RİZE - Bir avuç insanın "Uncire" adıyla çıkardığı Lazca dergisi kaybolmaya yüz tutmuş dili yaşatıyor. Derginin yazarlarından İsmail Güney Yılmaz, dilin varlığını sürdürüp, gelecek nesillere aktarılabilmesi için kendi dillerinde okuyup yazacak Lazların sayısını arttırmayı amaçladıklarını söyledi.
Rize’nin Pazar ilçesinden Gürcistan sınırına kadar uzanan coğrafyada yaşayan Lazlar, Lazcanın gelişmesi için onlarca yıldır mücadele içerisinde. Bu yönde atılan ilk adımlardan biri 1993 yılında Ogni dergisinin çıkarılması oldu. Bölgede savaşın yükseldiği bir dönemde çıkarılan dergiye, içerisindeki yazılardan kaynaklı ‘ayrılıkçılık’ iddiasıyla Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) dava açıldı ve dergi toplatıldı. Sadece 6 sayısı basılan bu yayının ardından 2000 yılında Mjora (Güneş) adlı bir dergi çıkarıldı. Bu yayında künyesi olmadığı gerekçesiyle ikinci sayıdan sonra toplatıldı.
Son olarak 2020 yılında Uncire (Uykusuz) adlı edebiyat dergisini çıkarmaya başlayan Lazlar, bunun yanı sıra çevirilerle de Lazca okur-yazar sayısını arttırmayı hedefliyor.
Uncire dergisinin yazarlarından İsmail Güney Yılmaz, Lazca edebiyatın gelişimini anlattı.
1993’TE TÜRKİYE’YE TAŞINDI
Lazcanın ilk olarak 1730’lı yıllarda İtalyan bir dilbilimci tarafından yazıldığını söyleyen Yılmaz, onları takiben Alman ve Rus dilbilimcilerin de Lazca yazdığını anlattı. Lazların kendi dillerinde yazmaya başlamasının ise, 1929 yılında Sovyetler Birliğinde Lazlara kültürel özerklik verilmesiyle olduğunu dile getiren Yılmaz, “O dönem sadece iki sayı yayınlanan Mçita Muratsxi (Kızıl Yıldız) adlı bir dergi çıkarıldı. Türkiye’nin protestosu ile bu dergi son buldu ve Lazların kültürel özerkliği kaldırıldı. Türkiyeli Lazların asıl süreci ise 1986 yılında Almanya’da başladı. Almanya’da başlayan kültürel süreç 1993 yılında İstanbul’da Ogni dergisinin çıkmasıyla Türkiye’ye taşınmış oldu. Bu tarihten sonra Lazca bir külliyat oluşmuş durumda” diye belirtti.
‘LAZCA OKUR-YAZAR HAKLA ÇOK AZ’
Yılmaz, bu kadar esere rağmen temel sıkıntılarının hala çok az insanın Lazca okur-yazar oluşunda olduğunu vurguladı. Bunu yaygınlaştırmak için Lazca yazılabildiğinin Laz halkına gösterilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, bu amaçla 2013 yılında tamamı Lazca olan Ağani Murutsxi (Yeni Yıldız) gazetesini çıkardıklarını kaydetti. Yılmaz, 7 sayı çıkarılan gazeteyle Lazcanın bir yazı dili olabildiğini gösterdiklerini söyledi.
“Bunları yaparken ki amacımız işin bir avuç insanın elinde sıkışmasını önlemek ve tabana yayılmasını sağlamaktı” diyen Yılmaz, şunları ekledi: “İstanbul’daki birkaç kişi ile değil de bütün Lazistan’daki Lazların diliyle okuyup, yazmasını sağlarsak bu dil gelecek nesillere aktarılabilir ve bir yazı dili olarak varlığını sürdürebilir.”
UNCİRE’NİN ANLAMI
Uncire’nin Lazca ‘uykusuz’ anlamına geldiğini paylaşan Yılmaz, “Burada ki metaforsa; ölmekte olan bir dili yaşatmak için bir avuç insan çalışıyor. Bunu yaparken gecelerini gündüzlerine katarak yapıyorlar. Bu yüzden bu ismi uygun gördük. Tehlike altında olan bir dili yaşatmamız için o dilde yazmak gerekiyor. Biz de bunun için ne yapabiliriz diye düşündüğümüzde, bu dergiyi çıkardık. Lazca edebiyat alanında yayın yapan dünyada ilk dergiyiz ve bugüne kadar iki sayı yayınlandı” dedi.
90’lı yıllardan itibaren çıkarılan Lazca edebiyat ürünlerinin çok az sayıda basıldığını kaydeden Yılmaz, sembolik olarak çıkan bu ürünler ile dilin gelecek nesillere aktarılacağının altını çizdi.
‘LAZCA YASAKLAR İLE KARŞILAŞTI’
Lazca’nın 3 bin yıllık bir tarihi olduğuna vurgu yapan Yılmaz, bu dilin Türkiye’nin ‘modern’ bir devlet oluşu, Türkçenin resmi dil oluşu ve Lazistan’a devletin tamamen girmiş olmasıyla yok olmaya başladığını belirtti. Yılmaz, bu konuda şunları söyledi: “Radyolar, televizyonlar Türkçe yayın yapıyor. Eğitim Türkçe yapılıyor, devletle işinizi Türkçe olarak görüyorsun. Lazca ders diye bir şey yoktu. Dolayısıyla bu hem dışarıdan bir asimilasyon hem de oto asimilasyonu geliştirdi. Lazlar da çocuklarına ‘Lazca konuşma Türkçen bozulur’ demeye başladı. Bunun yanı sıra Lazların Lazcadan soğutulmaya çalışılması, Lazcanın yasaklanması, Lazca ile ilgili yakın tarihe kadar yapılan işlerin baskı altına alınması yaşandı. Mesela 19993’de Oğni dergisi çıktığında Devlet Güvenlik Mahkemelerinde bölücülük suçlaması ile yargılandı.”
‘ALFABEMİZ YAYGINLAŞMADI’
2014 yılında okullarda Lazca seçmeli dersler verilmeye başlanmasına da değinen Yılmaz, haftada bir saat verilen bu dersin seçilmemesi için çeşitli engelleler konulduğunu, öyle ki geçen sene hiç Lazca sınıf açılmadığını kaydetti.
Lazca ile uğraşanların bir sorunun da Laz alfabesine hakim olunmaması olduğunu söyleyen Yılmaz, “Aydın çevresinde Laz alfabesini değiştirme tartışmaları var” dedi. Yılmaz, “Kullandığımız alfabede şapkalı harfler var ve bunlar yazarken sorun çıkarıyor. Şapka kullanmamak için ekstra harfler eklemek zorunda kalıyoruz. Bu da okumayı zorlaştırıyor. Bu durum ise ileride telaffuzu değiştirebilir” ifadelerini kullandı.
‘YAZMAK İÇİN CESARETLENDİRMEK GEREKİYOR’
Laz edebiyatının gelişmesi için insanları Lazca yazma konusunda cesaretlendirmek gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Uncire dergisi çoğu kadın olan 30’dan fazla imza ile çıkıyor. Bu sayı ne kadar artarsa, dilin gelecek nesillere aktarılması daha kolay olur. Laz halkında Lazcaya karşı bir ilgi var. Önemli olan bu ilgiyi nitelikli bir ilgiye dönüştürebilmektir” dedi.
MA / Tolga Güney