Tüzel: Demokrasi ittifakı kurmalıyız

img
URFA - AKP-MHP ittifakının sıkıştığı için baskın seçime gittiğini dile getiren EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, “Ancak bütün bu korkutmaya, eşitsizliğe rağmen biz demokrasi ittifakı kurmalıyız” dedi. 
 
Emek Partisi (EMEP) Urfa İl Örgütü, “Demokrasi Mücadelesi ve Seçimler” konulu panel düzenledi. Panele, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, Hak ve Adalet Platformu’ndan Prof. Dr. Cihangir İslam konuşmacı olarak katıldı. 
 
Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleşen panel öncesi, konferans salonunun etrafını abluka altına alan polis, çelenklerin içinde bulunan sarı, kırmızı, yeşil çiçekleri söktü. 
 
ÖCALAN'IN PARADİGMASI 
 
Panelde ilk olarak konuşan HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, OHAL sürecinde KHK’lerin mağdur ettiklerine ve hak ihlallerine dikkat çekti. Çözüm süreci dönemine de değinen Toğrul, o dönemde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çabalarıyla tekçi paradigmaya karşı yeni bir paradigmanın ortaya konulduğunu söyledi. Toğrul, “Bu paradigma, Mezopotamya’nın renkliliğine denk düşen bir paradigmaydı. Bu paradigma, toplumda karşılık görünce ‘devletin derin aklı’ bundan yavaş yavaş rahatsızlık duymaya başladı. Yüzyıllık temel paradigmalarının bir tehditle karşı karşıya kaldıklarını gördü. Aslında devlet, artık bazı gelişmeleri engelleyemeyecek kaygısını güttü ve yavaş yavaş çözüm sürecini sabote eden olaylar yaşandı” diye konuştu. 
 
‘BU TABLO FİRAVUNLARA UYUYOR’
 
Toğrul’dan sonra söz alan Hak ve Adalet Platformu’ndan Prof. Dr. Cihangir İslam da aslında hekim olduğunu; ancak Barış Bildirisi’ne imza attığı için KHK ile işinden atıldığını söyledi. İslam, “Bu KHK’lerle 200 bin kişi işini kaybetti. Bunların 120 bini kamudan dolaylı olarak özel sektörden de 200 bin kişi işinden oldu. 55 bin kişi hapishanelere dolduruldu. 250 bin kişilik hapishane yapılıyor. 70 bin öğrenci cezaevlerinde, 17 bin kadın cezaevlerinde, 10 milletvekili sayısı var. 100’ün üzerinde gazeteci cezaevinde. 700’ün üzerinde bebek ve çocuk var. Bunun yanı sıra 386 araba var bu arabalar da Saray’ın araba sayısı. Bunların 70’i ile Cuma Namazı’na gidip gelirler, diğerleri farklı işlerde kullanılır. Bu zatı muhterem kendisini İslam’ın savunucusu olarak görüyor; ama ben hiçbir Peygamber döneminde Saray’da yaşadığını duymadım. Kime uyuyor bu tablo? Firavunlara, Nemrutlara uyuyor” diye konuştu. 
 
‘ZAMAN OYLARA SAHİP ÇIKMA ZAMANI’
 
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel de, zamanın oylara sahip çıkma zamanı olduğunu ifade ederek, “Bir ittifak yasası çıkardılar. Sadece partilerin yan yana gelmesinden öte bir takım düzenlemeler de getirdi. Amaçları, 24 Haziran’da istedikleri gibi sandıktan çıkmak. Bakın dün İstanbul Güngören’de 1 Mayıs’a hazırlanan HDP il yöneticilerin toplantısı basıldı. Seçimlere giden Meclis’te var olan bir partinin toplantısı yasa dışı bir şekilde basılıyor” dedi. 
 
‘DEMOKRASİ İTTİFAKI YAPMALIYIZ’ 
 
Tüzel konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye böyle diktatörlükle yönetiliyor. Önümüzdeki süreçte de bu şekilde yönetilerek, muhalif, diri ve hayatta kalan unsurlar sindirilerek, eşitsiz bir şekilde götürmeyi amaçlıyorlar. Bir tarafta devlet olanaklarıyla, ülkeyi ezerek iktidar olmayı hedefleyen AKP Bahçeli ortaklığı, bir tarafta ise ‘bu iş böyle sürmez’ diyen, her şeye rağmen demokrasi arayışını sürdüren güçler var. AKP çok seçim meçim meraklısı değil. Sıkışmışlık öyle bir boyutta ki erken seçimlere daha düne kadar ‘vatan hainliği, gündemimizde yok’ dediler; ancak şimdi seçim yapıyorlar. Çünkü ekonomideki kriz sinyalleri, dövizin alıp başını gitmesi, işsizliğin milyon rakamlara varması bunun nedenleri arasında. Böyle götüremediği için seçim nefesi alarak biraz bu sandıkların yaratacağı hava içerisinde, zaman kazanmak istiyor; ama arkasından getirebileceği hiçbir şey yok. Öbür tarafta Suriye’de batağa girmiş durumda. Avrupa Birliği (AB)  ile tam bir savaş halinde. Kürtleri hem içeride hem dışarıda ‘nasıl ezeceğim, susturacağım’ hesabı içerisinde. Tablo böyle eşitsiz; ama çaresiz değil. Bu resmi görmek gerek.  Bu aslında sıkışmışlık. Ancak bütün bu korkutmaya eşitsizliğe rağmen biz demokrasi ittifakı kurmalıyız.”