Hamzaoğlu: Kobanê'den ders çıkarın

img

DİYARBAKIR - HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, Türkiye’nin olası Efrin saldırısının burayla sınırlı kalmayacağını, savaşın tüm sınır hattına yayılacağı değerlendirmesi yaparak, Kobanê'den ders çıkarılması gerektiği uyarısı yaptı. 

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Efrin'e dönük saldırı tehdidini üst perdeden dillendirmesi, iktidar medyası ve ulusalcı kesimlerin de destek vermesi yeni bir gerginlik ortamı yarattı. Efrin'e yönelik olası saldırı hakkında konuşan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Erdoğan’ın iç politika gündemini değiştirmeye yönelik bu söylemleri geliştirdiğini, uluslararası güçlerin buna izin vermeyeceğini kaydederek, olası saldırının uluslararası alanda Suriye devletine savaş açtığı anlamına geldiğini söyledi. Hamzaoğlu, iktidarın Kobanê’den ders çıkarması gerektiğini ifade ederek, başlatılacak bir savaşın Efrin ile sınırlı kalmayacağını, sınır hattının tamamına yayılacağı uyarısında bulundu. 
 
‘SÖYLEMLER İÇ POLİTİKA GÜNDEMİNİ DEĞİŞTİRMEYE YÖNELİK’
 
Efrin’e yönelik saldırı söylemlerini “zayıflığın ilanı” olarak nitelendiren Hamzaoğlu, iktidarın yakın tarihte Kudüs için oluşturulan gündemin bir benzerini oluşturmayı ve buradan bir fırsat oluşturma çabası içerisinde olduğunu söyledi. Hamzaoğlu, “AKP Genel Başkanı bunu bir iç politika malzemesi olarak kullanmak için gündeme getiriyor. Dış politikanın dönemsel olmaması gerekir. Türkiye’nin dış politikası maalesef toprak işgal etme, ülkeye yakın yeraltı kaynaklarını kısmen ele geçirip emperyalist bir ülke olabilmeye ilişkin çabaları var. Mevcut hiyerarşik yapıda Türkiye gibi ülkeler ancak tetikçi olurlar. O yüzden son dönemde gündeme gelen söylemlerin ülkede ekonomik olarak kötüye gidişin önüne geçmeye çalışan hamleler olduğunu görmemiz gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘SAVAŞ BÜTÜN SINIR HATTINA YAYILIR’
 
Türkiye’nin Efrin’e girmesi halinde büyük kayıplar vereceğini vurgulayan Hamzaoğlu, “Türkiye, Efrin’i bombalayabilir ama bu Türkiye halklarını olumsuz etkileyecek bir hamle olur. Efrin’e girmek çok basit olabilir fakat Efrin’den çıkmak çok basit olmaz. Türkiye’nin Suriye topraklarına resmi girişi olur. Sonuçta şu aşamada Suriye bir devlettir ve Türkiye uluslararası hukuk itibariyle bir devlete savaş açmış olur. Ateşin içine düşmek gibi bir sonucu olur. Bu sadece Efrin ile sınırlı kalmaz kilometrelerce sınır hattında yaşanacak bir savaş anlamına gelir. Bu savaş Türkiye topraklarında da ateşi yükseltir. Kendi günlük iktidarlarını birkaç gün daha uzatabilmek için kamuoyunda açılmış bir tuzaktır” ifadelerini kullandı. 
 
‘KOBANÊ’DEN DERS ÇIKARMAK GEREKİR’
 
Kobanê’den ders çıkarılması gerektiğini dile getiren Hamzaoğlu, “Suriye’de yaşanan savaş ile beraber 3 buçuk milyondan fazla Suriye vatandaşı Türkiye’de yaşıyor. Uluslararası alanda Suriye için bir sulha doğru gidilirken Efrin’de başlatılacak bir savaş yeniden acıların artmasına sebep olacaktır. Bunu yaşatan bir ülkenin yurttaşı olmaktan utanç duyarım” dedi. 
 
Suriye’de uluslararası güçlerin uzun zamandan bu yana vekalet savaşları verdiğini kaydeden Hamzaoğlu, “ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler bazı dengelere müdahale ederek savaşı yönlendiriyor. Türkiye de dengelere müdahalede bulunmak gibi bir takım çabalar gösteriyor. ABD ve Rusya başta olmak üzere Türkiye’nin böyle bir müdahalede bulunmasına izin vermeyecektir. Dış politikada ziyaretlerle bir şekilde icazet alma girişimlerinde boşa çıktığını söyleyebiliriz. Emperyalistler de bu savaştan çok yoruldular. ABD, Türkiye’nin İslamcı gruplara verdiği desteği çekmesini isterken bu saldırı girişimlerine müsaade etmeyecektir” şeklinde konuştu. 
 
‘DAVUL DA TOKMAK DA İKTİDARIN ELİNDE’
 
Yapılan tehditlerin tarihsel Kürt düşmanlığı ile de alakalı olduğunun altını çizen Hamzaoğlu, “Efrin’de Suriye halklarının tümü bir arada yaşamaya karar vermişler ve kendilerini yönetmeye çalışıyorlar” dedi.
 
Havuz medyasının savaş çığırtkanlığını da eleştiren Hamzaoğlu, “Türkiye’de basının kaldığını söylemek de mümkün değil. Davul da tokmak da iktidarın elinde. Kuru sermayeleri bile iktidar eliyle oluşturulmuş bu yapılara basın demek bile doğru olmaz. Adı tarihsel olarak gelen gazetelere bile bakın son 10 yıl içerisinde doğrudan doğruya sarayın gazetesi, sarayın televizyonu, sarayın muhabiri konumuna geldiler. Bu ülkede özgür basın dışında bir basının varlığından söz etmek mümkün değil” diye tamamladı.