İSTANBUL - MKM’nin tutuklanan Kürt 16 gazeteciyle dayanışma amacıyla düzenleyeceği konsere katılım çağrısı yapan meslektaşları, haber verme ve alma hakkını korumak ve basın özgürlüğünü savunmak için dayanışmanın önemine dikkati çekti.
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), 16 Haziran’da Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci ve özgür basınla dayanışma amacıyla 28 Ağustos’ta Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde dayanışma gecesi düzenleyecek. Sanatçı Kadir Çat ile Koma Aryen ve Bandista grubunun sahne alacağı dayanışma gecesine dikkati çeken gazeteciler, dayanışma çağrısında bulundu.
ZARAKOLU: DAYANIŞMAYA HAZIR OLUN
Gazeteci Ragıp Zarakolu, özgür basınla dayanışma gecesinin düzenlenmesinin son derece önemli olduğunu dile getirdi. Zarakolu, aynı zamanda dayanışma gecesinin gazetecilerin yalnız olmadığının da bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Özgür basınla dayanışmak için yapılması gerekenleri sıralayan Zarakolu, “Özgür basına katkı sunarak, yazı, resim, haber yollayarak, onlardan okuyuculara ulaşmasına yardımcı olarak, yani dağıtımına katkı sunarak, birkaç tane satın alarak, dostlara komşulara ileterek dayanışma gösterilebilir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Zarakolu, “Özgür basınla dayanışmaya hazır olun. Fiilen özgür basına dayanışmanın içinde yer alın. Özgür basınla dayanışma gecesine bizzat katılarak destek verin” çağrısında bulundu.
ÖZGÜDEN: TÜRKİYE İÇİN BİR YÜZKARASI
Gazetecilikte 70’inci yılını dolduran Artıgerçek yazarlarından Doğan Özgüden, muhalif basının her dönem baskıların hedefinde olduğunu hatırlattı. “Basın özgürlüğü düşmanlığının” Cumhuriyet’in başından 1946’ya kadar ki 23 yıllık tek partili rejimin fıtratında olduğunu dile getiren Özgüden, “Bugün sayıya vurursanız Türkiye’nin sözüm ona çok partili rejime geçişinden bu yana 3 çeyrek asırlık dönemden aldığı mahpus damının demirlerine değmiş gazeteci sayısı binleri bulur. Kürt medyasına ve gazetecilerine uygulanan baskılar Türkiye Cumhuriyeti için bir yüzkarasıdır. Diyarbakır’da 16 Kürt meslektaşımızın tutuklanması bunun en utanç verici örneklerinden biridir” diye konuştu.
DAYANIŞMA İÇİN ORTAK TAVIR
Basın özgürlüğü için verilen mücadeleyi gönülden desteklediğini dile getiren Özgüden, özgür basınla dayanışma için en başta gazeteci cemiyetleri, sendikaları olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerinin birlikte tavır koymaları gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Basın Enstitüsü gibi kurumların desteğinin sağlanması gerektiğini belirten Özgüden, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu, özellikle Kürt gazeteci olduğu için içeride tutulan arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşması için hayati önem taşıyor. Bu baskılara karşı Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi de tavır alarak Tayyip Erdoğan rejimin mahkum etmelidir. Tayyip Erdoğan rejimi mahkum edilmelidir. Ama en önemlisi seçimlerin yaklaştığı şu dönemde siyasi muhalif partiler bu toplu tutuklama olayını gündemde tutarak tavır koymaları ve iktidar oldukları taktirde basın özgürlüğünü ayaklar altına alan tüm yasak, kararname ve uygulamaları tarihin çöplüğüne atacaklarına dair Türkiye halklarına söz vermeleri gerekir. Onun için yapılan kampanyalarda bu noktalara ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA
Herkesi dayanışma gecesine destek vererek özgür basınla dayanışma çağrısında bulunan Özgüden, “MKM’nin düzenlediği dayanışma gecesi benim için çok önemli bir girişim. Büyük katılımla gerçekleşmesini yürekten diliyorum. Bir sürgün gazeteci olarak Avrupa’nın başkentinden Diyarbakır’daki tutuklu Kürt meslektaşlarıma da dayanışma duygularımı ve sevgilerimi iletiyorum” dedi.
MATER: DAYANIŞMAK ŞART
Bağımsız İletişim Ağı (BİANET) kurucularından gazeteci Nadire Mater de 1992 ve 1995 Ağustos ayında katledilen Yeni Politika Batman Muhabiri Safyettin Tepe ile Özgür Gündem Ceylanpınar muhabiri Hüseyin Deniz’i anımsatarak, “Benim için Ağustos aynı zamanda Safyettin Tepe ve Hüseyin Deniz demektir. Her ikisi de cezasız kalan iki cinayet, pek çokları gibi. Tüm öldürülen arkadaşlarımız, hapisteki meslektaşlarımız ve yok edilmeye çalışılan ‘hakikat peşinde’ habercilik için örgütlenmek, dayanışmak şart. Önce kendimizden başlayalım, oto-sansüre teslim olmayalım, umudumuzu kırmayalım. Konserde, adliyede, meydanlarda, haberde, işte ve işsizlikte, her yerde ve hatta hapishanede haberin önemini aklımızdan çıkarmayalım, haberden vazgeçmeyelim” diye belirtti.
POLAT: SON DERECE ÖNEMLİ
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Fatih Polat ise, gazetecilerin maruz kaldığı baskılara dikkati çekerek, Diyarbakır’da tutuklanan 16 Kürt gazetecinin iktidar politikalarının bir sonucu olduğunu söyledi. Tutuklanan 16 Kürt gazetecinin gazetecilik dışında başka hiçbir faaliyet gerçekleştirmediğini vurgulayan Polat, “Hiç delillendirme yok. İddianame bile hazırlanmadı. Dolayısıyla öncelikle bu gazeteciliğin hakkına, halkın bilgi alma hakkına tercüman olmak için görev yaptıkları da dikkate alındığında dayanışma son derece önemli. Gazeteciler şahsi kişisel bir iş yapmıyor. Dolayısıyla bu dayanışma etkinliği de son derece büyük bir anlam taşıyor” ifadelerinde bulundu.
‘TUTUKLU MESLEKTAŞLARA SELAM GÖNDERMEK’
“Gazeteciler kamusal, halkın haber alma hakkı ile ilgili bir iş yapıyor. Dolayısıyla dayanışmayı aşan bir boyuta ihtiyacımız var” diyen Polat, herkesin tek bir gazetecinin tutukluluğunun dahi kendi haber alma hakkının kısıtlanması olduğu bilinciyle hareket etmesi gerektiğini dile getirdi. Halkın haber alma hakkına sahip çıkması gerektiğini de sözlerine ekleyen Polat, şunları söyledi: “Meslektaşlarımız biran önce serbest bırakılsın. 16 gazetecinin tutukluluğu aslında Türkiye’de toplum olarak işini doğru yapmak isteyen bütün gazetecilere ve halka bir gözdağıdır. Dolayısıyla bu dayanışma etkinliğine katılmak oraya güç vermekte tutuklu meslektaşlarımızın özgürleşmesi için onlara bir selam göndermek anlamına da gelecek.”