'2022, Öcalan'ın özgürlüğüyle zafer yılı olacak' 2022-01-01 09:01:06 URFA - 2021’in mücadeleyle geçtiğini belirten HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, "Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması, özgürlüğünün sağlanmasıyla 2022 yılını zafer yılı ilan etmeliyiz" dedi. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit 23 yıldır devam ediyor. Aileler ve avukatlar tüm girişim ve başvurulara rağmen 9 aydır Öcalan ve aynı cezaevinde bulunan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş'tan haber alamıyor. Öcalan için aile ve avukatları, gerek Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Kurulu ve Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) gerekse de Türkiye'de birçok sivil toplum örgütüne başvuruda bulundu.   İmralı'da devam eden tecrit, yapılan başvurulara rağmen Öcalan ve yanında tutuklu bulunan tutuklulardan haber alınamaması ve 2021’de yaşanan gelişmeleri Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.    YILA ÖCALAN DAMGA VURDU   Öcalan, 2021’in Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecride karşı ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dönük büyük bir mücadele yılı olduğunu belirtti. Öcalan, mutlak tecride karşı Van'da 5 Ocak'ta yapılan yürüyüşün önemli olduğunu ifade etti. 2021’de salgına rağmen Newroz’un coşkulu ve büyük bir sahiplenmeyle karşılandığını anlatan Öcalan, 15 Şubat uluslararası komploya karşı da büyük bir tepkinin oluştuğunu anlattı. Öcalan, 2021’de tecride karşı ortaya çıkan büyük öfkenin, Newroz'da büyük bir finale, bir sahiplenmeye ve başlangıca dönüştüğünü söyledi. Öcalan, "Diyarbakır, Cizre, Van başta olmak üzere Türkiye metropollerinde İstanbul, İzmir, Adana, Mersin ve birçok kentte büyük bir coşkuyla karşılanan Newroz'a Sayın Öcalan damgasını vurdu. Sayın Öcalan’a büyük bir sahiplenme vardı. Gençlerin, kadınların Sayın Öcalan’ı bu kadar sahiplenmesi daha anlamlıydı. 2021 yılı Newroz'u Sayın Öcalan'ı sahiplenme yılı oldu. Tecride ve izolasyona büyük bir öfke vardı. Yıllardır mücadele eden Kürt halkına karşı katliamlar yürüten, Sayın Öcalan üzerinde tecrit uygulayanlar, düşüncesini, kendisini unutturmak için büyük bir baskı uyguladılar. 2021 yılı Newroz'unda artık bu süreç yeni bir aşamaya geçti. Bunun gerçekliğini de tüm kamuoyu gördü" dedi.    KESİLEN TELEFON GÖRÜŞMESİ   Newroz’dan sonra da tecridin sürdüğünü anlatan Öcalan, sözlerine şöyle devam etti: "Newroz'dan sonra 25 Mart’ta Sayın Öcalan ile bir telefon görüşmesi yapıldı. Aile arandı ve İmralı'da bulunan diğer tüm arkadaşların ailesi arandı. Aileler bulundukları ilin adliyelerine gitti. İmralı ile temas sağlamak için biz de Urfa Adliyesi'ne gittik. Kısa bir görüşme oldu. Görüşme yarıda kesildi. Görüşmenin yarıda kesilmesini belirtmemize rağmen yetkililer görüşmenin o kadar olduğunu belirtti. Kesilen bu telefon görüşmesi sonrasında çok tartışıldı. Sayın Öcalan orada bu görüşmeye dönük bir kaç dakika içindeki söylemleri önemliydi. Biz 'Buradaki meselemiz hukuki meseledir, siyasi meseledir. Buna alet olunmaması gerektiğini söyledik. Bir an önce Sayın Öcalan avukatlarının yanına gelmesi talebinde bulundu. Bu bir kaç dakika içerisinde, yarıda kesilen telefonda kardeşi Mehmet Öcalan'a anlattı ve bu kamuoyunda bir tepkiye de neden oldu. Görüşmenin yarıda kesilmesi ve sonraki aylarda görüşmenin yaşanmaması birçok yerde eylem, etkinlik buna karşı bir tepki yaşandı."   AVRUPA'DA TEPKİLER   Başta bölge olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye, diğer parçalar ve Avrupa’da halkın büyük tepki büyük bir öfkeye dönüştüğünü anlatan Öcalan, bu tepkilerin Avrupa'da sivil toplum örgütleri, Avrupa Birliği’nin kurumları önünde günlerce eylemler yaptığını belirti. Öcalan, "CPT, AK Bakanlar Komitesi önündeki gibi önemli merkezlerde Avrupa'da yaşayan halkımız tepkisini dile getirdi. Hatta içinde bulunduğumuz ay itibariyle de bu tecride karşı büyük bir protesto ile Avrupa'nın kurumlarının harekete geçmesi için baskı uygulandı. 2021 yılında geçen güçlü mücadeleye rağmen şuan İmralı'da bulunan Sayın Abdullah Öcalan ve yanındaki arkadaşlarla herhangi bir temas söz konusu değildir" diye konuştu.   AK BAKANLAR KOMİTESİ KARARI   İnsan Hakları Derneği (İHD), Toplum ve Hukuk Araştırmalar Vakfı (TOHAV), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) tarafından AK Bakanlar Komitesi'ne yapılan başvurulara da değinen Öcalan, 2014 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan'a ilişkin kararından bahsetti. Öcalan şunları söyledi: "AK Bakanlar Komitesi Türkiye'de ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezasının bir mevzuata bağlanması gerektiğini ve bunun bir zamanla sınırlı olmasını belirtti. Bir insanın cezaevinde bulunduğu süre zarfında 'Umut etme hakkına' sahip olması gerektiğini, bir gün dışarı çıkacağının umuduyla yaşaması gerektiğini vurguladı.    İMRALI YASALARINA KARŞI MÜCADELE   7 yıl aradan sonra 31 Kasım-2 Aralık tarihinde AK Bakanlar Komitesi bu durumu gündemine aldı. Türkiye'yi 2022 Eylül ayına kadar Türkiye'den zindanlarında müebbet hapis cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan insanların sayısını istedi. Bununla ilgili verileri istedi. Bu süre zarfı içerisinde Türkiye hükümetinin gerekli yasal düzenlemeleri yapması gerektiği uyarısında bulundu. Aynı zamanda CPT'yi de kısmen de olsa göreve davet etti. Çünkü İmralı'da büyük bir hak gaspı vardır ve hukuk devre dışı bırakılmıştır. Adeta İmralı yasaları devreye konulmuştur. Bu son yıllarda değil,  23 yıldır bu durum sürüyor. Yavaş yavaş Şubat ayı itibariyle 24'üncü yılına girecek. AK Bakanlar Komitesi'nin bu söylemleri önemlidir. Geç kalınmış olsa da kendince zamana yayılmış olsa da bu karar önemlidir. Bu karar üzerinden Kürt halkının ve dostlarının artık bir basınç oluşturma, Türkiye'yi zorlama noktasında büyük eylem ve etkinliklere ihtiyaç vardır. Demokratik siyasetin artık daha da bir üst seviyeye çıkarılması gerektiğini vurgulamak isterim."    TECRİDİN KIRILMASI ELZEMDİR    İmralı'da bulunan Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş'ın aileleri olarak Meclis’te HDP Grubu’nu ziyaret ederek, açıklama yaptıklarını anlatan Öcalan, "İHD'yi, TİHV'i ve ÖHD'yi ziyaret ettik. Yaptıkları çalışmalardan dolayı onları takdir etmekle birlikte, bu çalışmaların bir üst aşamaya çıkarılması gerektiğini söyledik. İmralı’da büyük hak ihlalleri var ve artık İmralı'da yaşanan tecrit durumu 2021 yılı sonu itibariyle tüm cezaevlerine yayıldı. Bu ülkede herkes idam cezasının olmadığını biliyor ama artık fiiliyatta zindanlarda idam cezasının uygulandığını görüyoruz. Bir ay içerisinde 7 insan zindanlarda yaşamını yitirdi. İmralı'daki kanunsuzluk, hükümsüzlük artık Türkiye ve Kürdistan'da bulunan tüm cezaevlerinde uygulanmaktadır. Tecrit dışarıdaki herkes üzerinde de uygulanmaktadır. Tecridin kırılması ülke demokrasisi, Kürdistan'ın özgürlüğü için bir elzemdir.    'ÖCALAN İLE TEMAS SAĞLANMALI'   21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde Ortadoğu'nun yeniden şekillenme, daha da diktatöryal rejimlere dönme durumu vardır. Biz demokrasi değerleri etrafında bir bütünleşmeyle Sayın Öcalan'ın artık dışarı ile bir temasının sağlanması gerektiğini söylüyoruz. Düşüncelerini halklara aktarması gerektiğini söylüyoruz. Ortadoğu'nun yeniden şekillenen, savaşların derinleştirdiği bir dizayn sürecinde Sayın Öcalan'ın fikirlerine ve düşüncelerine ihtiyacımız var. Hem Kürt halkı olarak, hem de Ortadoğu'da yaşayan diğer tüm etnik kimlikler, inanç gurupları ve farklı siyasal düşünceye sahip olan insanların önüne bir model koyma durumu vardır. Bu da Ortadoğu halkları için elzemdir. Sayın Öcalan'ın sağlığı, yaşamı, uygulanan tecrit durumu önemlidir. Bunun bir an önce kırılması gerekiyor ve bu kırıldıktan sonra özgürlük durumunun artık tartışmaya açılması gerekiyor" dedi.   Öcalan'ın özgürlüğünün birçok yol ve yöntemi olduğunu ifade eden Öcalan, şunları söyledi: "Bir süreliğine ev hapsi çerçevesinde ele alınabilir. Amed'de olur, Urfa'da olur. Uygun görülecek bir şehirde Sayın Öcalan'ın ev hapsi durumu söz konusu olabilir. Bunu tartışmaya açmamız gerekiyor. İleriki zamanlarda rol ve misyonunu oynaması için diğer koşulların yaratılması gerekiyor."   2022 ÖZGÜRLÜK YILI    2021'in büyük mücadelelere vesile olduğunu, bu yılda büyük bedeller ödendiğini dile getiren Öcalan, tecridin hala devam ettiğini söyledi. Öcalan, "2022'ye umutla bakmak için mücadeleyi daha da yükseltip Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü konuşmamız gerekiyor. AB ülkelerinde müebbet hapis cezasının en üst seviyesi 24 yıldır. Türkiye'nin de artık bu durumu gözden geçirmesi gerekiyor. Halkların geleceği, ortak bir yaşam için Sayın Öcalan'ın artık özgür koşullarda siyaset yapması, özgür koşullarda fikirlerini ve düşüncelerini halklarla paylaşması gerekiyor. Ortadoğu halkları için en faydalı olacak olandır. Tecritten ziyade 2022 yılı özgürlük yılı olmalıdır. Bunu net bir şekilde ortaya koyuyoruz. İlk etapta herhangi bir ilde ev hapsi gibi bir durum olabilir. İlerleyen aşamada daha uygun yöntemleri kullanarak Sayın Öcalan üzerindeki bu basıncı kaldırmamız gerek.    SES ÇIKARILMALI    Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit sadece Sayın Öcalan'ın şahsını ve yanında bulunan arkadaşları ilgilendiren bir durum da değildir. Bu basınç artık her yerde etkisini göstermektedir. Adeta ülkenin bir çıkmaz sokağı olmuştur. Bu yöntemden devletin çıkması için bizimde demokratik yol ve yöntemlerle basıncı artırmamız gerekiyor. Demokratik siyaseti daha da aktif hale getirmemiz gerekiyor. Suskun bir toplum ya da suskun bir bireyle sonuca gidilmeyeceğini de belirtmemiz gerekiyor. Toplumun tüm kesimleri, bu hukuksuzluğa bu kanunsuzluğa ses çıkarmalıdır" dedi.    'ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ'   İmralı'daki hukuksuzluğun tüm zindanlarda derinden hissedildiğini belirten Öcalan, bu tecridin Türkiye'ye de ağır yansımaları olduğunu ifade etti. Öcalan şunları söyledi: "Bir ekonomik maliyeti, siyasal, toplumsal maliyeti vardır. Sayın Öcalan'ın durumunu sadece Sayın Öcalan'ın şahsından ziyade kapsam alanının tamamını ele almalıyız. Kürdistan'da bir savaş gerçekliği vardır. Bir çatışma durumu vardır. Yıllardır devam eden devletin kendi verilerine göre 84'ten bugüne dek bazen düşük yoğunluklu, bazen orta yoğunluklu bir çatışmalı süreci, savaş durumunu yaşıyoruz. Bunun ekonomik ve insani maliyetleri vardır. Yaşamını yitiren binlerce insan, yakılan yıkılan binlerce köy, 2005 itibariyle boşaltılan onlarca büyük ilçe ve şehir. Bunu ortadan kaldıracak kişinin Sayın Öcalan olduğunu bilmemek büyük bir saflık olur. Çözümü savaştığınız insanlarla ya da muhatap olan insanlarla yaparsınız. Çözümü Türkiye'nin gidip Moskova'da, Washington'da, Soçi'de araması inanılır gibi değil. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi için Sayın Öcalan ile direk temasın kurulması gerekiyor. Sayın Öcalan'ın bu konunun ciddi bir şekilde tartışılması ve masaya yatırılması gerekiyor. Ama bu görüşmeler birbirini ekarte etme, birbirini tasfiye etme, zamana yayma gibi niyetlerle olmaması gerekiyor.    ZAFER YILI    2013-2015 sürecinde bir aşamaya getirilse dahi maalesef sonuca gidilememiştir. Bunun herkese yansıması vardır. Karadeniz'deki, Akdeniz'deki, Marmara'daki insanlarda bundan etkileniyor. Kürdistan'ın tamamı yıllardır etkileniyor. Bu savaşın, bu tecridin, bu baskının topluma büyük bir yansıması vardır. Biz de bunun bir an önce barışla, demokrasiyle çözülmesi için, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması, özgürlüğünün tartışılması için, zindanda bulunan siyasi tutsakların bir an önce bırakılması için 2022 yılını zafer yılı ilan etmeliyiz. Türkiye'de büyük bir siyasi bilinçle toplumun tüm kesimleriyle var olan mekanizmalar üzerinde var olan basıncı oluşturmamız gerekir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, yapılan eylem ve etkinlikler, verilen mücadeleler anlamlıdır, kıymetlidir ve bir aşamaya getirmiştir. Ama 2022 itibariyle bizim bu işi daha bir üst seviyeye çıkarıp sonuçlandırmamız gerekir."    SORUMLU DEVLET   Öcalan konuşmasının devamında şunları söyledi: "Bir hassas konu ise Sayın Öcalan'ın yaş durumu. Sayın Öcalan'ın yaşı 73 yaşına girecek. Yanında bulunan arkadaşların yaşı ilerlemektedir. Yaşanabilecek herhangi bir sağlık sorunu durumunda, yaşam sorunu durumunda bunun tamamının sorumluluğu devlettedir. Devlet yetkililerindedir, hükümet yetkililerindedir. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı bunun sorumlusudur. İmralı infaz rejimi hangi kuruma bağlıysa onlar bu işten sorumludur. Sayın Öcalan'ın orada sağlığı hangi durumdadır. Yaşamı hangi durumdadır, biz bunu bilmemekteyiz. Devletin bu noktada kendi görevleri noktasında gayri ciddi yaklaştığını görmekteyiz. Bunu da ciddiyetle ele alması gerekiyor. İşin sosyal, siyasal ve Kürt sorunu meselesi de bambaşka bir boyutta tartışmaya açmak gerekiyor. Sayın Öcalan'ın da bu süreçte rol ve misyonu en üst düzeyde oynaması için özgürlük koşullarının 2022 yılında sağlanması gerekmektedir."   MA / Müjdat Can