Dündar: Düşman hukuku üzerine oluşturulan bütçeye hayır

img

ANKARA – Düşman hukuku üzerine oluşturulan bütçeye halkın oluru olmadığını söyleyen HDP’li Pero Dündar, “Halkın değil savaştan beslenerek iktidarını ayakta tutmaya çalışanların bütçesine hayır diyoruz” dedi.

Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin kamu kurumları ve bağlı kuruluşlarının bütçelerinin görüşmeleri tamamlandı. Bütçe kanun teklifinin maddelerinin görüşülmesine geçildi. İlk üç maddesi oylanarak, kabul edildi.

HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, teklifin 4’üncü maddesi üzerine konuştu.

Bütçe kanun teklifi kapsamında 17 bakanlığın bütçesinin görüşüldüğüne dikkati çeken Dündar, “Bu görüşmeler esnasında bulunduğumuz her yerde bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını anlattık ve anlatmaya da devam edeceğiz” dedi.

Bütçe görüşmelerinde partisinin birçok konuya değindiğini dile getiren Dündar, Mardin ile ilgili soruları olduğunu söyledi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün çizdiği tabloyu eleştirerek, konuşmasını sürdüren Dündar, şunları söyledi: “Cezaevlerinde her gün hak ihlalleri yaşanmıyormuş gibi konuştu. Tecrit politikaları uygulanmıyormuş gibi. Ülkede adalet duygusu bırakmışlar gibi konuştu. Sanki 84 yaşındaki hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’ın hastaneye giderken bile ellerine kelepçeyi takmamışlar. Urfa adliyesi önünde 281 gündür ‘adalet’ isteyen Emine Şenyaşar’ın sesine kulak tıkamamış gibi. Emine Şenyaşar’ın adalet arayışına cezaevinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in annesi Halime Gezer’in adalet haykırışı eklenmemiş gibi.

MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Ben buradan Adalet Bakanına sormak istiyorum; sistematik işkenceye maruz bırakılan Garibe’nin sesini neden duymadı? Garibeye cinsel şiddet dâhil her türlü işkenceyi yapan cezaevi personeli neden cezalandırılmadı? Garibe ölüme sürüklenirken neden elektrikler yoktu, neden acil durum butonu devre dışı bırakıldı? Ve son olarak şunu sormak istiyorum kendisine. Garibenin yaşamını yitirmesine neden olan şey Kürt ve kadın düşmanlığından başka nedir? Garibe, Kürde, kadına düşman politikaların hedefi olan ailelerden sadece birinin çocuğudur. Bu şiddet ilk kez gördüğümüz bir şey değildir. Ama son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.

RÜZGAR ESSE BİNALARDAN BİR PARÇA KOPUYOR

Yine bir diğer Bakan, Çevre ve Şehircilik Bakanı. Sağ olsun sunum yaparken kendi alanı dışındaki her şeye değindi. Değinmediği şeylerden birini ben söyleyeyim. Nusaybin’de inşa edilen TOKİ’lerde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükten hiç bahsetmedi. O kadar malzemeden çalmışlar ki rüzgâr esse binalardan bir parça kopuyor. Ev sahiplerinin dünya kadar borçlandırıldığını da belirtmedi.

HELİKOPTERDEN İNSANLAR ATILDI

Hele bir İçişleri Bakanı var ki o zaten Allah’a emanet. Bu bakan döneminde insanlar helikopterden atıldı ve bu bakan tarafından savunuldu. Çocuklar zırhlı araçların altında kaldı. Kadına yönelik şiddet ve katliam derinleşirken katiller infaz yasaları ile serbest bırakıldı. Peki 13 yaşında katledilen Uğur Kaymaz’ın katili kimdir? Bölgeye huzur geldi derken, yaşamını yitiren Garibe Gezer’in ağabeyinin güvenlik gerekçesiyle cenazeye katılmasına engel oldu. Halk iradesi ile seçilen belediyelere kayyımlar atandı. Kendisine Milyar liralık hediyeler verildi kayyımlar tarafından. Başta Mardin Kayyımı Mustafa Yaman olmak üzere kayyımların yolsuzluk ve usulsüzlüklerine göz yumuldu. Ortak olundu. Yetmedi; Mustafa Yaman terfi edilerek ödüllendirildi. Bakın daha birkaç gün önce Mardin kayyımı hazineden bedelsiz aldığı 50 milyon liralık taşınmazı satılığa çıkardı. Belediyede her türlü yolsuzluk devam ediyor.

KENDİ BELEDİYELERİNDE ZULÜM POLİTİKASI SÜRÜYOR

Hani güvenlik sağlamıştır. Neden 15 günde bir sokağa çıkma yasakları, eylem etkinlik yasağı getiriliyor? Bu yasaklarda HDP’yedir, muhalefetedir, sivil toplum örgütlerinedir. Ha şunu söyleyeyim. Zulüm ve yolsuzluk kayyım atadıkları Mardin ve ilçe belediyeleri ile sınırlı değil. Kendi yönetimlerindeki belediyelerde de aynı zulüm söz konusu. Yeşilli’den Dargeçit’te, Artuklu ’dan Midyat’a, Ömerli’ye Mardin halkına tek bir hizmet yok. Sokaklar çamur içinde. Bitmeyen yol yapımları devam ediyor. Her yolu nerden baksanız defalarca ihaleye vermişler. Halkın kaynağını kurutana kadar durmayacaklarını biliyoruz. Ama şu da çok iyi bilinsin ki hepsini teker teker alacağız. Bundan hiçbirinizin şüphesi olmasın. 

KOLLUK GÜCÜ DEDAŞ’IN KOLLUK GÜCÜ OLMUŞ

Yine İçişleri Bakanlığı’ndan bağımsız hareket etmeyen bir DEDAŞ zulmü var. Defalarca dile getirdik, sormaya da devam edeceğiz. Organize çalışıyorlar adeta. Nasıl mı? Mardin’deki kolluk gücü DEDAŞ’ın kolluk gücü olmuş. Halk elektrik faturasını ödeyemediği için isyan mı ediyor? Polis, jandarma, emniyet anında o mahallede barikat kuruyor. Çiftçi faturasını mı ödeyemedi? Sorun yok. Jandarma anında çiftçinin kapısına dayanıyor. Bakın 240 milyar borçlandırılan çiftçi ne diyor; ‘75 dönüm arazim var. Ben bu borcu nasıl ödeyeyim? Evime haciz geldi.’ Bu Mardinli çiftçiye düşmanlık değilse nedir?

DEDAŞ KAYGISI VAR

Halkın güvenliği gibi bir kaygısı yok bu bakanlığın. DEDAŞ kaygısı var. Halkın evine giden faturalar sayaç okunmadan hazırlanıyor. Sadece borcu olan değil borcu olmayanın da elektriği sebepsiz yere kesiliyor. Ve bunun vebali de bu iktidarın boynundadır. DEDAŞ kime bağlı sormak istiyorum? Mardin’de mısır hasadı bitti.  Çiftçi hasadını bitirmek üzere iken iktidar mısır ithal etmeye başladı. Daha çiftçinin tarladaki hasadı bitmeden mısır ithaline onay vermek zulüm değil de nedir? Bu politikaların tamamında asıl amaçlanan bölge halkını toprağından yaşam alanından koparmaktır.

Zorunlu göçü dayatmaktır. Mevsimlik tarım işçisi olarak başka yerlere gidip güvencesiz çalışmaya zorlamaktır. Gittikleri yerlerde ırkçı saldırılara zemin hazırlamaktır.

HDP olarak ‘iş aş buluşması’ dedik. ‘Herkes İçin Adalet’ dedik. ‘Kadın yoksulluğuna hayır’ dedik. Ev ev, mahalle mahalle, köy köy dolaştık. Esnaflarla, çiftçilerle, üreticilerle bir araya geldik. Kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin sesini isyanını dinledik. Ve tüm bunlardan çıkan ortak tek bir cümle vardı. Oda yoksulluk ve geçinemiyoruz.

ESNAF CAN ÇEKİŞİYOR

Halkın alım gücü on kat yüz kat düştü. Sadece onlar ve yandaşlar uçuyor. Halk geriye gidiyor. Mardin başta olmak üzere ülkenin her tarafında küçük esnaf adeta can çekişiyor. Mardin’de neredeyse her gün bir esnaf kepenk kapatma aşamasına geliyor. Görmek istemediğiniz, duymak istemediğiniz Mardin halkına dayattığınız yoksulluk budur. Eksiği var fazlası yok.

CENGİZ HOLDİNG

Peki, bu iktidar ne yapıyor? Her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranıyor. Güllük gülistanlık içinde olan yandaş şirketlerdir. Ve bu şirketlerden biri de elbette ki Mardin’de hem maddi hem manevi birçok tahribata neden olan Cengiz Holding’dir. Ben buradan ilgili Bakanlığa sormak istiyorum. Özellikle Derik ve Mazıdağı’nda kanser ve astım hastalıklarının artışı hangi boyuttadır? Bunun Cengiz holding fabrikalarının yarattığı hava kirliliği ile bağlantısı nedir? Bu sorunların tamamını defalarca HDP grubu olarak önergeler ile Meclis gündemine getirdik. Çoğu önergemize cevap verilmedi. Aylar sonra gelen cevapların ise tatmin edici hiçbir yanı yoktu. Keşke hakkımızda düzenlediğiniz fezlekelerde gösterdiğiniz hızı önergelerimizi cevaplarken de gösterseniz.

KRİZ VE KAOSTAN BAŞKA BİRŞEY YAPMIYORLAR

Halktan değil yandaştan yana olan iktidarın kriz ve kaosu derinleştirmekten başka yaptığı bir şey yoktur. Halk açlık ve yoksullukla mücadele ederken bu iktidarın çözümü ne? Çözüm Hazine ve Maliye Bakanını değiştirmek. Çözüm Merkez Bankası başkanını değiştirmek. Peki, çözüm oldu mu? Halkın hali ortada. Türk lirasının hali ortada. Bu krizin nedeni; ‘Güvenlik politikaları’ adı altında yürütülen savaş siyasetidir. Kürde düşman, kadına düşman, doğaya düşman, farklı dillere, kimliklere düşman politikalardan başka bir şey değildir.

İşte bu bütçe; tam da bu düşman hukuku üzerinden oluşturulan bir bütçedir. Halkın değil savaştan beslenerek iktidarını ayakta tutmaya çalışanların bütçesidir. Demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin değil baskıların, zulmün, adaletsizliğin bütçesidir. Sadece bizim değil halkların kadınların, işçilerin, emekçilerin, çiftçilerin, gençlerin oluru da yoktur. Tolumu korkuyla, baskıyla, açlıkla terbiye etmek isteyen bir bütçedir. Halkımız bu bütçeye onay vermiyor biz de bu bütçeye hayır diyoruz.”

Genel Kurul konuşmaların sonlanması ardından maddelerin oylamasıyla devam etti. AKP ve MHP tarafından verilen ‘evet’ oylarıyla 3’üncü ve 4’üncü maddeler kabul edildi.

Genel Kurul yarın bütçe kanun teklifinin maddelerinin görüşülmesiyle devam edecek.