Gülüm: Saldırı ve tehditler merkezi bir karar 2020-05-13 10:06:08 İSTANBUL - Mezarlık ve cenazelere yönelik saldırılar ile TV ekranlarına taşınan ölüm tehditlerinin "merkezi bir karar” ile gerçekleştiğini kaydeden HDP’li Züleyha Gülüm, iktidarın “bekasını kurtarma gayreti” içinde olduğunu ve failleri cezasızlık ödülüyle teşvik ettiğini söyledi.   Dersim’de yaşanan bir çatışmada hayatını kaybeden Agit İpek’e ait cenazenin 3 yıl sonra Diyarbakır’da yaşayan ailesine kargo yoluyla gönderilmesi ve bölgenin birçok kentinde mezarların tahrip edilmesini, hayatını kaybeden Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in cenaze törenine yönelik polis saldırısı ve Kayseri’de toprağa verilmek istenen cenazesinin yakılmakla tehdit edilmesi izledi. Tahammülsüzlük, nefret ve ölüm tehditleri de TV ekranlarında boy göstermeye başladı.    Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, yaşananların iktidarın söylem, tutum ve politikalarından kaynaklandığını ifade etti. Benzer nefret suçlarının daha önce de işlendiğini ve herhangi bir cezai yaptırıma tabi tutulmadığını dile getiren Gülüm, 2015-2016 yıllarındaki sokağa çıkma yasakları sırasında yaşananlara hatırlattı.   Yine çatışmaların sona ermesi için “Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan Barış Akademisyenlerine yönelik “Oluk oluk kan akıtacağız. Kanlarınızda duş alacağız” sözler sarf eden Sedat Peker’in yargılandığı davada beraat edilmesine işaret eden Gülüm, cezai yaptırımlara tabi tutulmayan bu gibi nefret söylemlerinin “teşvik edici” olduğunu vurguladı.   Gülüm, “Böylesi bir kararın verildiği bir yerde birçok kişi ‘Nasıl olursa yargılanmayacağım, nasıl olursa bir cezai yaptırım almayacağım’ rahatlığıyla bu gibi sözleri söyleyebiliyor veya söylemlerini pratikleştirebiliyor” dedi.    SALDIRILAR MERKEZİ BİR KARAR   AKP iktidarın ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha önce de hedef aldıkları LGBTİ+ bireylere yönelik açıklamalarına işaret eden Gülüm, son dönemlerde nefret suçlarını içeren söz ve eylemlerde artış olduğuna dikkat çekti. Gülüm, "Mezarlıklara yapılan saldırı bizzat mezarlıkları koruması gereken güvenlik güçlerinden geliyor. Aynı anda birçok yerde saldırı olması da merkezi bir karar olduğunu gösteriyor. Açıkça suç işleniyor" ifadelerini kullandı.    SUÇLULARA CEZASIZLIK ÖDÜLÜ   Grup Yorum üyesi Gökçek’in cenazesine yönelik ırkçı bir grubun söylemleri ve Gazi Cemevi’ne yapılan saldırı ile Bakırköy’de kiliseye yönelik yakma girişiminin benzer olaylardaki faillerin cezai yaptırıma tabi tutulmamasından kaynaklandığının altını çizen Gülüm, şunları söyledi: “İktidar, düşmanlığı körükleyerek suçlulukları cezalandırmayarak, arkasını iktidara yaslayarak nefret suçlarını rahatlıkla işleyebilen bir kitle yarattı. Bu suçların işlenmesi halinde ya bir soruşturma yapılmadan kapatılıyor ya da dava açılsa bile cezai bir yaptırımla sonuçlanmıyor. Yani cezasızlıkla aslında suçu işleyeni ödüllendirme durumu var. Bu suç ister emniyet güçleri tarafından işlensin, isterse bir vatandaş tarafından işlensin fark etmiyor, sonuçsuz kalıyor. Yani toplumsal muhalefete yönelik işlenen suçlar yargının konusu olmuyor. Tabi bu durumunu kendisi bu gibi birçok olayın yaşanmasının önünü açıyor.”    HDP’li Gülüm, katıldığı TV yayınında “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Benim listem hazır" diyen Sevda Noyan’ın söylemleri üzerinde de durdu. “FETÖ ile daha önce ilişkileri olanlar, şimdi kendisini daha fazla ispat etmeye ihtiyaç duyuyor. O nedenle de söylenmesi kabul edilemeyecek şeylerin çok daha fazlasını söylemeye ihtiyaç duyuyorlar” diyen Gülüm, şunları ekledi: “Bu gibi söylemlerin altında kendisini temize çıkarma ve ispat etmeye çalışma var. Bir TV programında bu kadar açıkça yapılan bu tehdidin Kayseri’de söylenen ‘Mezarı gömdürmeyeceğiz, gömerseler de çıkarıp yakacağız’ sözlerinden hiçbir farkı yoktur.”    BEKASINI KURTARMA GAYRETİ   İktidarın bu söylemleri cezasızlıkla ödüllendirip teşvik ederek, düşmanlaştırıcı ve kamplaştırıcı politik bir hat izlediğini ifade eden Gülüm, “Bu politik hattın hedef kitlesi yoğun olarak Kürtler olurken, aynı zamanda Türkiye toplumsal muhalefeti, kadınlar, LGBTİ+’lar, Ermeniler, Aleviler yani tüm ötekileştirilenler, ezilenler oluyor. İktidar, izlediği bu politik hatla bütün muhalefeti baskı altında tutarak, dizayn etmeye çalışıyor” dedi.   İktidarın bu yola başvurma nedenini ise “bekasını kurtarma gayreti” olarak açıklayan Gülüm, “Özellikle salgın sürecinde AKP’nin sermayeye yönelik politikaları büyük tepkilere neden oldu. Bu anlamda AKP kendi bekasının derdine düştüğü böylesi bir süreçte düşmanlaştırıcı hattı daha da yükseltmeye çalışacaktır. Çünkü AKP bu hattan besleniyor. Bizler de bu hattın tam tersine barışın yeniden toplumsallaştığı bir hattı örmemiz gerekiyor” diye konuştu.   MA / Naci Kaya