İnfazı yakılarak tahliye tarihine 'ölünceye kadar' yazıldı

RIHA - İnfazı yakılan 29 yıllık tutsak Mehmet Durak Karak'a verilen müddetnamede tahliye tarihi olarak “ölünceye kadar” diye yazıldı. Karak, ağabeyi aracılığıyla "Onların vereceği cezadan korkmuyoruz" mesajı gönderdi. 

Riha’nın Pirsûs’un (Suruç) Qûbika Çareba isimli köyünde dünyaya gelen Mehmet Durak Karak'ın, Kürt özgürlük mücadelesinde yer alan isimlerden biri. 12 Eylül Darbesi ardından askerler tarafından köylerine yapılan baskında babası ve 6 kardeşiyle birlikte ilk defa gözaltına alınan Karak, tutuklanarak 4 yıla yakın cezaevinde kaldı. Karak, cezaevinden tahliyesi ardından zorla askere götürüldü. Hiçbir koşulda mücadeleden vazgeçmedi ve bu nedenle baskıların hedefi oldu.  Askerlikten sonra bir kez daha gözaltına alınarak tutuklanan Karak, 8 ay cezaevinde tutuldu. Karak daha sonra 1989 yılında tutuklanarak 1,5 yıl hapsedildi. 1992 yılında 3 ay daha tutuklu kalan Karak, dışarı çıkmasından sadece 2 buçuk yıl sonra 1995’te yeniden gözaltına alındı. 6 çocuğu bulunan Karak'a tutuklanması ardından yargılandığı DGM’de “devletin birliğini bozmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verildi.
 
Karak’ın 17 Haziran 2025’te tahliye edilmesi bekleniyordu. Ancak bu yılın Eylül ayında aldığı müddetnamede şartlı tahliyesinin tamamen yakıldığını öğrenen Karak'a, infazının yakılma gerekçesi olarak 29 yıllık tutsaklığı boyunca almış olduğu 3 ayrı hücre cezası gösterildi. Normalde 36 yılın sonunda "hak ederek tahliye" süresi tamamlanan Karak'ın müdddetnamesinde tahliye tarihi "ölünceye kadar" diye yazıldı. Karak'ın avukatı Mahmut Vefa, müüddetnameye karşı Erzincan infaz hakimliğine itirazda bulundu. 
 
HÜCRE CEZASI GEREKÇE YAPILDI
 
Söz konusu hücre cezalarının ikisinin 1996 ve 2006 yıllarında, sonuncu hücre cezasının ise 2024 yılında aldığı öğrenildi. 1996 yılında aldığı 15 günlük hücre cezasının, tutulduğu Giresun Cezaevi’nde uygulanan işkencelere karşı açlık grevine girdiği gerekçesiyle, 2006 yılında 2'ncisinin Maraş Cezaevindeyken Maraş Savcılığı’na verdiği bir dilekçede “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla, son olarak da 2024 yılında aldığı bir günlük hücre cezasının Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nden istemi dışında sevk edildiği Erzincan Cezaevi girişinde önceki cezaevinde kullandığı eşyalarının “yasaklı” olduğu gerekçesiyle verildiği öğrenildi. 
 
Öte yandan Karak’a verilen müddetnamede denetim bitim tarihi Haziran 2031 ve hak ederek tahliye tarihi ise “ölünceye kadar” yazdı. 
 
12 EYLÜL’DEN BU YANA AYNI BASKI 
 
Karak’ın infazının yakıldığı haberini yaptıkları telefon görüşmesiyle öğrendiklerini anlatan ağabeyi Müslüm Karak, 12 Eylül darbesinden bu yana baskı ve zulme uğradıklarını ifade etti. Karak, geri adım atmadıkları için bugün hala aynı zulmün devam ettiğini belirterek, “12 Eylül’den bu yana siyasetin içerisinde yer alan bir aile olduk. Sürekli olarak bu baskıya maruz kaldık. Kardeşim Durak, 1995’ten önce de pek çok kez hapse girdi. 1995’ten bu yana aralıksız hapiste. Maraş, Elbistan, Giresun, Siverek, Urfa’da kaldı ve son olarak da Erzincan’a götürüldü. Son aldığımız haberle birlikte infazının tamamen yakıldığını öğrendik” diye konuştu. 
 
4 TUTSAK 3 KENT
 
Erzincan’da yeğeni ve kardeşi, Ankara’da oğlu ve Kırşehir’de de damadı olmak üzere yakın derece ailesinden 4 tutsak olduğunu ifade eden Karak, şunları söyledi: “Pazar günü Erzincan’a gidiyoruz. Pazartesi yeğenim Baran Karak’ın, Salı kardeşim Durak’ın görüşüne gidiyoruz. Sonra Ankara’ya gidiyoruz. Perşembe günü Sincan Cezaevinde oğlum İsmet Karak’ın, Cuma günü de Kırşehir Cezaevinde damadım Şükrü Karak’ın görüşüne gidiyoruz. Biz böyle bir aileyiz. Hayatımız yollarda geçiyor. Tutsak ailesi olarak yaşadıklarımız barışın olmadığını bir kez daha gösteriyor. Barış söylemleri dolanıyor ortada ama yaşadıklarımız gözler önündedir."
 
TUTSAKLARA YÖNELİK POLİTİKA KATILAŞTI
 
Yaşadıkları sürecin Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve tecrit politikası sonucu olduğunu belirten Karak, son süreçte barışın konuşulmasına karşın tutsaklara dönük politikaların giderek katılaştığına dikkat çekti. 
 
DURAK KARAK: KORKMUYORUZ
 
Karak, şunları söyledi: “Son süreçte konuşulan ‘barış’ın bir film olduğunu görüyoruz. Barışma böyle mi olur? Her gün 15-20 kişiyi gözaltına alıyorlar. Bize acı çektirmeye çalışıyorlar. Biz bu yolda yürümüşüz. Ne kimsenin parasını çaldık, ne de kimseye karıştık. Kendi halkımız için mücadele verdik. Yolumuz doğrudur ve bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Talebimiz de kendimiz için değil. Barışın bir an önce sağlanmasını, Sayın Öcalan’ın özgür olmasını istiyoruz. Cezaevlerindeki hasta tutsakların bir an önce bırakılmasını istiyoruz. Barış da bunlarla sağlanır.”
 
 Kardeşiyle yaptığı açık görüşten söz eden Karak,  kardeşi Durak Karak’ın anlatımlarını şöyle aktardı: “Onların vereceği cezadan korkmuyoruz. Ancak barış olursa evimize dönmemiz anlamlı olur. Bizden ‘pişmanız’ dememizi bekliyorlar. Biz pişman olsaydık daha cezaevine ilk girdiğimizde bunu derdik. Bu kadar yıl boşuna mı yattık?”
 
TECRİT POLİTİKASININ SONUCU
 
Ailenin avukatlarından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şube üyesi Adile Salman, Karak’ın infazının yakılmasının gün geçtikçe ağırlaşan tecrit politikasının bir sonucu olduğunu ifade etti. Salman şunları kaydetti: “Üçten fazla disiplin cezası aldığı gerekçesiyle müvekkil hakkında yeni müddetname düzenlenmiş. 18/06/2025 olan koşullu salıverilme tarihi 6 yıl uzatılmıştır. Ancak yeni müddetname ile hiçbir hukuki dayanağı olmayan ‘ömür boyu hapis cezası’ ibaresi eklenmiştir. 30 yıldır tutuklu olan müvekkilin ifadesi dahi alınmayan hapishane idarelerinin keyfi uygulamalarından başka hiçbir hukuki dayanağı olmayan disiplin cezaları sebebiyle infazının yakılması kabul edilebilir değildir. Ayrıca kaldığı hapishanelerin gözlem kurullarınca düzenlenen dönem değerlendirme raporlarında da iyi halli olduğu ifade edilmiştir. Müddetnameye itirazı yaptık ve gerekli tüm hukuki süreci işleteceğiz.” 
 
MA / Ceylan Şahinli