Yusuf: ÖSO hezimete uğrayınca Kürdü Kürde kırdırmak istiyorlar 2018-02-09 11:44:15 EFRİN - Kuzey Suriye Federasyonu Meclisi Eş Başkanı Hediye Yusuf, Türkiye’nin hezimete uğratılan ÖSO’nun yerine Efrin’de korucuları ikame etmek istemesine dair "Kürdü Kürde kırdırtma politikasını şimdi de Efrin'de hayata geçirmek istiyorlar" dedi. Türkiye’nin Efrin’e yönelik sürdürdüğü saldırılarda koruculara da görev verilmesi gündemde. Şırnak merkez ve ilçelerindeki koruculara günlük 300 TL karşılığında Efrin’e dönük saldırılarda yer almaları teklifi götürüldüğü, ancak korucuların bu teklifi kabul etmediği kamuoyuna yansıdı. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Kurucu Meclisi Eş Başkanı Hediye Yusuf, Efrin’e yönelik süren saldırılarla birlikte bu gelişmeye dair Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtladı.   Özgür Suriye Ordusu üyelerinin hezimete uğraması üzerine yerlerine korucuların ikame edilmek istendiğini söyleyen Yusuf, Kürtleri birbirine kırdırtma politikasının şimdi de Efrin'e hayata geçirilmek istendiğini vurguladı. Yusuf, bununla Efrin halkının iradesinin kırılmak istendiğini ifade etti.   Türkiye, Efrin'de neyi amaçlıyor?   Minbiç'ten Rakka'ya kadar teröre karşı savaştık. Topraklarımızın büyük bir kısmını onlardan özgürleştirdik. Fakat DAİŞ halen bitmedi, çünkü onları destekleyen en büyük güçlerden biri Türkiye. DAİŞ'in yenilgiye uğratılması, Türkiye'nin hoşuna gitmiyor. Onların bitmemesi için askerden lojistik desteğe kadar şekilde yardımla ayakta tutmaya çalışıyor. Bunun diğer bir anlamı da Suriye'deki krizin çözümünün önüne geçmektir.   Bu saldırılara karşı bu kadar büyük bir direniş beklemiyorlardı. Halklar bir bütün kalkan oldu. 20 günü aşan saldırılarında bir başarı elde edemediler.      Şu an durum nedir?   Türkiye DAİŞ'in intikamını almak istiyor. Şimdi ÖSO adı altında El Kaide ve DAİŞ'i bu yolla tekrar Suriye sahasına sürmek istiyor. Cerablus, Bab, Ezaz ve İdlip'i alan Türkiye, Efrin'den sonra Halep'i alarak Akdeniz sınırına ulaşmak istiyor. Bununla Osmanlı dönemindeki sınırlara ulaşmanın peşinde. Efrin'e bir kaç günlük ömür biçiyorlardı. Türk ordusu elinde bulunan bütün imkanlarıyla saldırdı. Bu saldırılar sadece Efrin'e değil, Suriye'nin tümüne yapılmış bir saldırıdır. Bu saldırılara karşı bu kadar büyük bir direniş beklemiyorlardı. Halklar bir bütün kalkan oldu. 20 günü aşan saldırılarında bir başarı elde edemediler.    Meşru savunmanız bölgede nasıl bir etki yarattı. Bu dengeleri nasıl etkileyecek?    Bu direniş, bütün siyasi ve askeri dengeleri değiştiriyor. Suriye'nin geleceğini belirleyecek niteliktedir. Burada hedeflenen hesaplar sadece küçük bir bölge için değildir. Uluslararası ve bölgesel güçlerin içinde olduğu bir durumdur. DAİŞ terörüne karşı verilen mücadelede güçlerimiz dünya çapında görüldü. Şimdi de işgal saldırılarına karşı tarihi bir direniş var.   Saldırının ilk günlerinde uluslararası ve bölgesel güçler sessizliğe bürünmüştü. Şimdi küçük küçük açıklamalar yapılıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?   Bir anlaşma dahilinde bu saldırı gerçekleşti. Rejimin bulunduğu pozisyon güçlü bir pozisyon değil. Şam, İdlip ve diğer yerlerde bu silahlı grupları çıkaracak bir güce sahip değildir. Rusya da rejimle işbirliği içinde olduğu için onların güçsüzleşmesini istemiyor. Suriye'de kalıcılaşmak isteyen Rusya, bunu rejim üzerinden gerçekleştirmenin peşinde. Yine İran da bu yönlü hareket ettiği için saldırılara böyle yaklaştılar. Türkiye'ye hava sahasını kullanmak için göz yumdular. Türkiye de bunu kullanarak, katliamlar gerçekleştirdi.    Bu güçler başta olmak üzere herkesin susması çıkarları gereği oldu. Bir diğeri de bu saldırının nasıl bir sonuç çıkaracağını beklediler. Fakat gösterilen kahramanlıklar sayesinde kamuoyunun bakışı değişti. Barin Kobanê'nin cenazesine yapılan insanlık dışı uygulama, çocukların ve kadınların katledilmesi gösterdi ki bunlar DAİŞ ve benzerlerinin uygulamalarıdır. Onun için sesini çıkarmayanlar bir refleks gösterdi. Uluslararası güçler bu tepkiler karşısında sessiz kalamazdı. Bazıları açıklamalar ile yetindi.     Kürtleri birbirine kırdırmaya çalışıyorlar. Kürtler Kürtleri yok etsin, biz de enkazı üzerinde kendimizi yaşatalım diyorlar. Kuzeydeki halkımız tüm politikalara karşı dikkat etmelidir.    ÖSO hezimete uğradı dediniz. Şimdi de korucuları öne sürmek gibi istek var. Bununla amaçlanan nedir?   Türkiye bu savaşı kaybetti. Burada ÖSO adı altında paramiliter güçler savaştırıyor. Bu savaşta yer alanların bir kısmı Türk ordusu subayı ve komutanları, diğerleri de parayla savaştırdığı ve sonradan anlaşılan DAİŞ ile El Nusra gibi gruplardandır. Direniş karşısında büyük bir kırılma yaşadılar. Psikolojik olarak hiç iyi durumda değiller. Yer yer bu silahlı gruplar ile TSK çatışıyor. AKP şimdi bu hezimeti telafi etmek için bir yol arıyor. Kendimi nasıl kurtarabilirimin derdine düşmüş.    ÖSO siyaseti iflas ettiği için şimdi de para ile bölgede bulunan korucuları Efrin'e getirerek, savaştırmak istiyor. Bu durum sadece savaşa ilişkin değildir. Efrin halkının iradesini kırmak istiyorlar. Bununla 'bakın işte karşınızda Kürtler savaşıyor' demeye getirmek istiyorlar. Kürtleri Kürtlerin eliyle öldürmeyi planlıyorlar. Bu şekilde Kürtleri birbirine kırdırmaya çalışıyorlar. Kürtler Kürtleri yok etsin, biz de enkazı üzerinde kendimizi yaşatalım diyorlar. Kuzeydeki halkımız tüm politikalara karşı dikkat etmelidir.    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Bab, Ezaz, Cerablus'ta aldıkları 2 bin kilometre alana Efrin'i dahil edeceklerini söyledi. Buna ne diyeceksiniz?   Türkiye devletinin kuruluşu yalan üzerinedir. Dünyada en çok gerçekleri çarpıtan basın ve devlet Türkiye'de. Erdoğan işgal ettiği Cerablus, Bab ve Ezaz bölgesinde '2 bin kilometrelik alanı kontrol ettik, aynısını Efrin'de de yapacağız' diyor. Yenilgiye uğradıkları için koordine odalarına ve gruplarına moral vermek için her türlü yöntemi deniyorlar. Biz şimdi Efrin'deyiz. Yüz binlerce insanımız köyünde, ilçesinde ve yaşam yerlerindedir. Türkiye sadece sınıra sıfır noktada olan ve 3 kilo metreye kadar gidebilen bir kaç köyü işgal edebilmiş durumda, onun dışında söylenenlerin bir gerçekliği yok.   MA / Nazım Daştan