiz Çandar, Türkiye’nin yüzde 60’ının Kürt sorunun çözümü ile ana dil taleplerinin karşılanmasından yana olduğunu belirterek, “Görünen o ki toplumda değişen Kürt algısı ve Kürtçeye dair yaklaşım ile siyaset sahnesi çok uyum sağlamıyor” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçelerine ilişkin söz aldı. DEM Parti Amed Milletvekili Cengiz Çandar, Kürtçe konuştu. Çandar, Kürtçenin, Kürtlerin ve Türklerin arasındaki ilişkilere hizmet etmesini temenni etti. Candar’ın Kürtçe ifadeleri tutanaklara, “…”  ve “(*)” şeklinde geçti.
 
ÇANDAR: KÜRTÇE DERS ALMAYA BAŞLADIM
 
Çandar, Meclis’in Kürtçe ve diğer anadillere yaklaşımına tepki gösterdi. 65 yaşından sonra Kürtçe ders almaya başladığını da söyleyen Çandar, “Kürtçe öğrenmeye kalkışmamın tek bir sebebi vardı. Bunu yıllar önce TRT ekranlarında açıklamıştım.  Ülkemizin dörtte biri oranında ve halkımızın ayrılmaz parçası olarak gördüğümüz Kürt vatandaşlarımıza göstermemiz gereken saygıdan ötürü” diye konuştu.  
 
‘BÖLÜNME DEĞİL BİRLEŞMEYE YARAR’
 
Kürtçenin Meclis çatısı altında işleme alınmasının ülkenin birliği açısından hayırlı olduğuna dikkat çeken Çandar, “Sadece Diyarbakır değil, tüm Kürt illeri, ülkemizin tüm Kürt illeri mertliğin, cömertliğin ve kardeşliğin mekânlarıdır. Mertliği, cömertliği ve kardeşliği ülkemizin her köşesine, Meclis çatısının altına taşıyalım. Anayasa’nın 3’üncü maddesini okumaya, okutmaya hiç gerek yok, Türkçe’nin resmi dil olduğuna kimsenin itirazı yok zaten” dedi.
 
‘TALEP YÜZDE 60’
 
Kürt sorunun çözümü ve ana dile ilişkin yapılan çalıştay ve araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlara dikkat çeken Çandar, Türkiye’nin yüzde 60’ının Kürt sorununun çözümü ile ana dil taleplerinin karşılanmasından yana olduğunu aktardı. Çandar, “Ancak siyaset sahnesi çok böyle değil. Görünen o ki toplumda değişen Kürt algısı ve Kürtçeye dair yaklaşım ile siyaset sahnesi çok uyum sağlamıyor. Siyaset buralardan kendine dersler çıkarıp ‘bu değişen sosyolojiyi nasıl konuşuruz’ diye çalışmaya başladığında cevaplar bulacaktır” ifadelerini kullandı.
 
ÇÖZÜM İÇERMİYOR
 
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin bu sorunların çözümüne dair herhangi bir veri içermediğini ifade eden Çandar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek Büyük Millet Meclisinin açılış konuşmasındaki gerek o günden bugüne çeşitli beyanlarındaki vurgularından anladığımız kadarıyla yakında yeni bir anayasa önerisiyle gelecek. Kendisine Anayasa’nın ana dilde eğitimi engelleyen 42’nci ve 66’ncı maddelerini ciddi bir değişikliğe uğratacak bir çalışma içine girmesini önereceğim. Ayrıca, ‘darbe anayasası’ diye nitelediğiniz 1982 Anayasası’nın halk iradesini gasp eden, İçişleri Bakanı’na seçilmişleri görevden alma yetkisi veren 127'nci maddesini de kaldırın.  Sizin iktidarınız kadar Anayasa’nın baskıcı maddelerine başvuran hiç olmadı.”
 
‘DİYANET İKTİDARIN DİNİNİ TEMSİL EDİYOR’
 
 DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat
 
 Çandar’ın konuşmasının bitiminde söz alan DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat ise, Alevilik inancı ve diğer pek çok inancın baskı altında olduğunu ve asimile edilmeye çalışıldığını kaydetti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devletin belirlediği sınırlar içinde dine, inanca müdahale ettiğini ve fetvalar verdiğini belirten Fırat, Diyanetin cemevleri hakkında fetva vermesine, “Kimsenin haddine değil” diyerek, tepki gösterdi. Fırat, “Baştan sona da belirteyim ki her inanca, her dine sonsuz saygılıyım sevgili dostlar camiye de imama da, vaize de, müftüye de, samimi her Müslümana da canı gönülden saygı duyuyoruz. Aynı saygıyı da Diyanetten bekliyoruz. Tek cümleyle söylersek Diyanet iktidarların dinini temsil ediyor, öyle davranıyor saygısı da devletin ki gibi” diye konuştu.
 
‘DİYANETİN BÜTÇESİ ALTI BAKANLIĞI GERİDE BIRAKTI’
 
Fırat, “Diyanet İşleri Başkanlığı 79,7 milyar TL'lik bütçesiyle 2024 yılında 6 bakanlığın bütçelerini geride bırakmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan günümüze değin iktidardaki hükûmetlerin bir aparatı olarak görev yapmaktadır. Diyanetin bütçesi gibi personel sayısı da her gün artıyor, 211 bini aşkın personeli vardır. Diyanet Akademisi, Diyanet TV, beş yıldızlı otellerde konaklamalar, lüks araçlar, aşırı personelle size bu bütçe de yetmez diyoruz. Peki, bu bütçenin kaynağı nedir? Bu bütçenin iktidarın zapturapt altına aldığı, açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz milyonların sofralarından aldığınız vergilerden oluşuyor. Sadece bu da değil, Diyanetle ilgisi olmayan diğer dinlerden, mezheplerden, inançlardan ve inanmayanlardan ‘Diyanetin kendisini temsil etmediğini’ söyleyen mütedeyyin insanların her türlü vergilerinden oluşuyor ‘Bizim ibadethanemiz Cem Evi’dir’  ‘Ocaklarımızdır’’ diyen Alevilerin alın terinden oluşuyor” ifadelerini kullandı.
 
İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI ÖNERİSİ
 
Alevi köylerinde yapılan camilerde de işaret eden Fırat, bu durumun misyonerlik faaliyeti olduğuna dikkat çekti. Fırat, “Bu ülkede Kürt sorunu, Alevi sorunu, ötekilerin sorunu varken bu meseleyle ilgili niye bir tek kelam söylemediniz? Hatta Mecliste milletvekilleriniz birkaç tane kelam Kürtçe konuşulduğunda âdeta kıyamet koparcasına tepki koyuyor. Kürtçe Allah’ın dili değil midir? Allah Kürtçe bilmiyor mu? Süryanice dillendirdiğimizde… Allah Süryanice bilmiyor mu? Türkiye'deki Kürt meseleleri, Alevi meseleleri, diğer canlarımızın meseleleriyle ilgili eğer sizi alkışlamamızı arzuluyorsanız hep beraber bu sorunların çözümü için mekanizma yürütmemiz lazım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yerine temelden farklı, inanç işleri üst kurulu olarak çalışan; tüm inançlara, tüzel kişiliklere örgütlenebilme koşulu sağlayabilen ‘İnanç Hizmetleri Başkanlığı’nın kurulmasıdır. Bu sayede devletin bir dinin veya inancın tanımlayıcısı ve yöneticisi olma vasfından çıkarılması sağlanacak, devletin tüm yurttaşların vergilerini sadece bir hizmete sunması yerine demokratik bütçe yaklaşımıyla eşit yurttaşlık ekseninde uygulamasını mümkün kılacaktır” şeklinde konuştu.