ANKARA - Hızır ayında yapılan lokmaların birlik ve beraberliği simgelediğini belirten Ana İlkin Yüksel Çağlayan, “Barış ve sevgiyi terk etmemeliyiz” dedi.
Alevi inancında önemli bir yeri olan Hızır ayı içindeyiz. Şubat’ın sonuna kadar süren Hızır ayında oruçlar tutulur, cemler bağlanır, lokmalar dağıtılır. Hızır, değişim, devri daim, yeniden oluşum, zor ve imkansız gibi görünen koşullarda yeniden var olma, yaşama can vermeyi temsil eder. Bu yıl pandemi koşullarından dolayı cemler bağlanamasa, yan yana gelmeler sağlanamasa da çoğu kişi evinde döktüğü lokmaları komşularına dağıtıyor.
Ankara'nın Keçiören ilçesindeki evinde ziyaret ettiğimiz Kureyşan Ocağı’ndan Ana İlkin Yüksel Çağlayan da Hızır ayı geleneklerini kendi imkanlarıyla yaşatıyor. 30 yıldan fazladır Almanya’da yaşayan ve her yıl mutlaka Türkiye’ye gelen Çağlayan, aynı zamanda Bioenerji ve Reiki ustası. Dersim’de dünyaya gelen Çağlayan, Alevi inancını ise gittiği her ülkeye taşımış.
Evinin her tarafını yaktığı mumlarla süsleyen Çağlayan, döktüğü lokmaları, “Kokusu gitsin de Hızır gelsin” diyerek komşularına dağıtıyor. Lokmanın Hızır ayı dışında da yapıldığını belirten Çağlayan, “Bir rüya görürsün, Hızır’dan bir şey talep edersin, çocuğun dara düşer ya da biri hasta olur yaparsın. Biz lokma yaptığımızda Hızır’ın geldiğini düşünüyoruz” dedi. Lokmanın, un, tuz, su ve yağdan yapıldığını da söyleyen Çağlayan, “Çünkü biz doğanın insanıyız ve elde ne varsa onunla lokma yapıyor ve Hızır’ı davet ediyoruz. Hızır günlerinde illaki kurban kesmeye gerek yok. Lokmayı herkes yapabilir” şeklinde dile getirdi.
HIZIR OLGUSU
Lokma yaparken, asla kendine dair bir şey istenmediğini de belirten Çağlayan, “Önce darda olan için yardım isteriz. ‘Hızır gel, merhem ol, derman ol’ deriz, sonra ‘gel bize de merhem ol’ deriz. Çünkü, komşumuz iyiyse o iyiliğin bize de yansıyacağına inanırız. Birlik beraberlik var Hızır’ın lokmasında. Bireyselliği terk ediyorsun, lokmanın özelliğidir bu. Çünkü Hızır Alevilerin yüreğinde çok önemli bir olgudur. Bu olguda bireysellik yoktur. Hızır’la bir bütünlük içerisindeyiz” şeklinde konuştu.
'VAROLUŞUN KENDİSİDİR'
Hızır’ın anlamını da tarifleyen Çağlayan şunları söyledi: “Hızır varoluşun, tabiatın kendisidir. Bizde Hızır bir adım Hz. Muhammed ve Ali’den ileride. Hızır sevgidir, şefkattir, birliktir, paylaşımdır. Hızır huzurdur, topraktır, yeşilliktir. Gökkuşağındaki 7 rengi barındırandır. Hızır umudun kendisidir. Kendini bilmeyen bir diğerini bilemez. Kişi kendisini bildikten sonra tercih hakların olacak. Ben çocuklarımı yetiştirirken de böyle yaptım. Biz Aleviyiz ve Dersimliyiz dedim. Hızır’ı öğrettim, inanıp inanmamayı onlara bıraktım.”
ÖZÜNE DÖNDÜ
Hayatını sevgiye adadığını da belirten Çağlayan, insanlar üzerinde sağladığı ruhsal şifanın da Alevilikten geldiğini belirtti. Çağlayan, “İnsanları tanıdıkça, onların yaralarına değdikçe kendi özümü, tohumlarımı da tanıdım. Kim olursak olalım geçmişimizi unutmayalım. Ben kendimi bir ırka ait görmüyorum. Ama hayatımın geri kalanını Dersim’de geçirmek istiyorum. Vakit dar yaş geçiyor, bir gün noktayı koyacağız ve bu bedeni terk edecek, toprağa bırakacağız. Dersime biraz hizmet etmek istiyorum. Orada özü bilenler var tabi ama çocuklarımıza Aleviliği anlatmak lazım" diye konuştu.
‘SEVGİYİ YAYALIM’
“Biz ışığın evlatlarıyız” diyen Çağlayan, “Barışı ve sevgiyi terk etmemeliyiz. Biz barışın insanlarıyız. Hızır ayı herkesi aşka, sevgiye davet eder. Gözlerimiz dünyevidir. Gözlerimizi kapattığımızda orada sevgiyi görürüz. Bu sevgiyi yayalım” çağrısında bulundu.
MA / Zemo Ağgöz