DTK'den kayyumlara karşı ulusal birlik çağrısı 2019-08-28 11:12:52   DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi (DTK), AKP-MHP iktidar bloğunun Kürtlerin tüm örgütlü yapılarını hedef aldığını belirterek, tüm Kürt partileri ve sivil toplum örgütlerine kayyumlara karşı ulusal birlik çağrısı yaptı.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK), "Kayyım darbesine karşı ortak ve ulusal bir tutum almak için dört parça Kürdistan halkına, siyasi partilerine ve sivil toplum örgütlerine çağrımızdır" başlığıyla yazılı açıklama yaptı. Türkiye'nin mevcut iktidarının sosyal, siyasal ve yönetim krizleriyle boğuştuğu vurgulanan açıklamada, "Hem içeride hem de dışarıda izlenen politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan reel durum, sürekli kriz üreten ve ürettiği krizlerden kendine optimal fayda sağlamaya çalışan aciz ve zavallı bir tarz-ı siyaset olarak halklarımızın gündemini fazlasıyla meşgul etmektedir" denildi.   AKP-MHP iktidarının "çatışmacı ve savaşı dayatan bir çizgiye dönüşmüş durumda" olduğuna işaret edilen açıklamada, "AKP-MHP bloku, halihazırda 100 yıllık bir inkar politikasının sürdürücüsü olarak Kürt halkına karşı bir süredir uyguladığı siyasi soykırım operasyonlarında yeni bir aşamaya geçerek yeni-sömürge hukukuna meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır" ifadelerine yer verildi.   ‘ÖRGÜTLÜ BÜTÜN ALANLARIN HEDEF ALINDIĞI BİR SÜREÇTİR’   "Mevcut iktidar blokunun Kürt ve Kürdistan politikası; Bakur, Başûr, Rojava ve Rojhilat ayrımı gözetmeksizin bütün parçalardaki örgütlü yapılara yönelik bir saldırı konsepti çerçevesinde topyekün bir imha harekatına dönüştürülmüş durumdadır" denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Güney Kürdistan halkının bağımsızlık referandumu sonrasında izlediği politika, Afrin’in işgali, Rojava sınırına yapılan yoğun askeri sevkiyat ve Başûr’da 'pençe' adı altında yürütülen işgal harekâtı ile HDP’li 3 büyükşehir belediyesine kayyım atanması bu imha konseptinin birer parçası olarak potansiyel bir bölgesel savaşı sürekli olarak tetiklemektedir. Başûr ve Rojava’da izlenen politikalarla paralel gelişen bu süreç, Erdoğan’ın 'topyekûn mücadele' şeklinde tarif ettiği ve örgütlü bütün alanların hedef alındığı bir süreçtir."     ‘ULUSAL VARLIĞA SALDIRI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR’   "Kürdistan Federe Bölgesi bağımsızlık referandumunda ulusal iradeyi yok sayan sömürgeci devlet aklı ne ise kayyum atanarak Kürt halkının iradesine saldırının aynı sömürgeci devlet aklı olduğunu" dile getirilen açıklamada, "Bu nedenle, hangi Kürdistan parçasında olursa olsun, kimden gelirse gelsin bu saldırılar Kürdistan halkının topyekün ulusal varlığına ve iradesine karşı yapılan saldırılar olarak değerlendirilmelidir. Bu saldırıların Bakur’da, Başur’da, Rojava’da veya Rojhılat’ta olması bu gerçeği değiştirmez" diye belirtildi.   "Bölgedeki Kürt halkının, kayyum atamalarına karşı Kürdistan'ın 4 parçasını yanında görmeyi istemenin en doğal ve haklı talebi ve hakkı olduğu" vurgulanan açıklamada, şunlar dile getirildi: "Özellikle Güney Kürdistan Parlamentosunu, hükümetini, siyasi partilerini ve sivil toplum örgütlerini Bakur halkının yanında görmek;  aynı ulusun evlatları, aynı kaderi paylaşan, sömürgeci zulme karşı  değişik parçalarda aynı ulusal kaygılarla mücadele edenler olarak  Bakur halkının bu zor günlerinde yanında olmak ulusal düşünmenin ve ulusal yaşamanın biri gereğidir."   ‘ULUSAL BİRLİK RUHU İLE SEFERBER OLALIM’   "Ulusal çıkarlar, ulusal irade ve ulusal varlık söz konusu olduğunda her türlü ideolojik farklılıklar, siyasal, partisel ve grupsal çıkarlar ulusal bir tutum sahibi olmanın önünde engel teşkil etmemelidir" sözleriyle dikkat çekilen açıklamada, "Güney Kürdistan Parlamentosunun, hükümetinin, siyasi partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin sessizliğine anlam vermekte,  Ulusal ve kardeşlik hukukumuz  nedeniyle zorlandığımızı belirtmek istiyoruz. Topyekün tüm Bakur halkının bu anlamda haklı bir beklenti içerisinde olduğunun altını çizmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Bu saldırılara karşı bir direnç olarak ortaya çıkan iradeyi sahiplenmek, egemen devletlerin saldırılarına karşı tutum almak, tarihsel bir sorumluluk olarak, tarihe not düşmek adına bugün Kürdistan’daki liderlerin, bütün siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütleri ve birliklerinin, yazar, sanatçı ve aydınların önünde görev olarak durmaktadır! Ulusal birliğimizi sağlayamadığımız için kaybettiklerimizi, ulusal birliğimizi sağlayarak kazanabiliriz! Halkımız ulusal birliğimizi sağlayamadığımız için bir yüzyıl daha kaybetmek istemiyor! Kayyım darbesine karşı ulusal birlik ruhu ve bilinci ile seferber olalım” denildi.