ARTVİN - Anadili “yüreğin kapısı” olarak nitelendiren Karadenizli Gürcü ve Rumlar, devlet kurumlarında hakim dilin Türkçe olması nedeniyle dillerinin ölümle pençeleştiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat'ı Dünya Anadil Günü olarak ilan etti. UNESCO’nun kararıyla birlikte 2000 yılından bu yana 21 Şubat çeşitli etkinliklerle kutlanarak, tehlike altındaki dillere dikkat çekiliyor. Söz konusu dillerden bazıları Karadeniz coğrafyasında bulunuyor. Gürcüce ve Romeika bu dillerden bazıları. Gürcüce, Artvin’in Borçka ilçesinde konuşulmaya devam etse de Giresun ve Ordu gibi yerlerde gün geçtikçe daha da yok oluyor. Romeika ise şuan sadece Trabzon ve Rize’nin 70 köyünde konuşuluyor.
Gürcüler ve Pontos Rumları, dilleri üzerindeki baskıları ve buna karşı neler yapılması gerektiğini anlattı.
TÜRKÇENİN HAKİMİYETİ
Borçka’nın Aralık (Klaskur) köyünden yaşayan Gürcü Şenol Taban, farklı halkların bir arada yaşamasından kaynaklı ilçede Gürcüceye ilginin fazla olduğunu aktardı. Bu ilginin dilin yaşatılması için yeterli olmadığını kaydeden Taban, kamusal ve sosyal alanlara Türkçenin hakim olduğuna işaret etti. Taban, “Gürcistan’a gidip gelen gençler dile ilgi duyuyor. Fakat burada yaşayanlar için dile ilgi gösterecek özel bir neden bulamıyorlar” dedi.
Okul yıllarında anadilinde konuştuğu için karşı karşıya kaldığı baskıları anlatan Taban, “Öğretmen her birimizi bir mahalleden görevlendirmiş ve Gürcüce konuşanların şikayet edilmesini istiyordu. Dil üzerinde bir yasak vardı. Öğretmenler ‘Türkçe konuşun’ diye uyarıyorlardı” ifadelerini kullandı.
‘TEKÇİ’ ANLAYIŞ
Gürcücenin çok gelişkin olmasına rağmen “aydın kesim” tarafından görmezden gelindiğine dikkati çeken Taban, “Zaten devletin çok dillilik ve dinlilik ile bir derdi yok. Devletin derdi teklik ile ilgili. Her şeyi teke indirmek istiyorlar. Formaliteden bir seçmeli ders var. Bu dersi seçmek istesen başka yere yönlendiriyorlar. Gürcülere dair bir şey yapılacaksa da bunu siviller yapmalı” diye konuştu. Taban, “Çok dil, çok renklilik her zaman heyecan vericidir. Tek kişinin konuştuğu bir dil bile yaşamalı” sözleriyle dillere özgürlük istedi.
GÜRCÜLERE ÇAĞRI
Anadilde konuşmanın önemine değinen köy sakinlerinden Saniye Albayrak, evlerde ve okullarda Türkçe konuşulduğu için Gürcüce öğrenmenin zor bir hal aldığını vurguladı. Albayrak, tüm Gürcülere “anadilinizde konuşun” çağrısı yaptı.
HEM GEÇMİŞ HEM GELECEK
Borçka’nın Karşıköy (Xeba) köyünden Gürcü Burhan Albayrak, “tek dil” anlayışına tepki göstererek, bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti. Her dilin kendisine has özelliklerinin olduğuna değinen Albayrak, “Kimse dilini unutmamalı. Anadillerini çocuklarına öğretmeli. Dil bizim hem geçmişimiz hem de geleceğimiz. Köklerimizi unutmamak için anadilimizi yaşatmalıyız” şeklinde konuştu.
‘ROMEİKA BU TOPRAKLARDA DOĞDU’
Romeikayı yaşatmak için müziğe başladığını aktaran Trabzonlu sanatçı Adem Ekiz ise, 90’lı yıllarda Romeika ezgiler nedeniyle olumsuz bir tavırla karşı karşıya kaldığını anlattı. Romeikanın bu topraklarda doğan bir dil olduğuna vurgu yapan Ekiz, “İlk albümü yaptığım zaman insanlar Romeikanın varlığından bile haberdar değildi. Sanki bunu gidip Yunanistan’da öğrenip gelmişiz gibi bir algı vardı. Fakat bu dil bizim atalarımızdan öğrendiğimiz bu topraklarda konuşulan bir dildir” dedi.
DİLLER ÖLÜMLE PENÇELEŞİYOR
90’lı yıllarda doğanların dili sadece anladıklarını artık konuşamadıklarını söyleyen Ekiz, televizyonların bu duruma çok büyük etki yaptığını dile getirdi. Ekiz, “Televizyonlar eve girdikten sonra Romeika gençler için ikinci dil konumuna geldi. 2000 ve sonrasında doğanlar da dilin bir kısmını anlıyor ama kelime hazineleri çok kısıtlı. Dil ölüme terk ediliyor. Bu sadece Romeika için değil bölgede konuşulan ve günlük konuşmanın ötesine geçemeyen bütün diller için geçerli. Diller ölümle pençeleşiyor” diye konuştu.
‘ANADİL YÜREĞİMİZİN ANAHTARIDIR’
Anadili “gönlün anahtarı” olarak nitelendiren Ekiz, şöyle devam etti: “İnsan belleğinin ilk olarak kayda aldığı dilde kendimizi daha sağlıklı ifade edebiliyoruz. Okullarda Türkçeyi öğrendik. Ama yine de yakın çevremizle Romeika konuşuyoruz. Çünkü daha hızlı anlaşıyoruz ve kendimizi daha iyi ifade ediyoruz. Dolayısıyla anadiller hem beynin hem de gönlün anahtarıdır. Kapıyı ilk olarak anadilimiz ile açıyoruz. O kapıya başka anahtar uydurulabilir ama orjinali gibi olmaz. Bu coğrafyada birçok dil konuşuldu. Bu diller yaşatılmalı.”
ROMEİKA İÇİN KAMPANYA ÇAĞRISI
Samsun Bafralı (Nebyan) barış aktivisti Yannis Vasilis Yaylalı da anadilin kaybedilmesi durumunda bir daha bulanamayacağını ifade etti. Romeikanın seçmeli dersler arasında bile yer almadığına dikkati çeken Yaylalı, “Bu durum devletin hala başka metotlarla üzerimizdeki soykırımı devam ettirdiğini gösteriyor. Dil konusunda daha örgütlü olan ve mücadelelerini bir noktaya taşımış olan halklar ile buluşmalı. Hep birlikte devletin sistematik olarak sürdürdüğü iki yüzlülüğe karşı seferberlik ruhuyla mücadele başlatılmalı. Romeikanın da okullarda gösterilmesi için dilekçeler verilip, kampanyalar başlatılmalı” çağrısı yaptı.
‘DİL ÖLÜRSE VARLIĞIMIZ DA ÖLÜR’
“Dilimize ve varlığımıza saldırılara karşı mücadelesi vermeliyiz” diyen Yaylalı, her alanın bir okul ve akademiye çevrilmesi gerektiğini söyledi. Yaylalı, şunları söyledi: “İnsanlığın insafını ve merhametini bekleyecek kırmızı çizgimiz çoktan aşıldı. O yüzden kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Hiç beklemeden, dilimiz ve varlığımız yok olmadan mücadeleye başlamalıyız. Dünya dil günü vesilesiyle Pontos'da, Türkiye'de, Kürdistan'da yaşayan halkımıza çağrımdır; Yediden yetmişe dilimiz için seferber olsunlar. Dil ölürse varlığımız da ölür.”
MA / Tolga Güney