İSTANBUL - İktidarın pandemi sürecinde sanata hiçbir destek sunmadığını hatırlatan İstanbul Tiyatro İnisiyatifi'nden Gizem Duman Şeşen, kendi kurdukları oluşumlarla ayakta kalabildiklerini söyledi.
Koronavirüs salgınının başlaması ardından alınan tedbirler kapsamında neredeyse hiçbir kültür sanat etkinliği yapılamadı. Fabrika ve atölyelerde işçiler yan yana çalışırken, ulaşım araçları tıkabasa doluyken, sinema, tiyatro ve konser salonları tedbir adı altında ilk kapatılanlar oldu.
Son yıllarda yaygınlaşan özel tiyatrolar da hiçbir yerden destek alamadığı için kapısına tümden kilit vurma noktasına geldi. Bu süreçte birçok oyuncu işsiz kaldı, kendi meslekleri dışında işler yapmaya zorlandı.
Pandeminin ilk günlerinden itibaren yaşanan soruna dikkat çeken tiyatrocular, "Tiyatromuz yaşasın" sloganıyla başlattıkları imza kampanyasıyla taleplerini açıkladı. 35 bin ismin imza verdiği kampanya kapsamında yetkililerle görüşmelerini sürdüren tiyatrocular, kimi maddelerde anlaşma sağlansa da taleplerin tamamı kabul edilmediği gibi tiyatroların yaşatılabilmesi için destek sağlanmadı.
İstanbul Tiyatro İnisiyatifi üyesi Gizem Duman Şeşen, pandemi adı altında alınan kısıtlamalardan dolayı akşamları sahneye çıkamadıklarını hatırlattı. Sahnenin açık olduğu zamanlarda da akşamları ilan edilen sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle izleyici sayısında düşüş yaşandığına işaret eden Şeşen, “Bu dönemde mekanları açmak bizler için çok zordu. Alınan kısıtlamalarda saatler ve kapasite meselesi bizlerin sahne alamamasına sebep oldu” dedi.
TİYATRO YASAK, KONGRE DEĞİL
Açık havada devam eden konserlerin ve tiyatroların da pandemi sürecinde kapatıldığını belirten Şeşen, tiyatro salonlarında mesafeli oturtulduğu halde bu kısıtlamanın geldiğini ifade etti. Kültür sanat alanlarına kısıtlama getirilirken binlerce kişinin katılımıyla kongrelerin yapıldığını hatırlatan Şeşen, “Yine cenazelere binlerce kişi katılıyorlar. Birde bu durumla ilgili ‘cenazede birbirimize sarılmıyorduk’ gibi savunmalar yapanlar var. Sanki biz tiyatroda sürekli birbirimize sarılıyoruz. Biz tiyatrocular olarak sorumluluğumuzu yerine getirdik ve sahneleri kapattık. Fakat biz bu hassasiyeti gösterirken iktidar cenazelerde, parti toplantılarında, kongrelerde bizim gösterdiğimiz hassasiyetin yüzde 1’ini bile göstermedi. İktidarın ayrımcılık yapmadan tıpkı kendi partisinin kongresini rahat bir şekilde düzenliyorsa bizlerin de o rahatlıkta olması gerekiyor” diye belirtti.
KAPATMAK YERİNE ÇOĞALTMA
Kültür sanat alanlarını kapatmak yerine çoğaltılması gerektiğini söyleyen Şeşen, “Sahnelerin kapatılmaması, hep aynı yerinde kalması gerekiyor. Oradan alıp başka bir yere götürülmez. Eğer öyle olursa kültür sanatın doğasına aykırı bir durum olur. Kültür sanat temel ihtiyaçlar gibi algılanmıyor ama bu pandemi sürecinde gördük ki hepimizin koşa koşa tiyatroya gitmeye ihtiyacı var. Bir yerde müzik sesi duysak hemen kendimize geliyoruz. Evde bile bir tiyatro seyrettiğimiz zaman alkışlıyor ve bir özlem duyduğumuzun farkına varıyoruz. İnsanın temel ihtiyacının arasında bunlar da var ve bizi bunlardan mahrum bıraktılar” diye konuştu.
KİRALAR NASIL ÖDENECEK?
Bu süreçte tiyatroların destekten yoksun bırakıldığına dikkat çeken Şeşen, “Kapalı kalan bir sahnenin kirası nasıl ödenecek?” diye sordu. Bu nedenle birçok tiyatronun kapanmayla yüz yüze kaldığını dile getiren Şeşen, neredeyse tüm sahnelerin bu eşikte olduğuna işaret ederek, "Kendi kurduğumuz oluşumlar ile ayakta durmaya ve bir arada kalmaya çalışıyoruz. Var gücümüzle gece gündüz çalışıyoruz. Pandemi döneminde bizimle ilgili hiçbir şeyin düşünülmediğinin farkına vardık. ‘Acaba bu tiyatrocular ne yapıyor, ne yapacaklar. Bunlar sağlıktan yararlana biliyorlar mı’ gibi soruları hiçbir zaman sormadılar. Çünkü hiçbir zaman bu ülkede kültür sanat bir ihtiyaç olarak görülmedi. Böyle bir alt yapı da kurulmadı” dedi.