RİZE - Ekolojik talan yaşanan bölgelerde yöre halklarıyla birlikte resim ve müzikler yapan Doğa İçin Sanat Derneği akivistleri, sanatın gücüyle doğa katliamlarına karşı farkındalık yaratıyor.
Sermayenin, AKP iktidarıyla işbirliği içerisinde barajlar, Hidroelektrik Santralleri (HES), Jeotermal Enerji Santralleri (JES) ve maden ocakları gibi projelerle giriştiği doğa talanı, kendisini her geçen gün farklı biçimlerde sonuçlarıyla gösteriyor. İşaretlerini veren büyük yıkımı durdurmak için ise Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen ve pek çok yerde halen devam eden direnişler sürüyor. Yerellerde süren direnişlerde en çok tartışılan kavramlardan biri dayanışma olurken, birçok direniş ancak dayanışmanın büyütülmesiyle kazanılabildi. Dayanışmayı büyütmek amacıyla bir direniş alanından bir diğerine koşanlar arasında Doğa İçin Sanat Derneği de var.
Ekolojik talanlara karşı mücadele verilen Türkiye'nin farklı bölgelerine ziyaretler gerçekleştirip, dayanışmayı büyütmeye çalışan dernek üyeleri, bir yandan da resim ve müziklerle bu direnişleri adeta ölümsüz kılıyor. Dernek üyeleri, son olarak taş ocağının yapıldığı Rize’nin İkizdere ilçesini ziyaret etti. Dernek Başkanı Göksen Ezeltürk, derneğin amaçlarını ve yaşanan doğa katliamlarını anlattı.
SANATIN DOĞAYLA BULUŞMASI
Sanatın gücüyle doğada yaşanan katliamlara karşı farkındalık yaratmak istediklerini dile getiren Ezeltürk, sanatlarının dayanışmayı arttırdığını belirtti. Doğa talanına sanat ile dikkat çektiklerini ifade eden Ezeltürk, “Sanat evrensel bir güç. Çevre de siyaset üstü bir kavram. Her iki siyaset üstü kavramı birleştiriyoruz. Herkesin ilgilendiği bir alan yaratamaya çalışıyoruz. Herhangi bir yeri korumak adına yapabilecekleriniz belli. Sanal medyada ya da alanlarda etkinlikler yapabilirsiniz. Fakat bunu yaparken sahadaki bir miting ya da eylem az sayıda kişi tarafından takip ediliyor. Çoğu insan bunu marjinal gördüğü için uzak durmayı tercih ediyor. Fakat sanatla daha çok insanı kucaklayan bir boyuta taşıyorsunuz. Bunun direnişin içerisindeki insan için bir artı yarattığını düşünüyorum” dedi.
ENDİŞE, UMUT, DAYANIŞMA
Bugüne dek birçok direniş alanını gezdiklerini aktaran Ezeltürk, konakladıkları yerlerde yöre halklarından direnişin amaçlarını dinleyerek, bilgilendiklerini kaydetti. Ezeltürk, ziyaret ettikleri yerlerde insanlarda daha çok endişe, umut ve dayanışma arzusunu gözlemlediklerini kaydederek, şunları söyledi: “İnsanlar tabi ki endişeliler. İster taş ocağı, ister liman ya da maden ocağı yapılsın. İnsanlar doğasını, havasını kaybediyor. Suyu kirleniyor. İnsanlar hem kendileri hem de çocukları için endişe duyuyor. Bu son derece anlaşılır haklı bir endişe. Ama bunun dışında umut da var. Zaten umut olmazsa bu endişeleri aşma şansı olmaz. Umut motivasyonu sağlıyor. Aynı zamanda dayanışma da çok önemli. Tek başınıza bir şey yapamazsınız. Mümkün olduğunca direniş alanlarında hep birlikte dayanışmayı gösterirseniz başarıya ulaşma şansınız olur. Bu üç kavramı gittiğimiz her yerde gördüğümü söyleyebilirim.”
DEVLET İMTİYAZLI DOĞA KATLİAMI
Doğanın ve doğada yaşayan canlıların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Ezeltürk, eskiye oranla insanların doğa konusunda daha çok bilinçlenip, daha fazla çaba sarf ettiğini de ifade etti. Gittikleri yerlerde misafirperverliğin ötesinde bir ilgiyle karşılaştıklarını paylaşan Ezeltürk, “Köylünün kentlilerle birlikte el ele vererek toprağını korumaya çalışması da insanları şaşırtması gereken bir şey. Devletin birtakım şirketlere tanıdığı imtiyazlar yüzünden yaratılan bir katliama tanık oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.
HER ŞEY RANT İÇİN…
Sermaye sınıfı için önemli olanın doğa değil, rant olduğunu vurgulayan Ezeltürk, şunları ekledi: “Sermaye kendi rant imkanlarını geliştirmek adına büyük projeler geliştiriyor. Bu projeler daha büyük kıyımlar getiriyor. Yani kıyım bir neden değil sonuç. O projenin hayata geçirilmesi için toprak, su kirletiliyor. Buradaki konu doğayı umursamamak. Eğer ortada bir savaş varsa, sonuçta doğa galip gelecek. Biz doğanın bir parçasıyız. Doğa bizim kontrolümüzde değil. Bunun farkına vardığımızda çok geç olabilir. Depremleri, selleri yaşıyoruz. Bunların hepsi bir şekilde gerek iklim krizi gerekse insanların ihmali ile olan şeyler. İnsanların daha çok para hırsı ile vardıkları nokta bu. Bunun bedelini de hep beraber ödeyeceğiz.”
EKOLOJİ MÜCADELESİ BÜYÜTÜLMELİ
Ezeltürk, bu nedenle doğa katliamlarına karşı mücadelenin daha da büyütülmesi gerekliliği üzerinde durdu. “Doğanın ne kadar önemli olduğunu ve bizlerin onun küçük birer parçası olduğunun unutmamalıyız” diyen Ezeltürk, “Doğaya sahip çıkılmasını konusunda verilen çabalara sahip çıkmalıyız. Bu sadece bizim için değil, gelecek kuşaklar için çok önemli. Gelecek kuşaklar nerede yaşayacak unutmayalım. Başka dünya yok” diye konuştu.
MA / Tolga Güney