Piroğlu: Başarı Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün 2021-01-09 09:04:15 İSTANBUL – HDP Milletvekili Musa Piroğlu, demokrasi mücadelesinin başarısının Kürt sorunun demokratik çözümünden geçtiğine dikkati çekerek, “Bu da Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün olabilir” dedi. İmralı Cezaevi’nde 21 yıldır tutuklu olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit, Kürt sorununda izlenen çözümsüzlük politikasını derinleştirirken, her geçen gün toplumsal ve ekonomik krizi de ağırlaştırıyor. Tecridin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde siyasi tutsakların başlattığı süresiz dönüşümlü açlık grevi 43’üncü gününe girdi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, tecridin amaçlarını ve Kürt halkı, Türkiye halkları ve Ortadoğu’ya yansımalarını değerlendirdi.   ‘DOĞUDA ÖLÜM, BATIDA BASKI’   Tecrit politikasını anlamak için Kürt sorununun Türkiye ve Ortadoğu’daki etkilerini görmek gerektiğini söyleyen Piroğlu, tecridin kısmi olarak askıya alındığı dönemlerde Kürt sorununun çözümü için bir takım adımlar atılmaya çalışıldığı, Türkiye genelinde hak ve özgürlüklerde belli bir gelişim görüldüğünü belirtti.   Devletin, Kürt sorununda yeniden savaş siyasetine dönerek İmralı tecridinin ağırlaştırdığını dile getiren Piroğlu, tecridin tüm Türkiye’yi derin bir krizle baş başa bıraktığını vurguladı. Piiroğu, tecridin Kürt kentlerinde ölüm, batı illerinde ise baskı olarak yansımasını gösterdiğinin altını çizdi. HDP’li vekil, “Devletin savaş konseptine dönmesi ile birlikte savaş harcamalarının faturası işçi ve emekçilere kesildi. Bütçenin önemli bir kaleminin savaşa ayrıldığı her dönemde emekçiler daha da yoksullaşıyor” dedi.     ‘EMPERYALİST GÜÇLERİN POLİTİKASI’   İmralı’da uygulanan tecridin uluslararası boyutu üzerinde duran Piroğlu, “Türkiye gibi emperyalizmi içselleştirmiş ülkelerde Kürt sorunu gibi uluslararası bir meselede atılacak her adım emperyalist güçlerin bölge politikalarını etkileyecektir. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne dönük Türkiye saldırılarında emperyalist güçlerin rolü açıkça görülüyor. Türk devleti, Kürt sorununa karşı geliştirdiği politikalarda emperyalist güçlerle birlikte ortak bir tavır alıyor ve onların desteği ile Kürt halkına karşı savaş yürütüyor. Egemen güçlerin tümümün Ortadoğu’ya yönelimleri Kürt sorunu üzerinden oluyor ve bu da tecridin sadece Türkiye devletinin değil, emperyalist güçlerin doğrudan sürdürdüğü bir politika olduğunu gösteriyor” diye konuştu.    ‘SALDIRI KONSEPTİNİN PARÇASI’   Piroğlu, bu açıdan Öcalan ve yanında bulunan diğer tutuklulara Eylül ayında getirilen telefon, avukat ve aile görüş yasaklarının yeni bir saldırı dalgasının başlangıcı olduğunu da ifade etti.   Bu son yasaklarla Kürt halkına mesaj verildiğini kaydeden Piroğlu, “Savaş politikalarının sürmesi AKP-MHP iktidar blokunun yan yana gelmesine de neden oluyor. İktidar bloku hem kendi içinde olan çatışmaları hem de diğer ulusalcı kesimlerle olan çatışmalarını savaş politikası üzerinden konsülde etmeye, son tahlilde Kürt halkının siyasi temsilcilerine saldırarak hem kendi varlığını korumaya hem de muhalefeti baskı altında tutmaya çalışıyor. Son dönem de Kürt siyasetçilere dönük gözaltı ve tutuklama saldırılarını İmralı’ya getirilen bu yasaklardan ayrı düşünemeyiz” ifadelerini kullandı.     KAMPANYALARIN TEMEL EKSİKLİĞİ   HDP’li Piroğlu, Öcalan’ın özgürlüğü için Avrupa’da “Tecride, faşizme, işgale son özgürlüğü sağlama zamanı”, Türkiye’de ise, HDP, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) tarafından “Birliği kuralım, tecridi kıralım, özgürlüğü sağlayalım” sloganıyla sürdürülen kampanyalara da değindi.   Kampanyaların Kürt halkı ve dostları ile sınırlı kaldığını söyleyen Piroğlu, bu durumun nedeni olarak ise, demokrasi güçlerinin kampanyaların önemini yeterince kavrayamamasını gösterdi. Piroğlu, “Yani tecrit politikasının uluslararası boyutu ve Ortadoğu’daki karşılığı ve Türkiye demokrasi güçleri tarafından anlamının yeterince ortaya çıkarılmamış olması ne yazık ki tecride karşı verilen mücadele ve İmralı sisteminin bitirilmesine yönelik başlatılan kampanyaları zayıf bırakıyor” diye konuştu.    ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ HEDEFLENMELİ   Tecrit politikasının tarihi okumasının yeterince yapılamadığı eleştirisinde bulunan Piroğlu, şöyle devam etti: “Ne yazık ki şöyle bir talihsizlikle karşı karşıyayız. Nelson Mandela’nın özgürlüğü için dünya çapında bir dizi kampanyalar yürütüldü. Aynı şey Filistin sorununda defalarca devreye girdi. Ancak söz konusu Öcalan ve Kürtler olunca ciddi bir mesafe var. Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin başarısı, Kürt sorunun demokratik çözümü ile söz konusu olabilir. Bu da Öcalan’ın özgürlüğü ile mümkün olabilir. Tecride karşı sadece siyaset yürütmek yetmiyor. Mücadelenin doğrudan Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden bir noktaya doğru evirilmesi gerekiyor. Bizim eksikliğimiz ise tecride karşı verilen mücadele de Türkiye emekçi sınıflarını dahil edememek.”   ÇÖZÜM BİRLEŞİK MÜCADELE   HDP’li vekil, Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine de dikkat çekti.   Açlık grevlerinin belli süreyi aştıktan sonra ancak kamuoyunda karşılık bulduğu gerçekliğinin bir gerçek olarak karşılarında durduğunu söyleyen Piroğlu, bunu kırmak için ne kadar çaba sarf edilirse edilsin ciddi bir sorunla karşı karşıya olduklarını dile getirdi.   “Tecrit politikası ve Kürt sorunun çözümsüzlüğü, işçi ve yoksulların yaşadığı devasa sorunlar birleştiğinde anlam bulacaktır” diyen Piroğlu, emek cephesinin yüzünü açlık grevlerine ve tutukluların taleplerine dönmesi için belli bir zamanın ve duyarlılığın yaratılması gerektiğini kaydetti.  Piroğlu, “Bu da emek ve demokrasi güçlerinin daha aktif siyaset yürütmesi anlamına geliyor. Demokrasi mücadelesi ile tecride karşı mücadele iç içe geçtiği tespitini yapıyorsak, bunun için de birleşik bir mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor” dedi.   MA / Erdoğan Alayumat