İSTANBUL - Altkat Sanat'ın kurucusu Nevzat Süs, salgının başladığı Mart’tan beri sahnelerinde tek bir oyun dahi oynayamadıklarını dile getirirken, oyuncu Selver Çavuş ise salgının tiyatroların kapanmasını isteyenler için fırsata dönüştüğünü söyledi.
Türkiye genelinde salgınla birlikte özel tiyatro faaliyetleri 6 ay boyunca durduruldu. Faaliyetlerin durdurulması ile birçok sorunla karşı karşıya bırakılan tiyatrolar ve bu tiyatrolar bünyesinde ter döken emekçiler, sorunlara dikkati çekmek için Tiyatrolar Yaşasın İnisiyatifinin hazırladığı 7 maddelik sorun ve talep listesinin altına imzasını atarak 11 Temmuz’da Kültür ve Turizm Bakanlığına iletti. Ancak sorunlarına dair olumlu yanıt alınmadı.
Tiyatroların kiraları, elektrik, su ve boş sahneleri günden güne sorunların büyümesine neden oldu. Bu tiyatroların bünyesindeki oyuncu, dekor, küstüm ve ışık gibi alanlarda ter döken emekçiler de işsiz kaldı. Geçinemeyen kimi emekçiler salgına rağmen kapanmayan cafe ve restoranlarda garson olarak çalışmaya başladı. Kimi emekçiler ise Karadeniz'de fındık ve çay toplamaya, Adana’ya ise pamuk toplama gitti.
Yine faaliyet sürdüremeyen özel tiyatrolar, tek tek kapanırken, bunlardan ilki 8 yıldır Kadıköy'de faaliyet sürdüren Küçük Salon oldu. Ardından ise sorunlara karşı ayakta duramayan Toy Sahne ve Öykü Sahne de kapatıldı. Günden güne bu sorunlarla varlıkları tehdit edilen tiyatrolar, destek görmedikleri devletten, iktidardan ve yerel yönetimlerden şikayetçi.
TEK OYUN OYNAMADILAR
Kadıköy’de 2012’de kurulan Altkat Sanat’ın kurucusu oyuncu ve yönetmen Nevzat Süs, sahnelerinde Mart ayından beri tek bir oyun dahi oynayamadıklarını dile getirdi. 40 kişilik sahnelerinde her sezon birden fazla tiyatro ürettiklerini bunun yanı sıra İstanbul’un çeşitli yerlerinde ve İstanbul dışında turnelere çıktıklarını ifade eden Süs, salgınla bu durumun sıfıra indiğini kaydetti.
KİMİ ÇAY KİMİ PAMUK TOPLADI
Tiyatroların yaşaması için kaynağa ihtiyaç duyduğunu ve bu kaynağın da seyircilerden geldiğini belirten Süs, ancak tiyatroların kapatılmasıyla birlikte kaynak aktarımının da durduğunu söyledi. Süs, “Tiyatrolar kapanınca, seyirciler gelmemeye başladı. Bu da ayakta kalma şansımızı da ortadan kaldırdı. Bu sadece tiyatroların, mekanların var olması değil, aynı zamanda bu tiyatrolarda çalışan binlerce oyuncunun da var olması demekti. Bu durumla Türkiye'deki binlerce tiyatro oyuncusu işsiz kaldı. Oyuncu arkadaşlarımızın kimi garsonluk kimi memleketine pamuğa, fındığa ve çay toplamaya gitti. Böyle bir süreç yaşadık ve hala yaşamaya devam ediyoruz” dedi.
BAKANLIK İLE GÖRÜŞÜLDÜ
Ayrıca, salgınla birlikte vergilerin ertelenmesi, kiraların ödenmesi, SGK’ların yatırılması ve ödeneklerin yeniden düzenlenmesi için taleplerini ilgili bakanlığa iletkilerini ancak olumlu bir geri dönüş alamadıklarını kaydeden Süs, “İlgili kişiler Bakanlıkla ve bürokratlarla düzenli toplantılar yapıldı. İlgili kişiler sorunların çözüleceğine dair sözler verdiler. Hatta oyunların kaydedilmiş görüntüsünü istediler. Bu görüntüler için dijital bir gösterim düşünüyorlardı. 400-500 tiyatro buna katıldı. Verilen ödenek ancak bu görüntülerin çekimi için yetti. Bununla birlikte aslında çözüm getirilmediği gördük. Bu sadece bir oyalama dönüştü” diye belirtti.
TİYATRO YASASI ŞART
Sorunların tiyatro yasasının çıkarılmasıyla ve tiyatroların kamu hizmeti üreten yerler olarak tabir edilmesiyle çözülebileceğini ifade eden Süs, “Bir şeyin kamu yararına olduğunu söylemek için o şeyin illaki bir devlet kurumu olması gerekmiyor. Tiyatroların insanları değiştiren, dönüştüren ve aklen geliştiren bir yapısı vardır. İnsanın ruhunu zenginleştiren, estetik algısını geliştiren ve dünyaya belki daha eleştirel bakan daha şeffaf ve objektif bakan bireyler haline getirir. Biz bunların arkasında duruyoruz. Bunun mücadelesi veriyoruz. Ancak devlet bizi inatla ticari bir alana çekmeye çalışıyor. Ticari bir ilişki üzerinden tarif etmeye çalışıyor” diye konuştu.
‘KÜLLERİMİZDEN YENİDEN DOĞARIZ’
Devletin özel bir desteğinin olmadığını vurgulayan Süs, bunun için hak arama arayışı içinde olduklarını söyledi. Bu arayışlarını demokratik yöntemlerle dile getirdiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını ifade eden Süs, daha sonuç alıcı yöntemlerin gelişmesi gerektiğini belirtti. Süs, “Mart ayına geri dönecek olsaydık bu taleplerimizi daha farklı ve vurucu yol ve yöntemlerle dile getirirdik. Daha sonuç alıcı eylemler yapardık. Neden çünkü devlet tiyatroların kurtarılması için bir bütçe sağlamadı. Ayrıca yerel yönetimler de sağlamadı. Onlar bunu sağlamdı diye de ağlayacak, çığlık atacak değiliz. Bugün tiyatro sahnelerini kapatan arkadaşlarımız oldu. Bu duruma çok üzüldük. Ancak biz küllerimizden yeniden doğarız. Bunun için 18 yıldır bizi bu noktaya getiren iktidardan bir isteğimiz yok, onun gücüne ihtiyacımız yok. Türkiye Cumhuriyeti aydınlanmasını yeterince yaşamamış bir ülke. Sanata ve tiyatroya bakışında bunu görebiliyoruz. Bunun için birbirimizle dayanışıyoruz ve dayanışmaya devam edeceğiz” dedi.
‘TİYATROLARA OLUMSUZ IŞIK YANDI’
6 yıldır tiyatro oyuncusu olan Selver Çavuş ise, Türkiye koşullarında tiyatro yapmanın zorluğu üzerinde durdu. Maddi açıdan kazançlarının iyi olmadığını ve bunun salgınla birlikte daha da kötü olduğunu dile getiren Çavuş, “Zaten zor koşullarda bir yaşam sürdürdüğümüz için salgınla beraber çok geriye düştük. Bu durumu bütün tiyatro emekçileri yaşadı. Salgın öncesinde maddi açıdan zor durumda olmamıza rağmen seyircilerimizle bir araya gelişimiz, sahneye çıkışımız bizi motive ediyordu. Ancak salgınla birlikte buda elimizden alındı. Barlar, kafeler hınca hınç insanlarla doluyken, yine aynı birliktelik devam ediyorken bir tek tiyatrolara olumsuzluk ışığı yandı” diye belirtti.
SALGIN FIRSATA DÖNÜŞTÜ
Bu durumu tiyatroların birçok işlevselliğinin olmasından kaynaklandığını ifade eden Çavuş, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Tiyatrolar, toplumu geriye götürmek isteyenlerin kapatmak isteyebileceği bir alan. Salgın buna fırsat tanıdı. Eğer sorun salgınsa ve insanların bir arada durmasını istemiyorsanız, toplu taşımalarının sayılarını artırmanız gerekirdi. Bunun yerine toplu taşıma sayısında azalmaya gidildi. Dip dibe, ağız ağıza yolculuk etmek zorunda bırakıldık. Öte yandan bu kapatılmaya rağmen pes etmeyip gelecek sezona hazırlık yapıyoruz. Zamanımızı üretmeye çalışmakla geçiriyoruz. Ancak yine de bir araftayız. Çünkü ne olacağını bilmiyoruz. Buna dair bir görüntü bile belirmiyor gözümüzün önünde. Çünkü herkes bir karmaşanın içinde hissediyor kendini. Bunun nedeni ise yönetim biçimlerimiz diyebiliriz.”
‘BİRLİKTELİK GÜÇLENDİRİLMELİ’
Bir toplumun gelişiminde sanatın temel taş görevi gördüğünü sözlerine ekleyen Çavuş, bunun için sanat alanlarının yaşaması gerektiğini ifade etti. Alanın yaşaması için özellik alanda emek verenlerin birlikteliğinin önemli olduğunu vurgulayan Çavuş, bu birlikteliğe dair yapılan çalışmaların niteliğinin daha da artırılması gerektiğinin altını çizdi. Çavuş, ayrıca tiyatroya dair bir yasanın çıkması için çaba verilmesi gerektiğini belirterek, bu yasanın emekçileri, oyuncuları ve tiyatro sahiplerini de kapsaması gerektiğini dile getirdi. Çavuş, ancak bu şekilde hayatlarının güvence altına alınabileceğini ve insanca bir yaşam koşulunun oluşabileceğini söyledi.
MA / Mehmet Aslan