Antonio Negri’nin ‘Yıkıcı Politika’sı genişletilmiş halde raflarda

img

İSTANBUL- İtalyan felsefeci ve siyaset teorisyeni Antonio Negri’nin kaleme aldığı araştırma ve inceleme türündeki “Yıkıcı Politika” kitabının genişletilmiş hali raflardaki yerini aldı.

İtalyan felsefeci ve siyaset teorisyeni Antonio Negri’nin hapislik ile sürgün yıllarında kaleme aldığı araştırma ve inceleme türündeki “Yıkıcı Politika” kitabı, Sümer Yayıncılık tarafından genişletilmiş haliyle çıktı. Akın Sarı tarafından çevrilen ve raflarda yerini alan kitapta ayrıca yeni önsüz de yer aldı.

Sümer Yayıncılık tarafından 21’inci yüzyıla yöneltilmiş bir işaret fişeği olarak tanımlanan kitabın tanıtım yazısında şu ifadelere yer verildi:

“Bugünden bakıldığında, geçmişteki geleceği gözler önüne seren ve ‘İmparatorluk ile Çokluk’ eserlerinin temellerinin atıldığı bir eser olmanın çok ötesindeki öngörüleriyle de bir baş yapıttır. İtalyan işçici geleneğinin emeğin kurucu ve otonom gücüne vurgusu devam ettirilmekle birlikte, yüzyılın sonunda toplumsal mücadelelerde cisimleşen toplumsal işçinin doğuşu üretimin ve ekolojinin değişen niteliğinde aranır. Negri’ye göre toplumun her sathına yayılmış bu kurucu özne, entelektüel emeğin baskın üretim biçimi olduğu toplumsal fabrika koşullarının her fırsatta altını oyar. Bu yıkıcı uğrağın en belirgin özelliği ise, adeta Gezi ve benzeri birçok direnişin ortak öğesi, kolektif neşede ifadesini bulan proleter entelektüel öznelliklerdir. Negri, 68’in mirasçısı olduğunu düşündüğü 86 öğrenci olaylarından hareketle devrimci teorisini hareketin içerisinde ve ötesindeki öngörüleriyle doğrular. Bu anlamda günümüzde hemen her ülkede rastladığımız faşizan ve otoriter pratiklerin kökleri nükleer devlet kavramsallaştırmasıyla ifade edilirken, ekolojik yıkımın nedenleri de yine sermayenin gerçek boyunduruk evresinin kaçınılmaz bir sonucu olarak değerlendirilir. Gerçek boyunduruk evresinde değerin ölçülemez boyutlara varan üretkenliği, Negri’ye göre, ancak ve ancak enflasyonist saldırılarla yeniden boyunduruk altına alınmaya çalışılır. Kapitalizmin son yüzyılda geçtiği evrelerin titizlikle ele alındığı çalışmanın asıl derdi, yine ve her zaman olduğu gibi, politik olanın otonomisinin nasıl kurulacağı, yani örgütlenmedir. Negri, tam da bu noktada, farklı siyasi geleneklerle hesaplaşmaya girerek, yıkıcı kuruculuğun temeli olarak barış mücadelesine çubuk büker. Devrimci bir teorisyenin hücresinden yirminci birinci yüzyılın ayak sesleri yankılanmaktadır. Sadece geçmişin bir muhasebesi olarak değil, aynı zamanda bugünü anlamak için önemli bir rehberdir.”