DBP: Tecrit insanlık suçudur

img
AMED - DBP’nin iki gün süren parti meclisi toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin "insanlık suçu" olduğu ifade edildi.  
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 2023 yılının ilk Parti Meclis (PM) toplantısını gerçekleştirdi. 16-18 Ocak arası Genel Merkez Amed İrtibat Bürosu’nda yapılan toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Merkez yönetim kurulu, parti meclisi üyeleri ile il eşbaşkanları ve il sözcülerinin görüşlerinin de yansıtıldığı sonuç bildirgesinde, “Bizi bekleyen, karanlık yolun sonundaki ışıktır. Bunu başaracağız, halkımıza sözümüz budur” mesajı paylaşıldı. 
 
Genel Merkezimiz binaları olmak üzere tüm il örgütü binalarının 23 Aralık’ta baskına uğradığı ve Eş Genel Başkanımız Keskin Bayındır ile Amed İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun’un tutuklandığı hatırlatılan sonuç bildirgesinde, “Tutuklamaların bize asla geri adım attıramayacağını, boyun eğdiremeyeceğini ifade ediyoruz” denildi. 
 
‘AMAÇ KÜLTÜREL SOYKIRIM’
 
Bildirgede, “Kapitalist modernite güçleri Ortadoğu coğrafyasını bir savaş alanına çevirmiş durumdadır. Tıpkı geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan emperyalist paylaşım savaşlarında olduğu gibi, 90’lardan günümüze ateşlenen üçüncü dünya savaşı da hegemon güçlerin birbiriyle mücadelelerinde yeniden kutuplaştırıcı, ötekileştirici tüm halklara imha, inkâr ve soykırım olarak geri dönmektedir. Bu kapsamda AKP-MHP Faşizmi ve KDP işbirlikçiliği Kürt Halkına karşı topyekûn savaş ve soykırım politikalarının dozunu gün geçtikçe arttırmaktadır. Türkiye Lozan Antlaşmasının 100. Yıldönümünde Rojava, Başuré Kürdistan ve Şengal’in işgaliyle Misak-ı Milli hayalini hayata geçirmeye çalışmaktadır. AKP-MHP hükümeti, yeni Osmanlıcılık zihniyetini hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bununla da Kürtleri, yaşadıkları her coğrafyada statüsüzleştirmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda gasp ettiği alanlara mültecilerin yerleştirilmesiyle Kürt coğrafyasında demografiyi değiştirerek kültürel soykırımı da hedeflediği aşikârdır” diye belirtildi. 
 
‘TECRİT İNSANLIK SUÇUDUR’
 
Açıklamanın devamında şöyle denildi: “Tecridin, tüm toplumu baskı altına aldığını, direnen tüm toplumsal kesimlerin iradesini kırma olarak okumak; kadına, doğaya ve tüm farklılıklara düşman olarak görmek gerekir. AKP- MHP iktidarı Sayın Öcalan üzerindeki tecritte ısrar ederek, savaş politikalarını derinleştirerek bölgeyi kaosa sürüklemek istemektedir. Fakat asıl amacı, Kürt sorununu çözümsüz bırakmaktır. Tecrit, Türkiye’de toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir. 25 Mart 2021’den bu yana avukatları ve ailesiyle görüştürülmeyen, katı bir tecride maruz bırakılan Sayın Öcalan ile görüşmek için Eş Genel Başkanımızın yaptığı başvuruya da bugüne kadar olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmemiştir. Sonuçsuz bırakılan tüm girişimlerden sonra tecridi protesto etmek için Bubo (Veysi) TAŞ ve Mehmet AKAR bedenlerini ateşe verdiler. Bu durum tecridin toplum üzerindeki etkisini derinleştirmektedir. Bu can kayıplarından, çözümsüzlükte ısrar eden AKP-MHP iktidarı sorumludur. Tecridin son bulması için tüm demokrasi çevrelerini, kamuoyunu daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
 
KEYFİ UYGULAMALAR
 
Ayrıca hapishanelerde siyasi tutsaklara karşı uygulanan düşmanlık hukuku derinleştirilerek devam ediyor. ‘’Cezaevinde Kalamaz’’ raporlarına rağmen hasta tutsakların ölüme terk edilmesi, hak ihlallerinin giderek artması, keyfi uygulamalar ve infazların yakılmasıyla süresi dolan siyasi tutsakların tahliyeleri engellenmektedir ve adeta teslimiyet dayatılmaktadır. Toplumun tüm kesimlerinin bu konuya daha hassas yaklaşması hayati önemdedir.
 
YİNE YENİDEN JİN, JİYAN, AZADİ
 
Parti meclisi olarak, 23 Ocak’ta katledilen 2. Paris Katliamı olarakta adlandırdığımız katliamı kınayarak, yaşamını yitiren Evin Goyi, Mir Perwer ve Abdurrahman Kızıl’ı anarak aileleri şahsında tüm halkımıza başsağlığı diliyoruz.  AKP-MHP iktidarı önündeki en büyük engel ve tehdit olarak kadınları görmektedir. Bu nedenle Kürt Kadın Hareketine olabildiğince saldırmaktadır. Fakat korkunun ecele faydası yok adalet, özgürlük arayan kadınlardan korkmaya devam edin! 8 Mart yaklaşırken evrenselleşen ‘Jin, Jiyan, Azadi’ felsefesi isyanımızdır. Bu saldırılara karşı İstanbul Sözleşmesinin geri getirilmesi dair mücadelemiz devam edecektir. Kadın hareketimizin bir kazanımı olan ve tüm kadın hareketlerine armağan ettiğimiz Eş Başkanlık modelimizi her koşulda savunmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Afganistan’da katledilen Milletvekili Mursal Nabizada’yı DBP olarak kınıyor ve anıyoruz. Bu bize kadına yönelik şiddet ve patriarka ile mücadelemizin kıymetini bir kez daha göstermiştir. Bu temelde DBP Kadın Meclisi olarak kadın örgütlenmemizi büyüteceğimizi ve erkek egemen iktidarla mücadele edeceğimizi kararlılıkla belirtiyoruz.
 
SEÇİMLERDE BİZ BAŞARACAĞIZ
 
Vahşi Kapitalizm krizden çıkmaya çalışırken halklara, doğaya, kadına bir bütünen saldırmaktadır. AKP-MHP hükümeti eliyle yürütülen neo-liberal politikalar topluma yoksulluk, sömürü ve gasp olarak geri dönüyor. Bu krizlerin faturasını emekçiler, yoksullar ödüyor. Artık toplumun bunlara karşı sabrı kalmamıştır. Bir yandan yargıyı siyasallaştırıp, bir yandan baskıyla, korkuyla toplumu sindirmeye çalışıyorlar. Böylesi bir ortamda seçime gidiyoruz. 2023 seçimleri tarihsel olarak bugüne kadar yapılan seçimlerden daha önemlidir. Bu seçimler büyük değişimlerin önünü açabilir, demokrasiye geçişin bir adımı olabilir. AKP- MHP hükümeti savaş ve militarizmden, milliyetçilikten ve cinsiyetçilikten beslenerek kendini beş yıl daha sürdürmek istiyor. Buna karşı saray rejiminden çıkış mümkündür. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın İstanbul mitingi topluma, ezilenlere ve tüm kesimlere moral ve motivasyon kazandırmış ve güç vermiştir. DBP seçimlerde aktif görev almaya ve  mücadele etmeye hazırdır. Bu moralle seçime doğru giderken halkımızdan aldığımız güçle AKP-MHP ittifakını tarihin çöplüğüne atmaya hazırız. Çünkü 3. Yol Siyaseti bunu başarabilecek güce sahiptir.”