İSTANBUL - HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde kaleme aldığı “Yıkılacak Duvarlar” isimli kitabının ilk baskısı tükendi. Sonur Sağlemer, editörlüğünü yaptığı kitabın "hapsedildiğimiz duvarların da yıkılması" mesajı taşıdığını ifade etti.
Kasım 2016’dan bu yana Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ tarafından kaleme alınan “Yıkılacak Duvarlar” adlı şiir kitabı, 1 Eylül’de okuyucularla buluştu. Ceylan Yayınları tarafından basılan kitap, Silopi’de sokağa çıkma yasağı sırasında cenazesi günlerce sokakta kalan Taybet İnan (Taybet Ana), Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamlarında yaşamını yitirenlerin hikâyeleri ve yıkılması gereken tabuları konu alıyor.
İLK BASKI TÜKENDİ
Suruç Katliamında yaşamını yitiren 33 düş yolcusuna adanan kitaba ilgi oldukça yoğun oldu. Kitabın 10 bin sayıdaki ilk baskısı 15 gün içinde tükendi. İkinci baskısı çıkan kitabın en çok satıldığı yerlerin başında ise Diyarbakır, Van ve İstanbul kentleri geldi. Birçok Avrupa ülkesinden de kitap için sipariş verildi.
ZORU BAŞARDI
Yüksekdağ’ın, cezaevindeki tutuklu kadınların dayanışmasıyla 4 ay içinde yazıp hazırladığını belirttiği kitabın çıkışı ve hazırlık aşamasını kitabın editörleri Tuncay Mat ve Sonur Sağlemer ile konuştuk.
Tuncay Mat, Yüksekdağ’ın şiir kitabı çıkarmasının kendileri için de sürpriz olduğunu belirterek, Ağustos ayında kitapla ilgili dosyanın kendilerine geldiğini söyledi. Kitabın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çıkarılması için yoğun bir çabanın verildiğini kaydeden Mat, “Figen başkan edebiyatın en zor alanına el attı. Bu durumlarda genelde öykü, roman gibi edebi tarzlar kaleme alınır. Bu nedenle şiir çok zor. En çok eleştirilen ve tenkil edilen bir alandır. Buradan başlaması gerçekten takdiri şayan bir durumdur. Bizim içinde anlamlı oldu” dedi.
NEDEN DUVARLAR YIKILMALI?
4 aylık sürecin öncesi de olduğunu söyleyen Mat, “Yazılan her şiir bir dönemi anlatıyor. Figen başkan etkilendiği ve hayatında iz bırakan dönemleri kaleme almış. İsminin özelikle ‘yıkılacak duvarlar’ olması önemli. Çünkü kendisi de hayatında birçok duvarı yıkıp bugünlere gelmiş. Buradan esinlenerek, yazdığını düşünüyorum” diye konuştu.
POLİTİK OLMASI İLGİYİ ARTIRIYOR
Kitabın yeni yeni okuyucularla buluştuğunu dile getiren Mat, kitaba dair güçlendirici eleştiri ve övgülerin de kendilerine iletildiğini, bunların da sürmesi gerektiğini vurguladı. Mat, özelikle Taybet ana ve politik şiirlerin kitaba konu edilmesinin ilgiye neden olduğunu dikkati çekerek, salgından kaynaklı kitabın dağıtımında zorluklar yaşadıklarını aktardı. Mat, “Fuar, festival gibi kitlesel etkinlikler yasaklandığı için geniş okurlara ulaşamıyoruz. İmza günleri gibi dar etkinlikler düzenleyebiliyoruz. Buna rağmen çok sayıda sipariş alıyoruz” dedi.
‘DUVARLARIMIZI YIKALIM’
Kadın editör Sonur Sağlemer ise, Yüksekdağ’ın mücadelesiyle ortaya çıkardığı etkiye değindi. Sağlemer, kitabın çok kısa bir sürede hazırlanıp çıkarıldığını söyleyerek, Yüksekdağ’ın siyasete gençlik yıllarında atılan direngen ve mücadeleci bir kadın olduğunu kaydetti.
Yüksekdağ’ın edebiyatın zorlu bir alanında çıkış yaptığını dile getiren Sağlemer, kitabın ismine işaret ederek, “Duvar sadece tutuklu oldukları dört duvar değil. Duvarlar her yerde. Dolayısıyla her yerde önümüze çıkan, içine hapsedildiğimiz duvarların da yıkılması mesajını veriyor. Kadınların her alanda ve her koşulda direnerek mücadele vermesini vurguluyor” diye konuştu.
‘ARKA DA DEĞİL, ÖNDE YÜRÜDÜ’
Sağlemer, Yüksekdağ’ın kadınlara örnek teşkil eden bir kişiliğe sahip olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Hiçbir zaman erkeğin arkasında veya yanında değil, en önde yürüyerek ve topluma kadının öncülük edebileceği örneğini göstermiştir. Bunun kavgasını veren ve mücadelesini sürdüren bir kadındır. Böyle bir kadının çıkardığı kitabın editörlüğünü yapmakta onur vericidir.”
TAYBET ANA VE KADININ GÜCÜ ŞİİRLERİ
Yüksekdağ’ın kitabında yer verdiği “Taybet ana” ve “Kadın gücü” başlıklı şiirleri ise şöyle:
TAYBET ANA
Yıllar geçti Taybet Ana
Havan toplarıyla yıkılmış
Çıkması yasak
O sokakta vurulduğunda
Böyle demişlerdi sana
Sekiz çocuğu can vermekten sabıkalı bir ana
Taybet Ana
Vurulup düşeni kaldırmaya koşan
Vefadır halbuki adın
Karlar altındaki kudretidir kadının
Kardelenin gizeminden alınma
O kudrete nişan alır
Şarjöründe ölümü
Ve korkuyu taşıyanlar
Namluya sürülmüş
Kör nefretle dolaşırlar
Ölü kadınların yattığı sokaklarda
Ak tülbentinden vurulur merhamet
Tandırlarda pişen ekmek vurulur
Birdenbire gelen cesaret
Hiç gitmeyen çile vurulur
Ne keskindir nişancıları!
Gezleri gözleri
Ne de acımasız!
Hiddetlerinden hikmetlerinden
Sual olunmaz
Ama yedi gün
Yedi gece
Yerde kalır da
Tek bir çizik almadan
Doğrulup kalkar
O kudret
Yıllar soğuk bir nehir
Akıp geçti zulümlerin
Yerde kalan ölülerin ardından
Unutmanın illetiyle
Hatırlamanın şiddeti arasında
Nefessiz kalırken insanlık
Karların altında Taybet Ana
Bütün kudretiyle tarihe
Bakıyor hala
KADIN GÜCÜ
Haykır haykırabildiğin kadar
Yorulmuş hevesleri ayağa kaldır
Kaybolmuş türküleri bulabilirsin çünkü
Elinle koymuş gibi
Eskiler alıp yeniler veren
Çingene kadının
Nereye gittiğini bilebilirsin
Kurtarabilirsin sevdayı
Erkeğin hoyrat ellerinden
Yarayı iyileştirebilirsin
Şifalı direncinle
Bir de çiçek ekebilirsin
Yeni güller
Yeni günler bahçesinde
Al yeşil sevebilirsin
Ve eteğini topladın mı beline
Muhteşem güzellikte kavga edebilirsin
Tohumun toprağın
Bilcümle mahlukatın hatırına
Ölenlerin kalanların
Gidenlerin hakkına
Yürü yürüyebildiğin kadar
Yanılmış hayalleri
Ardına çağır
MA / Semra Turan