HDP’li Özsoy: Efrin’de uluslararası güçler ikili oynuyor

img
ANKARA - Efrin’e yönelik saldırılar konusundaki tutumu değerlendiren HDP’li Hişyar Özsoy, bütün tarafların “ikili davrandığını” dile getirdi. Avrupa ülkelerinin Efrin saldırısında "fırsattan istifade" ilişkileri düzeltmeye çalıştıklarını belirten Özsoy, “Belirleyici olan Kürtlerin özgücü ve direncidir” dedi. 
 
Suriye’de 7 yıldır süren çatışma ve savaş hali, Ortadoğu’daki çelişkilerin, ilişkilerin, dengelerin her gün yeniden değiştiği ve farklılaştığı bir duruma getirdi. Dünya’nın bütün güçlerinin konumlandığı bu bölge aynı zamanda ittifak ve ilişkileri de günden güne değiştiriyor, farklılaştırıyor. Tam da “Suriye iç savaşı bitti, sivil çözüm arayışları ön plana çıkacak” denilen bir dönemde, Türkiye savaşın başından beri güvenli olan Efrin’e yönelik saldırı başlattı. Bu saldırı iç ve dış nedenleri konuşulurken en fazla öne çıkan boyut, uluslararası boyut, devletlerarası ilişki, ittifak ve ihtilaflar oldu. Örneğin Kasım 2015 tarihinde Rus uçağının düşürülmesi ile savaş eşiğine gelen Türkiye ve Rusya Efrin’e yönelik saldırıda aynı cephede yer aldı. NATO Türkiye’ye destek veriyor, 16 Nisan referandumunda Türkiye ile kanlı-bıçaklı olan Hollanda saldırıya destek verdi. İngiltere benzer açıklamalar yaptı. Peki hangi güç nerede duruyor, neyi hesaplıyor ve bu hesaplar neden Efrin üzerinden düğümlendi ya da oradan çözülmeye çalışılıyor? 
 
HERKES ELEŞTİRİYOR
 
Bir süredir Avrupa’da temaslarda bulunan HDP Dış İlişkiler Sorumlusu Hişyar Özsoy, uluslararası tutumu bir kaç açıdan ele alıyor ve farkı değerlendiriyor. Özsoy’a göre, “reel politika olarak nitelendirilen devletler politikası” ile kamuoyu olarak nitelendirilen toplumun bütün kesiminin tutumunun farklı olduğunu düşünüyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) kış oturumlarındaki havayı da anlatan Özsoy, “Bu oturumlarda Azeriler dışında Türkiye’nin tezlerine prim veren savunan hiç kimse çıkmadı. Çok güçlü bir şekilde eleştiriler yapıldı. Efrin operasyonunun hem uluslararası hukuku ihlal ettiği, hem meşru olmadığı, savaş dinamiklerini yoğunlaştırdığını, barış süreçlerini engellediğini ifade eden çok güçlü eleştiriler oldu” dedi. 
 
TOPLUMLARIN TUTUMLARI DEVLETLERİNKİNDEN FARKLI
 
Bu hamleye, “uluslararası alandan, medya, STK ve parlamentolardan ciddi bi destek” olmadığını dile getiren Özsoy, “Ama mesele hükümetler boyutuna geldiği zaman daha reel politik ve jeopolitik gibi kaygılar ön plana çıkıyor. İngiltere Dışişleri Bakanlığının saldırıya dönük açık bir desteği olduysa da bu BM’nin toplandığı Güvenlik Konseyi toplantısında, Fransa, ABD ve İngiltere’nin ortak bir tavır aldığı ve Türkiye’nin operasyonu bir an önce sınırlandırması ve sonlandırmasına dönük ciddi talepleri olmuş. Ama Türkiye Rusya ile içeriğini tam olarak bilemediğimiz bir takım pazarlıklar üzerinden Efrin operasyonunu geliştirdi. Zaman Türkiye’nin aleyhine işleyen bir durum. Her geçen gün insanlar biraz daha bu yönde itirazlarını yükseltiyor, basın yazıyor özellikle sivil kayıplara ilişkin. Buna dair kamuoyu artıyor gibi görünüyor. Parlamentolardan sesler çıkmaya başladı. Almanya’nın tank modernizasyonunun iptali söz konusu” diye konuştu. 
 
EFRİN SUS PAYI OLARAK GÖRÜLÜYOR
 
Uluslararası ilişkilerde Efrin’in “Erdoğan’ı ve AKP’yi durdurmaya yönelik sus payı olarak görüldüğünü” dile getiren Özsoy, batının bir güçsüzlük hali yaşadığını vurguladı. Özsoy şöyle konuştu: “Görünen o ki Efrin operasyonu ve işgal durumunu Rusya ile birlikte teknik düzeyde planlamışlar. Yani hangi köye kadar gidilecek, nerelerde sınırlandırılacak? Bütün bunların planlanmış olması lazım. Bu anlaşmanın içeriğini çok fazla bilmiyoruz. Ama Efrin’i her açıdan kuşatacak bir askeri planlamanın yapıldığı görülüyor. Efrin’i Esad’a teslim etme girişimi aslında bu. Esad da ‘Efrin egemenliğimi tanırsa müdahil olabilirim’ diyor. Ama Esad için, Kürtler ile karşıt olduğu grupların çatışması neresinden bakılırsa bakılsın rejim için iyi bir şey. Hem ÖSO’yu Kürtlere kırdırtma hem de Kürtleri bu gruplara kırdırtıp yanına çekme gibi bir planlaması var. Bekle gör siyaseti izliyor. Rusya ile Esad arasında da ciddi gerilimler söz konusu. Çünkü Esad Türkiye ve bağlı grupların girdikleri yerden çıkmayacağına dair kanaate varmışlar. Nerede sınırlandırılacak bu çete gruplarının saldırılarını. Burada önemli olan ve belirleyici olan Kürtlerin göstereceği direniştir. 
 
Kobanê’yi hatırlarsanız, durum farklıydı ama dünya son ana kadar oradaki vahşeti canlı yayında izledi. Ama bir noktada buna set çekildi. Böyle bir şey olur mu, bunun pazarlıkları yürütülüyor.” 
 
KÜRTLERİ KUŞATMAK İSTİYORLAR
 
Saldırı ile Efrin’deki yönetimin direncinin kırılmak istendiğini belirten Özsoy, “İkincisi İdlib ile Cerablus arasında bir hat kurma, İdlib’i Esad’a bırakma ve bütün silahlı güçleri de Cerablus’ta toplamak ve iki taraftan da bu güçleri Kürtlere saldırmanın hesapları yapılıyor” dedi. Özsoy, uluslararası toplumun “saldırıya bir şekilde onay vermesinde mültecilerin” durumunu da etkili olduğunun altını çizerek, “Türkiye’de şuanda 3.5 milyon civarında mülteci var ve bu mülteciler Avrupa’ya gelmesin de nereye giderse gitsin bir kanaat var Avrupa’da. Erdoğan güvenli bölgeyi istiyorum derken, bunu pazarlarken bütün mültecileri oraya yığacağız diye pazarlıyor” dedi. 
 
AVRUPA EFRİN’İ FIRSATA ÇEVİRMEK İSTİYOR
 
Özsoy, Türkiye’nin Kobanê ile Efrin arasındaki oluşturmaya çalıştığı koridorun da “Arap Kemeri politikasının devamı” olduğunu sözlerine ekledi. AB ülkelerinin de ilişkileri ve durumu fırsata çevirmeye çalıştığının altını çizerek, “Türkiye ile AB ilişkilerinde beli bir rahatlama sağlamış olacaklarını düşünüyorlar. Aslında herkes susarak bu fırsattan istifade ilişkileri toparlamaya çalışıyor. Hollanda örneği çok ilginç, operasyona açık destek geldi. Ama Hollanda öyle bir ülke ki Türkiye’de büyük elçisi yok, çünkü referandumda Türkiye ile kriz yaşadı. Avrupa’nın derli toplu kendi içinde politikası yok. Onun için Avrupa’ya üye olan ülkelerin Türkiye ile ilişkileri nasıl toparlarız gibi bir takım gündelik arayışlar söz konusu” dedi. Özsoy, Avrupa ülkelerinin bire bir görüşmelerde çok ciddi düzeyde rahatsızlık dile getirmesine rağmen pratikte başka türlü adımlar atıldığını söyledi. 
 
Soçi’yi de değerlendiren ve Kürtlerin katılımı engellendiği için bunun sonuçsuz bir girişim olacağını dile getiren Özsoy, şunları söyledi: “Bu aşamada Soçi’den hiçbir sonuç çıkmaz. İdeal olan Rusya ve ABD’nin de söylediği Kürtleri temsil eden güçlerin o masada olmasıydı. Kürtler Suriye’nin 3’te birini kontrol ediyorlar, enerji kaynakları ve su kaynakları bunların elinde. Ciddi bir şey yapacaksanız oradaki halklara ve temsilcilerine yer vermeden bunda başarılı olamazsınız. Bir şey çıkmaz ama Rusya bunları masada tutmaya çalışıyor. 
 
EFRİN BÜTÜN MÜZAKERELERİN DİBİNE DİNAMİT KOYDU
 
Efrin hamlesi aslında bütün uluslararası çözüm arayışlarının yani Astana, Soçi, Cenevre gibi süreçlerin dibine dinamit döşedi. Kürtler niye davet edilmedi Türkiye onları terörist olarak gördüğü için! Ama rejim o masadakileri terörist olarak görüyor, Türkiye rejimi terörist olarak gördüğünü ilan ediyor. Yani zaten o masadaki herkes bir birini terörist olarak ilan ediyor ve zaten o yüzden görüşüyorlar. Böyle bir saçmalık olmaz, bir siyasi süreç varsa birçok kesimin orada olması lazım. Türkiye’nin bu hamlesi Suriye savaşının karmaşıklaşmasına ve uzamasına sebebiyet verdi. Zaten Türkiye’nin de yapmak istediği buydu. Şimdiye kadar ortaya çıkan sonuçlardan memnun değildi bu yüzden oyunu dağıtma yoluna gitti. Ama bu işin Türkiye’ye de faturası olacaktır.” 
 
ABD İKİ TARAFI DA İDARE ETMEK İSTİYOR
 
Özsoy, ABD’nin tutumunun farklı değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, “ABD kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye ve Kürtlerin çatışmasını çok fazla istemiyor. İran ile bir hegemonya kavgasına girişmiş. ABD Kürtleri yerel aktör, Türkiye’yi de bölgesel aktör olarak yanında tutmak istiyor. Dolayısıyla diğer devletlerle Kürtlerle ilişkilenmek istiyor ama bunu yaparken Türkiye’yi de karşılarına almak istemiyorlar” diye konuştu. 
 
REJİM YARIN CERABLUS’A YÖNELEBİLİR
 
Özsoy, “Şimdi Türkiye, diyor ya Efrin’den sonra biz İdlib’i, Minbiç’i alacağız diye. Esad ve Rusya’da aslında İdlib’i boşaltarak Cerablus’ta oluşan cebe doluşturmak istiyorlar. Hiç beli olmaz Türkiye Minbiç veya İdlib’i almak istiyor ama yarın öbür gün dengeler değişirse Esad ve Rusya dönüp biz Cerablus’u boşaltacağız diyerek o güçlere yönelebilirler” ifadelerini kullandı.