Sur’da 8 bin yıllık tarihin üstü örtüldü

img

DİYARBAKIR - Diyarbakır’ın kurulduğu yer olan ve bölgenin ilk yerleşik halkı Hurri ve Mitaniler tarafından inşa edilen Amida Höyüğü’nün üstü toprakla örtüldü.

Bölgenin ilk yerleşik halkı Hurri ve Mitaniler tarafından Diyarbakır’ın kurulduğu yer olan Amida Höyüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı onayı ile kentin arkeoloji tarihi için dönüm noktası olan sit alanında yapılaması planlanan arkeolojik park alanının üzeri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından örtüldü. 
 
Kentin çekirdek noktası ve kuruluşundan bu yana 33 farklı medeniyetin yönetim birimlerinin konuşlandığı mekan olan Sur ilçesinin kuzeydoğusunda yer alan içkalede, arkeolojik kazılar yapılarak bu alanda çeşitli kaynaklarda var olduğu belirtilen anfi tiyatro ve Roma Hamamı ile olası diğer antik yapıları açığa çıkararak alanın arkeolojik park olarak turizme açılması amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Valiliği ve ÇEKÜL Vakfı’nın ortaklığı ile proje hazırlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanan projenin kentin tarihi ve kültürel dokusu açısından en önemli noktasını oluşturduğu ve alanda yatan tarihin yer üstüne çıkarılıp geleceğe taşınması hedefleniyor.
 
Koruma kurulu tarafından da onaylanan projenin giriş kısmında şu ifadelere yer veriliyor. “Tam tarihi bilinmemekle birlikte, kentteki ilk yerleşmenin, Dicle yatağından 100 m yüksekte olan ve Fis Kayası adı verilen sarp bölgenin bugünkü İçkale arazisinde kalan kesiminde gerçekleştiği bu alanda yer alan Amida veya Virankale olarak adlandırılan Höyükte tespit edilmiştir. Topografik özellikleri nedeniyle savunma kolaylığı sağlayan ve zaman içinde nüfusu yoğunlaşarak genişleme sürecine giren bu yerleşimde, kale işlevli ilk yapının İ.Ö. 6000 yıllarında bölgeye egemen olan Hurriler tarafından inşa edildiği kabul edilir.”  
 
ARKEOLOJİK KAZININ ÖNEMİ AÇIKLANIR 
 
Devamında içkalenin M.Ö bu yana tarihsel geçmişini ortaya koyan Amida (Virankale) Höyüğü ve 3. 11. 19 ve 20 yüzyıldan kalma yapıları ile kentin tarihi dokusunun korunmuş olduğu en önemli alanlarından olduğu yazılı. Söz konusu projenin tamamlanması ile kazı çalışmaları ile insanlık tarihine ait çok önemli bilgiler içeren bulguların insanlık mirasına kazandırılacağı belirtiliyor.
 
8 BİN YILLIK TARİH TEŞHİR YERİNE GİZLENDİ
 
Arkeolojik kazı için hazırlıklar için projenin birinci etabı olan çarpık ve niteliksiz evler Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ’nin ortak çalışması ile kaldırıldı. Bir sonra ki etap olan arkeolojik kazının yapılması beklenirken İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bilgisi dahilinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sur’un arkeolojik tarihi için dönüm noktası olabilecek ve altında tarih yatan 115 dönümlük alanın üzerini düzenleme adı altında örttü. 
 
‘KENTİN 8 BİN YILLIK KATMANLARI ORTAYA ÇIKACAKTI’
 
19 yıl Müze Müdürlüğü yapan ve Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmadan önce Belediyede Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Peyzaj Alanı Yönetim Başkanı olan Nevin Soyukaya, proje çalışmasında kendisinin de yer aldığı içkaleye ilişkin bilgi verdi. Soyukaya,  içkalenin tamamen Amida Höyüğü üzerinde kurulduğunu, höyüğün konisinin halen durduğunu ve eteklerinin ise Hz. Süleyman Camisini oluşturduğunu söyleyerek, “Kent orada kuruldu. İçkale, Amida Höyük kentin kurulduğu çekirdek nokta. 8 bin yıldır bu kentin tüm katmanlarının oluşturduğu noktadır.  Dolayısıyla arkeolojik sit alanı. Yine 5. Yüzyılda buranın Romalılar döneminde bir amfitiyatro olarak kullanıldığını Süryani Mar Yeşua tarafından yazılan bir Vakainame ile öğreniyoruz. 2002 yılında belediyenin kanal kazısı sırasında ortaya çıkan ve tespit ederek,  mozaiğini müzeye gönderdiğimiz Roma Hamamı olduğunu ve yine farklı medeniyetlere ait yerlerinin tespit edildiği yapıların olduğu bir alan” diye belirtti. Soyukaya, burada yapılması planlanan arkeolojik bir kazı ile 8 bin yıllık kentin tüm katmanlarını açığa çıkarıp yeryüzü ile buluşturmak olduğunu belirterek,  projeni koruma kurulu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onay aldığını aktardı. 
 
‘TESCİLLİ DEĞİRMENİ CAMİ YAPAMAYINCA SÖKÜP ATTILAR'
 
Sur içkale’nin dünya miras adayı olduğunu ve UNESCO’ya sundukları dosyalarında ve master planlarında alanın arkeolojik park olarak gösterildiğini kaydeden Soyukaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi yapılan bambaşka bir şey. Alan boşaltılırken bir değirmen tespit edilmişti. Su girişi, su çıkışı, plan örgüsü ile 1930’larda tapu kaydında değirmen olan bu yapı, bir dönem bir kesim tarafından koruma kurulunda camidir cami, cami yapalım burasını diye çok zorladılar. Bunun mücadelesini verdik. Bu yapının kimliğini değiştirmek istiyorlardı. Karşı çıkmamız ile değirmen kimliğinde kalarak tescillendi. Fakat sonrasında düzenlemede makyajlar yapıp bir an önce, yıkımı kapatmak adına müzenin burnunun dibinde kepçelerle alana girip hazır cimleri serdiler. Birkaç ağaç diktiler. Rekraasyon alanı yapıp ondan sonra bakın ne güzel yaptık dediler. Bu arada tescilli değirmen yapısını da söküp attılar.” 
 
MA / Lezgin Akdeniz