Yazar Erbey kitaplarını imzaladı

img

DİYARBAKIR - "Kayıp Şecere" ve "Babam Aharan Usta" isimli kitaplarına ilişkin düzenlenen söyleşiye katılan yazar Muharrem Erbey, okurları için kitaplarını imzaladı.

Yazar Muharrem Erbey, "Kayıp Şecere" ve "Babam Aharan Usta" isimli kitaplarına ilişkin düzenlenen söyleşiye katıldı. Bezgin Bekir kafede okurlarıyla buluşan Erbey, hikayelerinde bir mozaiğin olmasını, “Ben dinlediğim masallardan beslenerek 13 yaşında ilk hikayemi yazdım. Bir çocuk dergisine 1981 yılında bu hikâyem yayınlandı. 75 lira da telif ücreti aldım. Dolayısıyla bu hikaye masalların devamı olan bir hikayeydi. Oradan beslenerek edindiğim kültür, değerler, ritüeller, yaşanmışlıklar, eksiklikler… Onları tamamlayarak bir hikaye oluşturdum. Ondan sonra yazım sürecinde koptum. Tekrar 1997 yılında yeniden yazmaya başladım. Biz çocukluğumuzda yaşadığımız, acıyı, sevinci, çok kültürlülüğü, hayatımızın diğer aşamalarında da göstermeye çalışıyoruz. Ben Suriçi’nde doğdum. Orada çok antik bir yaşantı vardı. Kilisenin çan sesi kulağımdaydı. Bir hoşgörü vardı, insanlar bir birini dışlamıyordu. Dininden, dilinden, kültüründen dolayı kimse kimseyi dışlamıyordu. Genel kabul vardı. Dolayısıyla beslendiğim kaynaklardan yola çıkarak yazmaya başlıyorsun. Yani komşun kimse onu yazmaya başlıyorsun. Nihayetinde o masallardan beslenerek Sur’un içini yazdım” sözleriyle anlattı.

‘KÜRTLERİN HİKÂYE KÜLTÜRÜ ZENGİNDİR’

Kitaplarında olayları, hikaye ederek anlattığını vurgulayan Erbey, “Biliyorsunuz burada her şey hikaye edilerek anlatılır. Hiç kimse bir meseleyi doğrudan anlatmaz. Yani, ‘Sakın yalan söyleme.’ diye doğrudan demez. ‘Bizim köyde bir adam vardı.’ diye başlanır ve hikaye edilerek mesele anlatılmaya başlanır. O hikaye üzerinden anlatıcı, dinleyiciye bir ders vermeye çalışır. Binbir Gece Masaları’nda da bu böyledir. Kısadan hisse dediğimiz mesele budur. Kısadan kendine pay çıkarmaktır. Her şeyi kendi üzerinden anlamlandırmasıdır. Bizi biz yapan şey aslında hikayedir. Biz, dinleyiciler, insanlar bize hikaye anlatılmasını istiyoruz. Dolayısıyla ben hikayeleri önemsiyorum. Çocuklarımıza, geleceğimize aktaracağımız şey hikayelerimizdir. Herkesin kendi hikayesi var. Bir dilimiz, kimliğimiz var, binlerce yıldır kabul görmeyen otokton, yerleşik bir hayatımız var. Ama dilimiz, kültürümüz, yasaklanan bir yaşanmışlığımız var. Dolayısıyla bizi hiçleştirmeye çalışan, bilimsel hiçliğimizi ispatlamaya çalışanlara karşı biz de kendi hikayemizi yazarak bilimsel hiç olmadığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Bu da en iyi hikaye ile anlatılır. Kürtlerin hikaye kültürü çok zengindir” şeklinde konuştu.

Anneanesinin anlattığı Kürtçe masalları bir çıranın görsel şöleninde, kendi hayal dünyasında yeniden canlandırarak dinlediğini belirten “o çıranın” kendi görsel belleği olduğunu dile getirerek, o çıra olmadan yazamadığını söyledi.

Erbey, yanında getirdiği çırayı okurlarına göstererek, “İşte o çıra bu çıradır. Bu çıra olmadan asla yazamam” dedi.

Okurlarının sorularını yanıtlayan Erbey, söyleşinin ardından, okurları için kitaplarını imzaladı.