Genç: DTK bu topraklarda beraber yaşayabilmenin umut ışığı

img

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi’nin ilk eşbaşkanlarından Yüksel Genç, DTK’nin Kürt sorununun şiddet dışı yöntemlerle çözümü konusunda devlete altın bir fırsat sunduğunu ve bu nedenle hedef alındığını söyledi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi ve Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlamak amacıyla 2007 yılında Diyarbakır'da kurulan ve bölgede 25 ilde faaliyet gösteriyor. DTK, bünyesinde 800'e yakın sivil toplum örgütünü bulunduran ve aralarında seçilmiş halk delegeleri, milletvekilleri, belediye başkanları, il genel ve belediye meclisi üyeleri, muhtarlar, siyasi partiler, siyasi gruplar, sivil toplum örgütleri ve bölgedeki tüm etnik, dinsel ve mezhep gruplarının temsilcileriyle, akademisyen, aydın ve kanaat önderlerinden oluşan yapısıyla neredeyse tüm bölgenin temsilliyetini kapsayan bir pozisyonda yer aldı. Uzun yıllar devlet tarafından tanınan DTK, Kürt sorunun çözümü için de birçok kez muhatap alındı.
 
ÇALIŞMALARI KAYIT ALTINA ALINDI 
  
DTK, başta Kürt sorunu olmak üzere bölgede yaşanan ekonomik, siyasal, kültürel, ekolojik ve toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl çözümü için yerinde yönetim modeli olan demokratik özerkliği savunduğu için ilk olarak 2010’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açmış olduğu soruşturmayla hedef haline geldi. Soruşturma kapsamında DTK, 2014 yılına kadar yapmış olduğu bütün faaliyetler, toplantılar, çalıştaylar, sempozyumlar, basın açıklamaları ve paneller teknik ve fiziki takip kararlarıyla, 4 yıl boyunca polisler tarafından dinlenerek kayıt altına alındı. Bu kayıtlar daha sonra ceza yargılamalarının delili olarak kullanıldı. 
 
AKP'LİLER DE KATILMIŞTI
 
Ancak bütün faaliyetleri illegalize edilen DTK’nin kuruluş sürecinde ve çalışmalarında birçok AKP’li milletvekili ve üst düzey yönetici de yer aldı. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, DTK’nin kuruluş sürecinde yer aldı. AKP Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar, DTK’nin birleşeni olan Azadi Hareketini temsilen 2012-2013 yılları arasında DTK İnanç Komisyonu’nda görev aldı. Bir dönem AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcülüğü yapan AKP Siirt Milletvekili Yasin Aktay, 18-19 Aralık 2010’da DTK’nin Diyarbakır’da düzenlediği "Demokratik Özerklik Çalıştayı"na katıldı. Yargının, DTK çalışmalarına katılan AKP yöneticileri hakkında soruşturma başlatıp başlatmadığı konusunda herhangi bir bilgi yok. MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de çalışmalara katılan arasındaydı.
 
MECLİSTEN DAVET
 
Bütün faaliyetleri “yasadışı” gösterilerek dinlenen DTK’ye, dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek imzasıyla 19 Ocak 2012 tarihinde davetiye gönderilerek, yeni anayasa için oluşturulan Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına görüşlerini sunması için davetiye gönderildi. DTK heyeti, komisyona giderek demokratik özerklik talebini içeren 6 sayfalık önerisini sundu. 
 
İMRALI HEYETİ
 
Dönemin DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2013 ile 2015 yıllarında "Çözüm süreci" adı altında görüşme yapan 5 kişilik İmralı Heyeti içerisinde yer aldı. Dicle, DTK Eşbaşkanı sıfatıyla dönemin başbakan yardımcıları ve devlet yetkilileriyle de görüştü. Çözüm sürecinde devlet ve hükümet tarafından muhatap alınan DTK, daha sonra ise Öcalan’ın talimatıyla kurulduğu, örgütlenme olarak “KCK ile özdeşlik gösterdiği” iddiasıyla “yasadışı” bir oluşum olarak hedefe konuldu.
 
Bir zamanlar hükümet yetkililerinin sık sık kapısını çaldığı ve çözüm sürecindeki rolü nedeniyle ilgi odağı olan DTK, bugün 900’e yakın delegesi hakkında soruşturma ve dava açılan, kimlerine “örgüt üyesi olmak”tan ceza verilmesiyle yeniden gündem oldu. Kongrenin kuruluşunu, dünü ve bugününü DTK’nin ilk Eşbaşkanı Yüksel Genç ile konuştuk. 
 
'KRİZ ORTAMI YARATILIYOR'
 
DTK’yi “Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun çözümü doğrultusunda Kürt kurum ve kuruluşların bir araya gelerek oluşturduğu bir cephe ya da bir platform” olarak niteleyen Genç, söz konusu özellikleri nedeniyle DTK’nin Kürtler ve Türkiye halkları için oldukça kıymetli bir platform olduğu dile getirdi. DTK’nin demokrasinin gelişmesi ve Kürt sorunun çözümünün demokratik yollarla kalıcı hale gelmesi için önemli çalışmalar ortaya koyduğunu ifade eden Genç, iktidarın bu oluşumu dikkate almamasından sonra kriminalize etme çalışmalarıyla bugün ki kriz ortamını yaratıldığına dikkati çekti. Genç, “Sorunları bu kadar çözüm odaklı ve kolaylaştırıcı sağlayan bir platformun hedef alınması, Türkiye’nin her şeyden önce demokratikleşmeye dair gelecek ufkunu hedef alan bir yaklaşım olarak görmek gerekiyor” ifadesini kullandı.
 
‘ÇÖZÜMÜN ANAHTARIYDI’
 
DTK’nin kurulmasının Kürt sorunun demokratik çözümü noktasında Kürtlerde heyecan yarattığını, diğer kesimlerden de destek gördüğünü dile getiren Genç, “DTK kurulduğunda insanlar Kürt meselesinin çözülebileceği, güçlü dillendirilebileceği, açıkça kamuoyu önünde paylaşılabileceği ve sözünün hemen ulaşabileceği bir yer olarak gördüler. İlk defa birbirlerinden oldukça farklı düşünen, başka yerlerde duran ve başka mücadeleler içerisinde olan kurumlar, gruplar, yapılar ve örgütler insanlara birlik duygusu vermişti. DTK herkesin karınca kararınca destek verebileceği bir yerin insanların umut dünyasını genişletmişti. Bu yapı tüm farklılıkların bir araya getirilebileceği duygusunu insanlara taşımıştı. DTK birliğin anahtarıydı, DTK insanların susadığı bu çözüm, barış ve demokrasi özlemlerine denk gelebilecek bir söylemin sahibi ve sözcüsü olarak açığa çıkmıştı” diye konuştu. 
 
DTK’nin Kürt sorununda şiddet dışı yöntemlerle çözüm konusunda Türkiye toplumuna ve devlete altın bir fırsat sunduğunun altını çizen Genç, “DTK, bu topraklarda beraber yaşayabilmek ve beraber gelecek kurmak için bir umut ışığı önemindeydi” dedi.  
 
AİHM KARARI 
 
Kuruluşu şeffaf ve yasal olan DTK’nin bugün devlet eliyle illegalize edilmesinin çok üzücü olduğunu vurgulayan Genç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AHİM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kararına atıfta bulunarak, AİHM'in Türkiye’deki yargı sistemiyle aynı görüşte olmadığına işaret etti. AHİM’in Demirtaş kararında DTK’nin yasal bir platform olduğu ve çalışmalarının “örgüt üyesi” olmanın delili olarak kullanılamayacağı tespitinde bulunduğunu hatırlatan Genç, “AİHM, yasal çerçevelerde Anayasal örgütlenme hakkını içerecek çalışmaların kendisinin bir bütününü yasal olarak ilan etti ve suçlanamaz, kriminalize edilemez diye açık ifadeler kullandı. DTK şeffaf ve yasal olduğu kadar, illegalize ediliyor” diye kaydetti.
 
ÇÖZÜM SÜRECİNDE AKTÖR
 
Hükümetin DTK’nin çalışmalarına katılım sağladığını ve sürekli bilgi almak istediğini de dile getiren Genç, konferans, panel ve form gibi birçok çalışmada devletle beraber ortak kararlar alındığının hatırlatarak bugün DTK’nin suçla özdeşleştirilmesine tepki gösterdi. Genç, “DTK bugün suç ise o dönem çalışmalara katılan hatta dönemin bakanları belki de MİT müsteşarları dahil birçok kişinin benzer suçlarla yargılanması gerekir. Ne yazık ki öyle bir şey yok sadece Kürtler yargılanıyor. Çözüm süreci dönemlerinde TBMM yer alan Anayasa Komisyonu özel olarak DTK’yi sorunun çözümü için bir aktör olarak gördü ve öyle yaklaştı. DTK’nin müzakere süreçlerine dahil edilmesinin ve resmi kayıtlarla dahil olmasının açık olarak tanıdıklarını gösterdi. Fakat bugün DTK bünyesinde yer alanlar ‘terörist’ olarak görüldü ve yargılanmaya başlanıyor. DTK bugün yasal kılıflar oluşturularak hedef gösteriliyor.  AİHM’in bugün DTK için yapmış olduğu özel vurgu çok önemli” dedi. 
  
'KÜRT SORUNU VAR'
 
İktidarın DTK’ye yaklaşımı ile Kürt sorununa olan yaklaşımı arasında yakından bağ olduğunu söyleyen Genç, DTK’ye yapılan operasyonların ve toplumdaki tüm gerilim ve kutuplaşma politikalarını son 4-5 yılda kurulan yeni "tek adam" rejiminden kaynaklandığını söyledi. Yürütülen operasyonların ve toplumdaki kamplaşmanın Türkiye’ye çok büyük zararlar vereceği uyarısında bulunan Genç, şunları söyledi: “Bu rejim son yıllarda Kürt sorununun çözümüne dair gelinen tüm yolları havaya uçurmaya çalışıyor. Kurulmuş bütün köprüleri yıkmaya çalışıyor. Ben her zaman şuna inandım: ‘Aşılmış yollar aşılmıştır, yapılmış köprüler yapılmıştır, gidilmiş olan gidilmiştir. Ne kadar geriye gidilmek istenmişse istensin kazanılan kazanılmıştır.’ Yarın geri dönüldüğünde kimse sıfırdan başlamayacak. Türkiye hangi sistemle devam etmekse isterse istesin geriye döneceği ve toslayacağı yer Kürt sorunudur. Bu zorunlu. ‘Kürt sorunu yoktur’ denilecek kadar basit değildir. Bugün görmezden geldiği Kürt sorununa bu kadar operasyon yapıyor, bu kadar devlet kaynakları operasyonlara aktarılıyor, bu kadar iç ve dış politikasını kilitleyen hale gelebiliyorsa, demek ki bir Kürt sorunu var. Gerek bu iktidar gerekse de başka bir iktidar olabilir Türkiye’yi geliştirebilecek bir arzusu varsa mutlak suretle Kürt sorununu çözmek zorunda. Türkiye bunu yapmak zorunda.” 
 
‘SIFIRDAN BAŞLAMAYACAĞIZ’
 
DTK bünyesinde Kürt sorunun çözümü için çalışan ve bugün operasyonların hedefinde olan, tutuklananlara da seslenen Genç, “Mutlak suretle çözüm konuşulacak ve o çözümün konuşulduğu zamana hazırlıklı olmak gerekir diye düşünüyorum. Biz çözüm geldiğinde de hiçbir şeye sıfırdan başlamayacağız” diye vurguladı. 
 
MA / Ergin Çağlar