AKP’nin nükleer teklifine şerh

img

ANKARA – AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurduğu ve AYM tarafından Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptal edilmesi kararının devreye girmesine sayılı günler kala AKP tarafından “Nükleer Düzenleme Kurumu”na dair getirilen kanun teklifine şerh düşüldü.

Meclis Genel Kurulu’nda bugün AKP milletvekilleri tarafından “2/4222 Esas Nolu Bazı Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi” görüşülecek. Geçtiğimiz hafta alelacele Cuma günü Meclis Başkanlığı’na sunulan teklif için Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşmeleri tamamlanarak, hızlıca Genel Kurul’a getirildi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından getirilen kanun teklifine şerh düşüldü.

HDP’nin şerhinde usule ilişkin eleştirilere yer verildi. Meclis’e sunulması ardından bir gün dahi inceleme fırsatı verilmeden komisyonun toplantıya çağrıldığı vurgulanan şerhte, “AKP iktidarının ‘çoğunluk bende ne istersem o olur’ anlayışının bir uzantısı olduğunu bir kez daha ifade etmek gerekiyor” denildi.

AYM’NİN ANAYASA AYKIRI DEDİĞİ DÜZENLEME

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte Meclis’in bütünüyle bypass edilmek istendiği bir sürecin yaşanıldığı kaydedilen şerhte, komisyona gelen kanun teklifinin daha önce KHK ile getirilen ve Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptal edilen düzenlemeyi içerdiği vurgulandı.

‘GECEKONDU YAPMA ZİHNİYETİNDEN FARKSIZ’

Getirilen kanun teklifinin gerekçesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle bir gece KHK’si ile Nükleer Düzenleme Kurumu’nun kurulduğu ve kurulmasının AYM’ye yapılan başvuru ardından iptali nedeniyle oluşan hukuki boşluğun giderilmesinin amaçlandığının vurgulandığı kaydedilen şerhte, “Kanunla kurulması gereken kurumları Meclis’ten yasası çıkarılarak kurmak yerine gece yarısı kararnameleriyle kurmak yeni ucube sistemin bir ürünüdür. Planı projesi çizilmemiş, Saray’ın odalarında uzman olmayan kişilerce yazılmış kararnamelerle kurulan kurumların gecekondu yapma zihniyetinden farksız olmadığını söylemek gerekiyor” diye belirtildi.

İLGİLİ KURUMLAR KANUNSUZ

AYM’nin İletişim Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle genel bütçe kapsamına alınmasını Anayasaya aykırı bulduğunu ve kanunla yapılması gerektiğine hükmettiği hatırlatılan şerhte, şunlar kaydedildi: “AKP grubu, bu 4 kurumla birlikte, farklı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle ilgili kanuna eklediği toplam 11 kuruma ilişkin kanuni düzenleme yapmak amacıyla; Genel Kurul’da görüşülmekte olan torba kanuna önergeyle madde ekleme teklifini muhalefet partilerine sunmuş ancak hatırlanacağı üzere bir netice alınamamış ve teklif Ekim ayında görüşülmek üzere ertelenmişti. Bu görüşmelerin henüz yapılmadığını, dolayısıyla ilgili kurumların kanunsuz olduğunu bir kez daha bu vesileyle hatırlatmış olalım.”

AYM’NİN KARARININ RESMİLEŞMESİNE SAYILI GÜNLER KALA

AYM’nin (9 Mart 2021 tarihinde Resmi gazetede kararı yayımladı) bir yıl süreyle kanun çıkarılması konusunda süre tanıdığı ve sürenin 9 Mart’ta dolacağı anımsatılarak, “Apar topar komisyona getiriliyor ve daha tartışmalar yapılamadan birkaç gün için kanunlaştırılmak isteniyor. Son anda Meclis’e getirilen kanun tekliflerinin ne topluma ne ülkeye hiçbir faydasının olmadığı açıkça görülmelidir. Ülkemiz açısından son derece önemli ve olası nükleer kazalarda, kazanın meydana geldiği coğrafyada felaketin etkilerinin yüzyıllar boyunca atlatılamamağı bir konu ile ilgili verilen kanun teklifinin meslek örgütlerinin, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve bilim dünyasının görüşleri alınmaksızın komisyona getirilmesi ve görüşmelerin sabah 5’e kadar sürmesi sadece yasa yapım süreci açısından düşünüldüğünde bile utanç vericidir” ifadeleri yer aldı.

MECLİS’E NOTER UYGULAMASI

Komisyonun da Pazartesi akşam 17.00’den Salı sabah 5.00’a kadar çalıştırıldığı ve şerhin de aynı gün yazılmasının istendiğini belirtilerek, şunlar eklendi: İç tüzük gereği bir kanun teklifinin üzerinden 48 saat geçmeden Genel Kurul’a getirilemeyeceği açık olduğu halde komisyon iç tüzük ihlali yapmış, bunu da komisyon çoğunluğunun kararına bağlamıştır. Yukarıda sözünü ettiğimiz anti-demokratik çoğunlukçu bakış açısı burada da kendisini göstermiştir. Meclis’in noterlik makamına çevrildiğini anlatırken tam da bu tür durumları kastettiğimizi ifade etmek isteriz.”

ERDOĞAN’IN YEMİNİNDEN ÖNCE ÇIKARILAN İLK KHK’DE VARDI

Usul ardından kanun teklifine yönelik şerhte şu tespitlerde bulunuldu: “AYM kararıyla nükleer santral gibi çevre ve insan sağlığını doğrudan etkileyen konularda Cumhurbaşkanı KHK`ları ile tek elden her türlü kararın verilmesinin anayasaya aykırılığı vurgulanmıştır. Bilindiği üzere 9 Temmuz 2018 tarihinde, ülke tarihimizin en derin döviz kuru-faiz-enflasyon sarmalı içerisinde boğuşurken, Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) KHK`sı, Cumhurbaşkanlığı yemin töreninden önce ilk çıkartılan KHK`lar arasında yer almıştı. Bu düzenleme ile nükleer enerji gibi son derece riskli ve hayati bir konu, kamu denetimi ortadan kaldırılarak tamamen ticari bir konu haline getirilmiş, ayrıca enerji üretim amaçlı radyoaktif atıklardan kWh başına 0,15 cent bedelin NDK adına kesilerek bir fon oluşturulması ile yeni bir kamusal para havuzu oluşturulmuştu.

TASARI KABUL EDİLMEDEN NDK ÜYELERİ GÖREVE BAŞLADI

NDK düzenlemesi, nükleer enerjiyi sadece ticari bir mesele olarak görmektedir. Ortalama 4500 MW kurulu gücündeki bir nükleer santralın elektrik üretiminden bu fona yılda yaklaşık 50 milyon dolar para aktarılacaktır. 7 Aralık 2018 tarihinde NDK’nın görev ve teşkilat yapısında değişiklik içeren 5 madde, AKP döneminin yasa yapma usulü olan ve içerisinde birbirinden farklı 12 kanunun yüzlerce maddesinin yer aldığı torba yasa (Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun) içerisinde TBMM Genel Kuruluna getirilmişti. İşin daha da vahim tarafı NDK tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmeden önce NDK üyelerinin yemin ederek göreve başlamaları TBMM’nin işlevinin, saygınlığının hiçe sayılması olmuştur. AYM`nin iptal kararı bu anlamda TBMM`nin saygınlığının hatırlatılması bakımından da önemlidir.

TÜRKİYE İÇİN TEHDİT

Akkuyu Nükleer Güç Santralı inşaatı, kamuoyundaki büyük tepki ve temelde çatlaklar oluştuğuna yönelik haberlerle toplumda oluşan endişe ve kuşkulara rağmen ısrarla sürdürülmektedir. Rusya ile varılan anlaşma gereğince Akkuyu bölgesinde santral inşaatı için çalışmalar devam etmektedir. Akkuyu Nükleer Santrali sadece Mersin için değil tüm Türkiye ve bölge için ciddi bir tehdittir. Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlılığı azaltacak bir seçenek de asla değildir.

İNSAN VE ÇEVRE İÇİN CİDDİ RİSK

Türkiye’nin daha fazla enerjiye ve buna yönelik enerji yatırımlarına ihtiyacı yoktur. Halktan ve doğadan yana bir enerji politikasına, sanayi politikasına ihtiyaç bulunmaktadır. Nükleer Güç Santralleri insanlar ve çevre için ciddi risk oluşturan tehlikeli sistemlerdir. NGS’nde radyoaktif maddeler elektriğe dönüştürülmektedir.

ATIKLAR NE OLACAK?

Nükleer santrallerde hammadde olarak uranyum kullanılmaktadır. Nükleer santrallerin açığa çıkardığı atıklar hiçbir şekilde ortadan kaldırılamıyor. Bu atıklar on binlerce yıl boyunca aktif kalıyorlar, radyasyon yaymaya devam ediyorlar. Yetkililer açıklayamadıkları bu sorun karşısında yer yer birtakım yalanlara sığınmaya çalışıyorlar. Nükleer reaktörlerden çıkan tüm atıklar, başlangıçtan bugüne kadar geçici depolarda bekletilmekte. Düşük/orta/yüksek seviyelerde olmak üzere; nükleer santralarda kullanılan işçi tulumları, eldivenler, santralda kullanılan ekipman ve malzemeler, vs. nükleer atıktır. Sadece kullanılmış yakıt çubuklarının belki Rusya’ya götürüleceğinden bahsediliyor, diğer atıkların ne olacağı belirtilmiyor.

BÜYÜK FELAKETLERE NEDEN OLABİLİR

Radyoaktif kirlilik, çok tehlikeli olmakla birlikte günümüzdeki nükleer senaryolar dahilinde büyük bir endişe konusudur. İnsan ürünü radyoaktif atıkların büyük kısmını nükleer güç ve araştırma istasyonları meydana getirmektedir. Radyoaktif atıkların bertarafı ciddi derecede önem arz etmektedir. Türkiye’de nükleer santral kurulması tartışmalarında nihai atıkların güvenli bir şekilde depolanması göz ardı edilmektedir. Sürekli depolama alanları dünyada da hala kurulmuş değildir.

DEMOKRATİK SİYASETİN ARAÇLARIYLA DİRENECEĞİZ

Milyonlarca yılda yok olabilecek (uranyum elementinin yarılanma ömrü yaklaşık 4,5 milyon yıldır) radyoaktif atıklar küresel ölçekte önemli bir sorundur. Radyoaktif atıkların zararsız hale getirilmesi, nükleer santral yapmaktan daha maliyetli olmaktadır ve ciddi ekonomik yük getirmektedir. Nükleer santrallerin karşısında olma sorumluluğunu kamuoyuna, halkımıza bir borcumuz olarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Çünkü dünya nükleer enerjiden vazgeçerken, Nükleer santraller, ‘nükleer kafaların’ iddia ettiği kadar çevreci, temiz, risksiz, ucuz, sorunsuz, tehlikesiz değilken neden bu topraklarda kurulmaya ısrarla çalışılıyor? Bu soruyu sormaya ısrarla devam edeceğimizi, nükleer enerjiden vazgeçilene kadar demokratik siyasetin tüm araçlarını kullanarak direneceğimizi vurguluyoruz. Teklifin bütününe karşıyız.”