Kubilay: Türkiye koşulsuz Suriye topraklarından çekilmeli 2019-10-18 12:06:30 ANKARA - HDP Sözcüsü Günay Kubilay, “Yanlış hesap Rojava’dan dönmüştür” diyerek, "ateşkesi" önemli gördüklerini ve Türkiye’nin Suriye'den çekilmesi gerektiğini belirtti. Kubilay, "O şiddet dolu ellerinizi belediyelerimizden çekin" sözleriyle bu sabah atanan kayyumlara tepki gösterdi.  Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu. Kubilay, ABD ve Türkiye arasında Kuzey ve Doğu Suriye saldırılarına  yönelik görüşmeler ardından yapılan ateşkesle ilgili konuştu.    Kubilay, 10 günlük süre boyunca yüzlerce kişinin katledildiğini, 300 binden fazla insanın yerinden edildiğini belirterek, “ABD ile Türkiye arasında yapılan, Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin de kabul ettiği anlaşma kapsamında, 5 gün süreyle de olsa kan akmayacağına dair verilen taahhüdü HDP olarak önemli buluyoruz. Başta Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu’nun 5 günlük değil, sonsuza kadar barışa ve kardeşliğe ihtiyacı olduğunun altını çizmek istiyoruz. Sadece Ortadoğu’nun değil barışa kardeşliğe dünyanın da ihtiyacı var” dedi.    'DENENMEYEN TEK ŞEY BARIŞTIR’   Ateşkes ihtimalini parti olarak önemli bulduklarını belirten Kubilay, sorunların savaşla değil müzakere ve diyalogla çözülebileceğini dile getirdi. Kürt sorunun tarihsel bir sorun olduğuna değinen Kubilay, Türkiye’ye çözümün anahtarının Washington ya da Moskova’da olmadığını belirterek, “Türkiye’nin denemediği tek yol barıştır. Kalıcı sorunlara kalıcı çözümler ancak muhataplarıyla üretilebilir. İktidara defalarca söyledik, yine söylüyoruz: Kürt sorunu ancak ve ancak Kürtlerle çözülebilir. Çözümün anahtarı Ankara’da, Diyarbakır’da ve İmralı’dadır” şeklinde konuştu.   ‘İMRALI’YA KULAK VERİLMELİ’   Kubilay, AKP’nin gerçek anlamda bir muhasebe yapması gerektiğini ve İmralı’nın sesine kulak vermesi gerektiğini belirtti. İmralı’daki tecride son verilerek, onurlu bir barış ve kalıcı bir çözüme varılabileceğini söyleyen Kubilay, “Oluşturulacak güvenli bölgenin hemen hemen tamamında büyük Kürt kentleri var. Suriyeli Kürtlerin yüzde 70’ine yakını bu 30 km derinlik içerisindeki bölgelerde yaşıyor. 10 gündür devam eden saldırılarda başta Kürtler olmak üzere yüzbinlerce Kuzey Suriyeli/Rojavalı topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Buraları terk etmek zorunda kalan tüm halkların insani ihtiyaçlarının güvence altına alınması, korunması, karşılanması zorunluluktur” dedi.    ‘HIZLA ADIMLAR ATILMALI’   Kubilay’ın yaptığı açıklamanın devamı şöyle: “Taraflara ve uluslararası topluma sesleniyoruz. Yerlerinden edilen 350 bin Kuzey Suriyelinin evlerine dönmeleri için bir an önce adım atılmalıdır. Savaş suçları işlendiğine, sivillerin öldüğüne, kimyasal silah kullanıldığına dair ciddi iddialar araştırılmalıdır, es geçilmemelidir. Uluslararası kurumların, bağımsız-resmi uzmanların sahada inceleme yapması sağlanmalıdır ve bu konuda girişimler başlamalıdır. İnsani dramların son bulması için, yaşanan yıkımın yarattığı yaraların sarılması için hızla adımlar atılmalıdır.   TÜRKİYE KOŞULSUZ ÇEKİLMELİDİR   Bu zaman diliminde taraflar karşılıklı hassasiyetler çerçevesinde anlaşma sağlayabilirse bu bölge barışı için anlamlı ve değerli bir gelişmenin yolunu açabilir. Suriye, Suriye’de yaşayan halklarındır; tıpkı Türkiye, Türkiye halklarının olduğu gibi. Öncelikle bu halkların iradesini hiçe sayan her girişim başarısız olmaya mahkumdur, her saldırı haksızdır, hukuksuzdur, zorbalıktır. İki devletin Kürtler masada olmadan onlar adına aldıkları kararın bağlayıcılık sorunu olduğunun farkındayız ve bunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Suriye’nin sorunları Suriye halklarınca çözülebilir. Türkiye her şeyden önce saldırgan, yayılmacı ve militarist bu dış politikaya son vermelidir. Türkiye Kayıtsız ve koşulsuz olarak Suriye topraklarından çıkmalı, kendi sınırlarına çekilmelidir.   YANLIŞ HESAP ROJAVA’DAN DÖNMÜŞTÜR    31 Mart ve 23 Haziran seçimleri bu tespiti onaylayan en önemli göstergedir. Tarih bir kez daha HDP’nin durduğu yerin haklılığını, meşruluğunu ve doğruluğunu kanıtladı. Yanlış siyasi hesap Rojava’dan dönmüştür. Artık barış mücadelesi evrensel bir halk hareketine dönüşmüştür. Bu kadim topraklara barış getirene kadar, demokratik bir ülke, demokratik bir coğrafya inşa edene kadar mücadelemiz durmaksızın devam edecektir. İlan edilen ateşkes dünya halklarının barış mücadelesindeki ısrarının sonucu ve kazanımıdır. Bu mücadeleyi daha da büyütmekte, barışçıl bir ülke, barışçıl bir bölge ve barışçıl bir dünya mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız, ısrarlıyız.    HANGİ GERÇEKLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR?   Savaşta sadece insanlar değil, hakikat de öldürülür. Hakikati öldürenler, aslında o hakikatin bir parçası olan kendilerini de öldürürler. Şu son 10 günde bir kez daha görüldü ki, hakikati öldürmek için durmaksızın savaş çığırtkanlığı yapanlar insanları yaşatmak için kıllarını kıpırdatmıyorlar. Biz herkesi bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz: Durmaksızın bu kadar savaş çığırtkanlığı neden yapılıyor, neden bu kadar savaş tamtamları çalınıyor? Savaşta hangi gerçeklerin üstünü örtülüyor, hangi hakikatler öldürülmek isteniyor?   BELEDİYELERE KAYYIM ATANMASI   31 Mart seçimlerinden hemen sonra bugüne kadar HDP belediyelerine ve seçilmişlerine yönelik siyasi operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar hız kesmeden devam ediyor. Bu sabah öğrendiğimiz kadarıyla Nusaybin’e Nusaybin Kaymakamı kayyım atanmış. Bir kez daha belediyemize kayyım atanması şaşırtıcı değil. Her şeyden önce bu kayyımcı zihniyeti sert bir dille kınıyoruz. Demokratik ve meşru siyaset yöntemleriyle yönetemiyorlar. Kimse bunların yalanlarına, iftiralarına inanmıyorlar. Bu iktidar çoğunluk desteğini yitirmiş gayri meşru bir iktidardır. Toplumu meşru yöntemlerle, demokratik  zeminlerinde siyaset yapması mümkün değildir. Bu operasyonların tamamı hukuksal dayanaktan yoksundur. Bunlar önce minareyi çalıyor, sonra kılıf uyduruyorlar. Önce siyasi karar veriyor, sonra hukuksal gerekçe bulmaya çalışıyorlar. O nedenle bu operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar hukuksuzdur, keyfidir.   Arkadaşlarımız herhangi bir suç işledikleri için değil, tam tersine iktidar tarafından işlenen suçları teşhir ettikleri, belediyelerdeki hırsızlıkları, yolsuzlukları, gerçekleri kamuoyuna açıkladıkları için haklarında operasyon yapılıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. HDP’li belediyelere yönelik kayyım uygulamaları, AKP-MHP iktidarının sadece Kürt düşmanlığını değil, doğal varlıkların ve kamu kaynaklarının nasıl yağmalanıp talan edildiğini, belediyelerin nasıl bir hırsızlık ve yolsuzluk çukuruna sürüklendiğini göstermekle kalmadı, aynı zamanda dünya nimetlerinin dışındaki bütün insani değerlerin aşındığı ve büyük bir ahlaki çöküntünün yaşandığını da gün yüzüne çıkardı.   ELLERİNİZİ BELEDİYELERİMİZDEN ÇEKİN   Bu zamana kadar kayyım darbesine gerekçe diye empoze edilen hiçbir iddiaya veya suçlamaya hukuksal dayanak oluşturacak hiçbir gerekçe ileri süremediler. Halkın vergilerini halka hizmet için kullanmıyor dağa gönderiyorlar diye kopardıkları yaygaraya tek bir örnek dahi gösteremediler. Yarın kayyım darbesinin ikinci ayı dolmuş olacak. İktidara bir kez daha şu çağrıyı yapıyoruz: O şiddet dolu ellerinizi belediyelerimizden çekiniz, Kürt düşmanlığına son veriniz, geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılan belediye eşbaşkanlarımızı derhal görevlerine iade edin, belediyeleri gerçek sahiplerine Mardinlilere, Amedlilere, Vanlılara teslim edin ve kayyım rejimine son verin.”