Gülüm: Hasta mahpuslar bu iktidarın utanç vesikası

img

ANKARA – Cezaevlerinde artan ihlalleri ve şüpheli ölümleri dile getiren HDP’li Züleyha Gülüm, “Hasta mahpuslar bu iktidarın utanç vesikası hâline geldi” dedi.

Meclis Genel Kurulu’nda partilerin önerileri görüşüldü. Halkların Demokratik Partisi tarafından cezaevlerinde artan ihlallerin araştırılması için Meclis Araştırma önergesi görüşüldü.

Önergenin gerekçesini açıklamak için kürsüye çıkan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, cezaevlerinde insanlık dışı uygulamaların had safhada olduğunu söyledi.

‘HAK ARAMA HAKKI DAHİ İHLAL’

Cezaevlerinde insanların yaşamlarını yitirdiğine dikkati çeken Gülüm, “Pandemi bahanesiyle sosyal haklara kısıtlamalar getirdiniz, sonrada kalıcı hâle getirdiniz. Tecrit ve izolasyon derinleşti; sohbet, spor hakkı gibi hakların hepsi yok sayılıyor. Aile ve yakınlarıyla bağı, bir bütün olarak dışarıyla bağları dahi ciddi olarak engelleniyor. Keyfîlik inanılmaz bir safhaya ulaştı: Mahpusların mektupları adreslere ulaşmıyor ‘Sakıncalı’ denilerek el konuluyor, karalanıyor; muhalif kanalları izlemeleri engelleniyor; hak arama hakları bile ihlal ediliyor; şikâyetleri, dilekçeleri muhataplarına ulaştırılmıyor” dedi.

‘HASTA TUTUKLULAR BU İKTİDARIN UTANÇ VESİKASI’

Cezaevlerinde yapılan hak ihlallerini sıralayarak, sözlerini sürdüren Gülüm, “Havalandırmaların üstü tel örgülerle kapatılıyor. Sayımlar ayakta, tek sıra ve askerî nizamda yapılıyor. Tahliye edilmesi ya da açık cezaevine gitmesi gereken mahpuslar "İyi hâlli değil." denerek infazları yakılıyor. Oluşturduğunuz bu idare ve gözlem kurulları adeta düşmanla savaş hukukunun uygulayıcısı hâline geldiler. Hasta mahpuslar tüm raporlara rağmen tahliye edilmiyor, yaşamların son evresine gelmeleri durumunda dahi serbest bırakılmıyor, ölüm de yatılıyor. Bilimsel verilerle karar alması gereken ATK, yalnızca iktidarın öç alma aracı hâline geldi. Ağır hasta mahpuslar ATK'nin verdiği ‘cezaevinde kalabilir’ raporundan kısa bir süre sonra yaşamını yitiriyor ama Adli Tıp Kurumu hakkında ne bir soruşturma ne bir dava açıldığını görüyoruz. Diyarbakır D Tipi Cezaevinde yirmi altı yıldır mahpus olan 80 yaşındaki kanser hastası Abdullah Boran yaşamını yitirdi. Ölmek üzereyken bile kelepçe çıkarılmadı; hasta mahpuslar bu iktidarın utanç vesikası hâline geldi” ifadelerini kullandı.

‘ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİN ÜSTÜ KAPATILIYOR’

Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Aysel Tuğluk’a da dikkati çeken Gülüm, şöyle devam etti: “ATK'nin kin ve düşmanca yaklaşması sonucu tahliyesi engelleniyor, hapishane koşullarında iyileşmesi mümkün değil, sağlığı her geçen gün kötüye gitmesine rağmen hâlen cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde on dört yıldır MS hastası olan Mehtap Şentürk'e ATK ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verdi. Yüzde 85 engelli, tekerlekli sandalyeye mahkûm, kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor ama ‘Cezaevinde kalabilir’ deniyor. Mahpuslar şüpheli şekilde yaşamını yitirmeye devam ediyor, şüpheli ölümler intihar diye üstü kapatılıyor, soruşturmalara gizlilik kararı alınıp arkasından da takipsizlik kararı veriliyor.”

‘YARGILANACAKSINIZ’

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan KHK'yle ihraç edilen öğretmen Sibel Balaç ve Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu Gökhan Yıldırım’ın adil yargılanma ve hak ihlallerinin son bulması için ölüm orucuna girdiklerini de hatırlatan Gülüm, “Bu ülkede insanlar adalet talebini adaletin yerine getirmesini ancak ölüm orucuyla sağlayabileceğini düşünüyorlar.Hapishanelerde 1.941 tutuklu hükümlü çocuk bulunuyor. Anneleriyle birlikte kalan yaklaşık 345 çocuk ve 780 bebek var. Cezaevlerinde yaşanan tüm suçlardan iktidarınız sorumlu, hesap vereceksiniz, zulmünüzün yanınıza kâr kalacağını sanmayın. Yargılanacaksınız, suçlarınızın hesabını vereceksiniz” şeklinde konuştu.

‘BİN TUTUKLUYA BİR HEKİM DÜŞÜYOR’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grubu adına söz alan Ali Haydar Hakverdi de, Meclis İnsan Hakları Komisyonu olarak 17 cezaevini ziyaret ettiklerini vurgulayarak, ortak sorunları şöyle sıraladı: “Sağlığa erişim sorunu, en büyük sorun sağlığa erişim. Bin mahkûm ve tutukluya 1 aile hekimi düşüyor ve diş hekimine neredeyse hiç ulaşma imkânları yok. Birinci temel sorun, dediğim gibi, sağlığa erişim. İkincisi, iletişim, haberleşme ve dilekçe hakkının ihlali. Yazılan dilekçeler kayboluyor ya da muhatabına ulaştırılmıyor maalesef. Üçüncü büyük sorun, kelepçeli muayene. Bütün itirazlarımıza rağmen hâlâ bu konuda yeni bir düzenleme yapılmadı, kelepçeli muayeneler insan hakkına aykırı bir şekilde devam etmekte. Diğer bir sorun, cezaevinde ya su yeterli değil ya da kirli veya paslı akıyor. Görüş sürelerine dair bir buçuk, iki ay önce yeni bir düzenleme yaptık; yarım saat ile bir saat arasıydı; bunu yarım saat ile bir buçuk saate çıkardınız ama hâlâ yarım saat olarak uygulanıyor.  Sevkler de ciddi bir sorun. Sevk için ciddi kriterler getirilmiş durumda.”

‘CEZAEVLERİ TİCARETHANE OLMUŞ’

Cezaevlerinde son dönemlerde artan şikayetlerin başında da tutuklulara gelen elektrik faturaları olduğunu aktaran Hakverdi, “Baktık, araştırdık, ya, cezaevlerine bile faturayı ‘ticarethane’ olarak gönderiyorsunuz. Yani bu AKP, cezaevlerini de ticarethane yapmış maalesef, bunun da bir düzenlemeyle çözülmesi gerekiyor. Son olarak, biz, insan onuruna yakışır, eşit ve adil bir infaz sisteminin yeniden tesis edilmesi, güvenlik ve insan hakkı dengesinin korunması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

AKP’DEN İNKAR VE TUTUKLULARI SUÇLAMA

AKP grubu adına söz alan İbrahim Yurduseven de kötü muameleleri inkar etti. Kandıra Cezaevi’nde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’e dair de Yurduseven, gerekli soruşturmanın yapıldığını savundu. Yurduseven, cezaevlerinin 1980 ve 1990’li yıllardan çok daha iyi olduğunu savunarak, hak ihlallerinin politik tutukluların siyasi amaçla dile getirdiğini iddia etti.

Önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. CHP ve İYİ Parti’nin de önergelerinin görüşmeleri ve oylama ile reddedilmesi ardından Genel Kurul seçim kanunu teklifinin görüşmeleriyle devam ediyor.