HATAY - “2023’e giderken öğrenci direnişlerinin öğrettikleri” başlıklı panelde konuşan Doç. Dr. Melda Yaman, üniversitelerin metalaştığını belirterek, “Dolayısıyla üniversiteleri yeniden kurmak ancak topyekün bir mücadeleyle mümkündür” dedi.
Hatay’da 22’nci Evvel Temmuz Festivali kapsamında etkinlikler devam ediyor. Festivalin 6’ncı gününde “2023’e Giderken Öğrenci Direnişlerinin Öğrettikleri” başlıklı panel düzenlendi. Samandağ Belediyesi’nde gerçekleşen panele Doç. Dr. Melda Yaman ve Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) MYK üyesi Feyaz Çanak konuşmacı olarak katıldı.
‘ÜNİVERSİTELERİ YENİDEN KURMAK’
Üniversitelerin değişim dönüşümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yaman, “1980’den sonra kapitalizmin giderek yerleşmesiyle birlikte bir dönüşüm yaşandı. Üniversiteler de bu dönüşümden payını aldı. Sermayenin ihtiyaçlarına göre bir müfredat ortaya çıktı. Giderek proje odaklı üniversite anlayışı ortaya çıktı. Güvencesiz çalışma üniversitenin birçok alanında yerleşti. Özel üniversitelerin sayısı giderek arttı. Bunlar temel eğitimin metalaştığını gösteriyor bize. Üniversitelerin metalaşması oradaki emek gücünü de metalaştırdı. Ancak bunun sınırları var. Mesela içinden geçtiğimiz ekonomik kriz. Ekonomik krizler özel eğitime olan rağbeti azaltacaktır. Bir diğeri ise emek gücünün metalaştırılması. Emek gücü metalaştıkça emek gücünün değeri de o kadar artar. Sermaye bütünüyle üniversitelere hakim olamaz. Çünkü üniversiteler aynı zamanda bilimin üretildiği yerlerdir. Üniversiteler gençlik direnişlerine ev sahipliği yapar. Hatta zaman zaman akademisyenlerin direnişlerine de ev sahipliği yapar. Dolayısıyla üniversiteleri yeniden kurmak ancak topyekün bir mücadeleyle mümkündür” diye konuştu.
‘YENİ BİR EŞİKTEYİZ’
2015 yılında devletin bir savaş politikasıyla hayatın her alanına müdahale etmeye başladığını ifade eden Çanak, öğrenci hareketinin bu süreçte güçlü bir direniş sergileyemediğini belirtti. Bu sürecin 2018 yılında değiştiğini dile getiren Çanak, “Mesela ODTÜ Kavaklı Direnişi, İstanbul Üniversitesi’ndeki yemekhane direnişi ardından Boğaziçi Direnişi. Boğaziçi direnişi bitti derken ardından gelen ‘yurtsuzlar ve barınamıyoruz hareketi’. Ancak bu direnişlere baktığımızda, direnişlerin parçalı olduğunu görüyoruz. Bu parçalı hal Boğaziçi Direnişi’nde kısmen kırıldı. Ancak bu parçalı halin temel nedeni öğrenci hareketinin parçalı olmasıydı. Bugüne baktığımızda yeni bir eşikteyiz. 2023 konjektörü olarak tarif edebileceğimiz bir sürecin içerisinde. Bu süreç ise faşizm ile emek ve demokrasi güçleri arasında. 2023 dediğimizde seçim geliyor akıllara ancak seçim bunun sadece bir parçası, asıl olan AKP-MHP faşist iktidar blokunun tasfiyesi. Öğrenci hareketi olarak bu süreçte geçmişte deneyimlenen direnişlerden dersler çıkartarak parçalı olan öğrenci hareketini içinde bulunduğu bu krizden çıkarmalıyız” dedi.
Panel, soru cevap kısmının ardından sona erdi.