HDP'li Öcalan: CPT suç organizasyonuna dönüştü 2018-04-02 09:47:28 URFA - HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan’a dair raporunu 2 yıl sonra açıklayan CPT’nin uluslararası suç ve cezayı engelleme organizasyonundan “suç organizasyonuna dönüştüğünü” söyledi. HDP’li vekil, Öcalan’a dönük tecride karşı herkesi Amara’ya da davet etti. HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, avukatları ile 2011 yılından, İmralı Heyeti ile 5 Nisan 2015 tarihinden, ailesiyle ise 11 Eylül 2016 tarihinden bu yana görüştürülmeyen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi değerlendirdi.    Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaşarak devam ettiğini dile getiren HDP’li vekil, gerçekleştirilen komplo ve uygulanan tecrit ile Öcalan şahsında Kürt halkının varlığını hedeflendiğini ifade etti.   ‘BU KADAR KORKULUYORSA ALTINDA YATAN GERÇEKLİKLER VARDIR’   Uygulanan tecridin artık insanlık suçunu aşan boyuta vardığını söyleyen Öcalan, “Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan, İmralı Adası’nda direnişini halk ile bütünleştirerek geliştirdi ve bugüne kadar devam ettirdi. Uygulanan tecrit ve zaman zaman kendisine yönelik fiziki işkence ve yönelimler Kürt halkına karşı kinin, nefretin, ne derecede olduğunu ortaya koymaktadır. Şu anda bir adada kalan bir insandan bu kadar korkuluyorsa, elbette altında yatan gerçeklikler vardır. Çünkü Kürt Halk Önderi sadece bir şahsiyet değildir. Kendisi tüm Ortadoğu dengelerini değiştirebilecek, yüzyıllardır süren statükocu, ulus devletçi emperyalist güçlerin tüm kirli oyunlarını ve ortaya koymuş oldukları ittifakları bozan ve bozmaya devam eden bir şahsiyettir" diye konuştu.    ‘DÜŞÜNCELERİ YAYILMASIN DİYE TECRİT UYGULANIYOR’   HDP’li vekil, .Öcalan’ın sadece Kürtlerin değil, aynı zamanda Ortadoğu’da yaşayan tüm ezilen, yok sayılan ve soykırımlara uğrayan halklarca lider olarak görülen bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Dilek Öcalan, "Çeşitli dönemlerde Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan irademizdir, başkanımızdır, önderimizdir şeklinde imzalar toplanmıştır. Bu sadece söylemde değil, aynı şekilde dört parça Kürdistan’da 7’den 70’e tüm halklar şu anda Sayın Öcalan’ın ideolojisini ve felsefesini yakinen takip etmektedir. Şu anda Türkiye sınırlarında tecrit altında esir tutulması elbette Sayın Öcalan’ın düşüncelerinin yayılmasını engellemek içindir” ifadelerini kullandı.   'NEREYE KADAR'   2013 yılında Öcalan’ın öncülüğünde başlatılan çözüm sürecini de hatırlatan Öcalan, bu konuda şunları söyledi:    “Tüm halkların barışa olan umudu tekrardan yeşerdi. Artık Kürt sorununun demokratik bir çerçevede çözüme kavuşacağı, kan ve gözyaşının sonlanacağına inanıldı. Ancak çözüm süreci AKP iktidarı ve şuan ki AKP Genel Başkanı tarafından buzdolabına konuldu. O kadar emeğe rağmen bir günde buzdolabına kaldırarak tarihin hatalarına bir imza daha atıldı. Birçok kez Sayın Öcalan’ın öncülüğünde ateşkesler yapılmasına rağmen, diyalog ve müzakere çağrıları olmasına rağmen, yine bunlar Türkiye’deki hükümetler tarafından reddedilmiştir. Nereye kadar reddedilecek, nereye kadar görmezden gelinecek. Artık at gözlüğü ile bakmaktan vazgeçilmesi ve gerçeklerin görülmesi gereken bir aşamadayız."    ‘SUÇU SUÇ İLE ÖRTME TELAŞINA GİRMİŞLER’   Öcalan, gelinen noktada ise, sürecin Kürtlerin tanınmaması ve yok sayılması aşamasından çıktığını, Kürtlerin kültürel, kimliksel soykırımına uğratılmasına yönelik bir operasyon sürecine evrildiğini sözlerine ekledi.   Türkiye'de her geçen yıl daha da geriye doğru giden bir süreci yaşadıklarını dile getiren Dilek Öcalan, “Savaş suçlarından tutalım insan hakları suçlarına kadar Kürtler üzerinde yürütülen bu kirli savaşın sonucunda Türkiye’nin işlemediği suç kalmamıştır. Geçtiğimiz haftalarda Paris’te düzenlenen halk mahkemesinde Türkiye, şehir yakmalar ve yıkmalar, insan yakmalar ve bombardıman yapmasından kaynaklı yargılanmıştır. Ve nitekim bu yargılamalar devam edecektir. Şuan baktığımız da bir öncekinden ders çıkarmayan ve suçu suç ile örtme telaşına girmiş bir anlayış ile karşı karşıyayız. Yani Kuzey Kürdistan coğrafyası yetmediği gibi, son süreçte Rojava’da Efrîn'in işgali bunun bir göstergesidir” diye konuştu.   ‘CPT, RAROPUNU AKP HİMAYESİNDE YANSITMIŞTIR’   Bu kadar saldırının katmerleşerek arttığı bir süreçte Öcalan’ın fikirlerine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan HDP’li vekil, tecridin kaldırılması için Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin (CPT) üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. İmralı Cezaevi’nde incelemelerde bulunan CPT’nin, raporunu iki yıl sonra geçtiğimiz 20 Mart’ta açıklamasını eleştiren Öcalan, şunları söyledi:    “Bu durumda orada bir insanlık suçu işlenmiyor mu? Bunu sormak gerekiyor. Başta da bunu CPT’ye sormak gerekiyor. Uluslararası anlamda işkenceyi önleme kurumu ama bunun sadece sözde kaldığını belirtmek gerekiyor. Neden sözde kalmıştır çünkü CPT Türkiye’nin himayesi altından çıkamamıştır. Şu anda devletlerin talepleri doğrultusunda hareket etmektedir. Ailesi, avukatları ve siyasi heyet olarak kendilerine defalarca yaptığımız başvurularda ‘Biz her şeyi takip ediyoruz. Her şeyden bilgimiz var. Bizim birebir kamuoyuna bir açıklama yapma gibi bir zorunluluğumuz yok. Ama takip ediyoruz’ demeleri aslında ikiyüzlü politikalarının göstergesidir.    Çünkü bugün CPT’nin kendisi, eğer İmralı Adası’na gidip gözlem yapmak yerine AKP’nin göndermiş olduğu raporlar doğrultusunda hareket ediyorsa, bu suçtur. CPT başta kendi içtihatlarına göre, kendi hukukuna göre ve uluslararası hukuka göre suç işlemiştir.    'İMRALI'YA YENİDEN GİDİLMELİ'   Biliyoruz ki bu kararı tek başlarına almıyorlar. Bu karar siyasi bir karar olup, tamamen insanlıktan uzaktır. Bir an önce yeniden bir gözlem heyetinin İmralı Adası’na gitmesi gerekiyor. CPT’nin yayınlamış olduğu rapor 2 yıl öncesine aittir. 2 yıldan bu yana, değil insan üzerindeki artan şiddet baskı, coğrafyalar dahi bombardımanlar ile neredeyse yok edilmiştir. Bu sürece gelinmişken ve Sayın Öcalan’ın Ortadoğu’daki rolü bilinirken, CPT bu yaklaşımı ile tarihe insanlığa karşı işkenceyi önleme organizasyonu değil, bir suç organizasyonu olarak girecektir. Aslında suça öncülük eden kurumdur, şu anda. Çünkü CPT kendi raporunu objektif bir şekilde yansıtmamıştır. Bunu AKP himayesinde yansıtmıştır. Noktasından, virgülüne kadar AKP’nin istekleri dışında hiçbir şey yayınlamamıştır. Bundan kaynaklı bir an önce görevini ve sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Yaklaşımları ve izledikleri politikadan kaynaklı yarın öbür gün onlardan hesap sorulacak bir durumu beraberinde getirecektir.”   ‘HALKLAR BİR ARADA OLACAK’   CPT’ye bu sözlerle yüklenen HDP’li vekil, üzerindeki tecride karşı ses çıkarmak için Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’a işaret etti.   4 Nisan’ın Kürt halkı açısından farklı bir öneme ve değere sahip olduğunu ifade eden Öcalan, “Kürtler gelen baharı Öcalan’ın doğum günü etkinlikleri ile kutlamaya başlamıştır. Kimi yıllarda baskılar ve tahammülsüzlükler gerçekleşti. Zaman zaman yasaklamalardan kaynaklı sorunlar çıktı. Örneğin 2009 yılında 4 Nisan’ı kutlamaya gelen hakla yapılan saldırı sonucunda 2 genç yoldaşımız yaşamını yitirmişti. O iki yoldaşımızı saygı ile anıyoruz. Biz inanıyoruz ki o büyük coşku ve umut ile geldikleri Amara’da her yıl hem yoldaşlarımızı anmak, hem de Kürt halk önderi Sayın Öcalan’ın doğum gününü kutlamak için halklar bir arada olacaktır" dedi.    AMARA'YA DAVET   Halfeti’ye gelenlerin son 3 yıldır yasaklamalar ve OHAL cenderesi ile sınandığını, OHAL gerekçe gösterilerek Amara’da kutlama yapılmasının engellendiğini söyleyen Öcalan, "Ancak yasaklara rağmen halkımız Sayın Öcalan’ın doğduğu eve gelerek mesajını vermiştir. Her yıl olduğu gibi bu yılda halkımızın bu duruşu sergileyeceği inancımız tamdır ve herkesi Amara’da olmaya çağırıyoruz. Amara sadece Amaralıların değildir. Bölgede yaşayan tüm halkların, Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin, Ermenilerin rahatlıkla ev sahipliği yapacağı bir yerdir. Dolayısıyla halkları bu coşkuyu birlikte kutlamak için Amara’ya davet ediyoruz. Kapımız herkese açıktır. Ne kadar zulüm olursa da bu zulüm karşısında onurlu bir mücadele gerekiyor. Kürdistan’da yaşayan halklara umut ve özgürlük getirmesi dileği ile tüm halkların 4 Nisan’larını kutluyorum” dedi.   MA / Hacı Yusuf Topaloğlu