Taşları yontarak tarihi bugüne taşıyor

img

DİYARBAKIR - Emekli olduktan sonra Sur'da taş oymacılığı yapmaya başlayan Fransızca öğretmeni Mahmut Nurettin Medyelioğulları, Diyarbakır'ın tarihini yonttuğu taşlara işleyerek bugüne taşıyor. 

Diyarbakır'da yıllarca Fransızca öğretmenliği yapan 64 yaşındaki Mahmut Nurettin Medyelioğulları, şimdilerde Sur ilçesinde bulunan Saraykapı’da baba yadigarı küçük bir dükkanda taş oymacılığı yapıyor. Emekli olduktan sonra babasından kalma dükkanda taş sanatıyla ilgilenmeye başladığını ve 14 yıldır bu işi yaptığını belirten Medyelioğulları, el sanatına metal, resim ve kabartmalarla başladığını daha sonra bazalt taşlarıyla devam ettiğini söyledi. Medyelioğulları, Sur'un tarihi simgesi haline gelen Dört Ayaklı Minare, Çan Kulesi ve Kastel Çeşmeleri gibi tarihi yapıları taşlara yontarak tarihe dokunduğunu ifade etti. 
 
İlkokul yıllarından bu yana babasının yanında tamircilik yaptığını kaydeden Medyelioğulları, "Babam bu dükkânda tamircilik yapıyordu. Bende okul çıkışı babama yardım ederdim. Elim oldukça yatkındı. Küçükken metal tellerden oyuncaklar ve arabalar yapıyordum. İlk gençlik yıllarımda metalle ilgilendim ama bir türlü taş sanatına girmeye cesaret edemiyordum. Babamı kaybedince bende emekli oldum ve dükkanı kapatmak yerine taş sanatına girdim” diye konuştu.
 
'DİYARBAKIR'IN TARİHİ MOTİFLERİNDEN İLHAM ALIYORUM'
 
Binlerce yıllık tarihi taşlara nakşettiğini aktaran Medyelioğulları, taş oymacılığının zamanla kendisinde tutkuya dönüştüğünü söyledi. Yaptığı eserlere göre taşları seçtiğini dile getiren Medyelioğulları, delikli olan taşların dişi, düz olanların ise erkek olduğunu söyledi. Yaptığı heykel ve figürleri taşların dişi ve erilliğine göre seçtiğini, buna göre şekil verdiğini ve taş sanatını icra ederken Diyarbakır’daki tarihi motiflerden ilham aldığını vurguladı. Medyelioğulları, ilk taşları yontarak yaptığı figürlerin, çocukluğunun geçtiği Sur'da bulunan Kastal Çeşme ve taş evler olduğunu sözlerine ekledi.
 
Ömrünün geçtiği Sur sokaklarının her köşesinde tarihe tanıklık eden bir eserle karşılaşmanın mümkün olduğunu vurgulayan Medyelioğulları,  sırasıyla Dört Ayaklı Minare, Çan Kulesi, kiliseler ve Tarihi Surları taşlara işleyerek tarihe dokunduğunu belirtti.
 
‘İĞNEYLE KUYU KAZMAYA BENZER’
 
Bin bir emekle yonttuğu taşların kendi yaşamına dair izler de taşıdığını anlatan Medyelioğulları, “Taş oymacılığı yapmak iğneyle kuyu kazmaya benzer. Taşın zorluklarına rağmen ben zevkle yapıyorum. Taşı yontarken zamanla sabretmeyi öğrendiğimi fark ettim. Geçmiş ile bugünü harmanlayarak hayalini kurduğum tüm güzellikleri taşa işleyerek gerçekleştiriyorum" ifadelerini kullandı. 
 
Taşın tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğuna dikkat çeken Medyelioğulları, şöyle dedi: “Sur’un taş evlerinde doğduk büyüdük. Taşla ilişkimiz hep vardı hep taşın içindeydik. Eskiden Diyarbakır Sur’dan ibaretti ve bütün evler, çeşmeler, hamamlar, hanlar ne varsa hepsi taştan yapılmıştı bununla birlikte doğal olarak taşla ilişkimiz, bağımız hep vardı. Bunun taş sanatına yönelmemde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum."
 
‘MÜZEDE SERGİLEYİP DÜNYAYA TANITMAK İSTİYORUM'
 
Yıllardır çeşitli taşlardan ürettiği figürleri küçük dükkanın da biriktirdiğini aktaran Medyelioğulları, ortaya çıkardığı eserleri satmak için değil hobi olarak yaptığını söyledi. İlerde daha büyük bir atölye açmak istediğini dile getiren Medyelioğulları, taş sanatına meraklı olan gençlere bu sanatı öğretmek istediğini ifade etti. 2007 yılında Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi'nin katkısıyla Keçi Burcu'nda küçük bir sergi açtığını ancak tüm yaptığı çalışmaları sergileme imkanı bulamadığını belirten Medyelioğulları, yaptığı taş heykelleri bir müzede sergileyip tüm dünyaya tanıtmak istediğini dile getirdi.
 
MA / Esra Solin Dal