Festivalin merak edilen yapımlarından biri: Rojek ji Rêzê

img

İSTANBUL - Bugün kapılarını açacak olan İstanbul Kürt Film Festivali kapsamında merak edilen yapımlardan biri, iki Kürt kadının yaşadıkları metropol ve insanlarıyla olan gündelik ilişkilerini irdeleyn “Rojek ji Rêzê" isimli kısa film.

Mezopotamya Sinema tarafından bu yıl ilki organize edilen İstanbul Kürt Film Festivali, bugün başlıyor. 10 Mart’a kadar devam edecek olan festivalin mekanı ise, Beyoğlu’nda yer alan Mezopotamya Sinema Salonu. Aylardır hazırlıkları yapılan festivalde seçkisinde 33 yapım yer alıyor. Bu yapımlar arasında Yönetmen Hüseyin Tabak’ın "Çirkin Kral Efsanesi", Yönetmen Sehîm Ömer Kalîfa'nın "Zagros", Yönetmen Hüseyin Hasan'ın "Reşeba", Yönetmen Ender Özkahraman'ın "Zor bir karar", Yönetmen Veysi Altay’ın “Bîr (Kuyu)” filmlerinin yanı sıra Rojava Film Komünü tarafından çekilen film ve belgeseller de var.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ise, sadece kadın yönetmenlere ait filmlerin gösterimleri yapılacak. Festival kapsamında bir çok yapılm ilk kez izleyicilerle buluşacak. Merak edilen bu eserlerden biri, Nalin Acar’ın yönetmenliğini Adar Taş ile birlikte üstlendiği “Rojek ji Rêzê (Sıradan Bir Gün)” isimli ilk kısa filmi. 
 
‘İZİN ALMAK İÇİN DEĞİŞİKLİKLER YAPTIK’
 
Mezopotamya Sinema ekibi tarafından verilen eğitim programına katıldıktan sonra kafalarındaki filmi çekmeye koyulduklarını belirten genç yönetmen Acar, önce filmin senaryosunu yazdıklarını ifade etti. Kürtçe hazırladıkları senaryonun dış çekimlerde sorun yaşamamak için Türkçesini de hazırladıklarını dile getiren Acar, başvuru yaptıkları yerlerden izin alabilmek için senaryoda kimi değişiklik yapmak zorunda kaldıklarını da paylaştı. 
 
‘KAMERA ARKASI DA İYİ BİR FİLM OLURDU’
 
Acar, başvurdukları bu otosansüre rağmen çekmek istedikleri birçok sahne için izin alamadıklarını kaydetti. "Senaryonun son hali ile ilki arasında büyük bir değişim oldu. Anlatmak istediğimiz şeyi anlattık ama kimi engellere takılmak oldukça zorladı bizi. Aslında filmin kamera arkasını çekseydik, o da iyi bir film olurdu" diyen Avcar, filmde anlatmak istedikleri şeyi çekimler esnasında yaşadıklarını kaydetti.
 
İki Kürt kadının yaşadıkları metropol ve insanlarıyla olan gündelik ilişkilerini irdeleyen filme dair Acar filme dair şunları söyledi: “Film, iki Kürt kadının metropol ile olan uyumsuzluklarını, sırf dış görünüşlerinden, düşüncelerinden dolayı ‘terörize’ edilmelerini. Sıradan bir günlerinde bile nasıl ‘terör objesi’ haline getirildiklerini, kentle çatışan bir yerde durduklarını vermeye çalıştık. Filmin amacı buydu. Film izlendiği zaman birçok Kürt karakter de aslında kendisini görecektir. ‘Evet, biz de o pantolonu giydik’ diye, ‘Bize de böyle yapılıyordu, bu gözle bakılıyordu’ diyeceklerdir. Bunu yaklaşım ve ruh halini vermek istedik. Aslında metropole gelmiş iki kadın olarak kendimizden yola çıkarak bir film çektik.”
 
‘ARKADAŞIMIZIN EVİNİ YURDA BENZETTİK’
 
Filmin Haziran 2018’de başlayan çekimleri 15 gün sürdü. Senaryolarında yer alan bir öğrenci yurdu sahnesini ise, izin almalarına rağmen çekemediklerini anlatan Acar, yine yaşadıkları ekonomikler zorluklar nedeniyle bir arkadaşlarının evini, yatağını öğrenci yurduna benzeterek çekimleri tamamlayabildiklerini belirtti.
 
‘GELİN FESTİVALDE BİRLİKTE OLALIM’
 
Acar, bu zorluklarla çekebildikleri ilk filmlerinin İstanbul Kürt Film Festivali kapsamında 8 Mart günü ilk defa gösterilecek olması nedeniyle son derece mutlu ve heyacanlı. Acar, filmleri için “Böyle özel bir günde ve yerde, özel bir festivalin içinde olması bizi çok onurlandırdı” diye konuştu.
 
Kadınların hayatın birçok alanında olduğu gibi sinema sektöründe de görünür olmamasının problemli olduğunu söyleyen Acar, “8 Mart’ta bütün kadınlarla birlikte olmak bizim için çok değerli. Gelin festivale katılın diyoruz” dedi.
 
MA / Sadiye Eser