AMED - Dedesinden devraldığı kasetçiliği 53 yıldır sürdüren Muhittin Akbey, “Amacımız satış değil, yeni neslin gelip burayı görmesi” dedi.
Dedesinden devraldığı kasetçilik mesleğini 53 yıldır sürdüren Muhittin Akbey, 40 bin kasetlik arşiviyle hem hafızayı koruyor hem tarih oluşturuyor. Tarihi Sûr ilçesinde bulunan 20 metrekarelik işletme yerinden yükselen Karapetê Xaço, Ayşe Şan ve daha çok sayıda sanatçının eski kayıtlarından sesleri, Amed sokaklarında yürüyenlerin ilgi odağı haline geliyor.
ÇOCUKLUK TUTKUSU
Bu mesleğin 1970’den bugüne aileden geldiğini söyleyen Akbey, kendisinin de çocukluk tutkusu olduğunu ve 7 yaşından itibaren bu kültür ile büyüdüğünü ifade etti. Arşivinde 40 bin kaset olduğunu aktaran Akbey, “Öncesinde 45’lik, 33’lük plaklar vardı, sonra makara teypler çıktı, sonra da klasik kasetler çıkmaya başladı. Kasetçilik 1980’den sonra yaygın oldu. Her bir sanatçının serisi komple var. Mesela bir sanatçının 20 kaseti var, 20’si de bende mevcut. Çıkan kasetlerden sonuna kadar, bazı kasetleri plaktan çekme yaptık. Kaset dönemi öncesini öyle yaptık” dedi.
ZAMANA YOLCULUK
Amacının satış değil, kültürel hafızayı korumak olduğunu vurgulayan Akbey, “Gençlerimize, yarınlarımız için hizmet veriyoruz. Eskisi gibi satış da yok ama şu anda burada sadece kültür hizmeti görüyorum. Sırf gençler gelip, burada fotoğraf çeksin, buranın görüntüsünü görsünler, kasetlere dokunsunlar diye. Yazın tatile gelen insanlar, geçmişe meraklı olanların ilgisini çekiyor. Kimisini 1970’lerin dönemine götürüyor, kimisinde 80-90’ların anısı var o kasetlerde, gördükleri zaman şok geçiriyorlar. Çocukluklarını hatırladıklarını ifade ediyorlar. Bizde bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Bazen sadece dinlemek için geliyorlar, çalıyorum, dinliyorlar” diye belirtti.
YASAKLI KASETLER
Çok sayıda Kürtçe kasetin de kendisinde bulunduğunu aktaran Akbey, Kürtçenin yasaklandığı dönemlere dair kasetleri ise kurtaramadıklarını sözlerine ekledi. 1915’ten bu yana çıkan 45’lik plaklardan çekilen Kürtçe eserlerin kendisinde mevcut olduğunu aktaran Akbey, şöyle devam etti: “Bende çok sayıda Kürtçe kaset de var. Arapça, Kürtçe, Zazaca fark etmiyor, bütün diller bende var. Sanat sanattır. Hangi dil olsa olsun, bu diller zenginliktir. Kürtçe eskiden yasaktı, 2000’den sonra serbest olmaya başladı, bizde rahatladık. Daha rahat bulundurmaya ve satmaya başladık. Zenginliğimiz oldu. Eskiden Kürtçe satamıyorduk. Hatırlıyorum, 1970’lerde babamın Kürtçe kasetleri vardı ama Hesen Cizrawî, Ayşe Şan, Mahmut Kızıl, bunlar bile o dönemde yasaktı. Kenan Evren döneminde yasak olduğu için mağarada bir depomuz vardı, hepsini depoya getirdik ve hepsi bozuldu. O kültürün hepsi öldü. Onları bir daha toplayamadık. Talan oldu hepsi. Şimdi de aynı şey olmasın diye elimizden geldiğince koruyoruz. Kaybettiklerimizi de topluyoruz.”
KASETÇİLİK BİTTİ
Gelişen teknolojik çağ ve popüler kültürün etkilerine değinen Akbey, “Kasetçilik bitti ama biz direniyoruz” dedi. Kültürün yok olmaması için direndiğini kaydeden Akbey, “İnsanların kasetleri unutmasını istemiyoruz. Değeri yoktur, müşteri ne kadar verirse, onları geri çevirmiyorum, ne kadara satsam da zarardır. 80’lerde o zamanın parasıyla 5 milyondu. Şu an da 5 milyon, enflasyona çevirdiğin zaman bu kaset 500 lira olmalı. 500 liradan aşağı değil ama biz ne kadar veriyorlarsa, o fiyata veriyoruz. Bazen hediye ettiğimiz de oluyor. Öğrencinin gücü olmuyor ve sevdiğini söylüyor, bende hediye ediyorum. Amacımız ticaret yapmak değil, burayı korumak” ifadelerini kullandı.
MA / Eylem Akdağ