Anneler: Barış için Sayın Öcalan ile görüşülmeli

img
ŞIRNEX - Tilqebîn'de kurmak istedikleri barış çadırına izin verilmeyen, saldırı ve gözaltılara rağmen eylemlerini sürdüren Barış Anneleri, “Barışın sağlanması için İmralı tecridinin kaldırılması ve Sayın Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerekiyor” dedi. 
 
Barış Anneleri Meclisi, Şirnex'in Silopiya (Silopi) ilçesine bağlı Tilqebîn (Başverimli) beldesinde, "Savaşa hayır barış hemen şimdi" talebiyle "barış çadırı" kurmak istedi. Ancak 15 Ekim’de bir araya gelen annelerin eylemine izin vermeyen asker ve polisler, aralarında gazeteci ve annelerin de bulunduğu 22 kişiyi darp ederek gözaltına aldı. Gözaltı ve saldırılarla “barış çadırı”nı kurmalarına izin verilmeyen anneler ise, 3 gün oturma eylemi gerçekleşti.
 
'TALEBİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ' 
 
Eylem sırasında darp edilerek gözaltına alınan Barış Anneleri üyesi Dexile Atmış, savaşın son bulması için barış talebiyle barış çadırı kurmak istediklerini ancak buna karşı sert bir saldırıya uğradıklarını söyledi. Sürüklenerek gözaltına alındığını kaydeden Atmış, "Basın açıklaması yapmak istediğimiz esnada çok sert bir saldırıya uğradık. Biber gazı sıktılar. Her yer duman içindeydi. Hem ben hem de eşim birlikte gözaltına alındık. Hakaretlere maruz kaldık. Ancak bu gözaltına rağmen anneler eylemlerinden vazgeçmedi. Eylemlerini devam ettirdi ve sonuca ulaştırdı. Bundan sonrada barış için elimizden ne gelirse yapacağız. Barış talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Halkımız da barışın gelmesi için seslerini yükseltmeli" diye belirtti. 
 
'İMRALI KAPILARI AÇILMADAN BARIŞ GELMEZ'
 
Barış Anneleri üyesi Meliha Atak, saldırı ve gözaltılara karşı 3 gün oturma eylemi gerçekleştirdiklerini anımsatarak, "Hem Rojava'da hem Başur'da hem de burada bir savaş söz konusu. Bu nedenle Tilqebîn gibi her iki tarafa sınırı olan belde de eylemimizi yapmak istedik. Bizler barış için oradaydık. Gazze'den Kurdistan'a ve tüm dünyada devam eden savaşlara karşı eylem yapmak istedik. Talebimiz herkes için barıştı. Hiçbir anne ağlamasın diye biz oradaydık. Ancak talebimiz engellenmeye çalışıldı. Birçok anne gözaltına alındı. Ancak buna rağmen eylemimizi devam ettirdik. Barışın sağlanması için İmralı tecridinin kaldırılması ve Sayın Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerekiyor. Aynı şekilde tüm tutsaklar üzerinde devam eden tecridin kaldırılması. İmralı kapıları açılmadan barış gelmez" diye konuştu. 
 
'SAVAŞA KARŞI EL ELE VERELİM'
 
Tilqebîn beldesinde 3 gün boyunca nöbet tutan Barış Anneleri'nden Kumru Babat da, Kurdistan ve Türkiye'den yüzlerce annenin katılımıyla barış taleplerini haykırdıklarını söyledi. Annelerin barış talebine saldırıyla karşılık verildiğine dikkati çeken Babat, barış taleplerinden vazgeçmeyeceklerini söyledi. Babat, "Talebimiz hep birlikte eşit bir şekilde birlikte yaşamak. Savaşların ve zulmün son bulmasını istiyoruz. 'Ben insanım' diyen herkesin barış sesine ses vermesini istiyoruz. Herkesin savaşa karşı çıkması gerekiyor. Yeter artık anneler ağlamasın bu savaş son bulsun. Asker annelere de sesleniyorum, savaşa karşı gelin el ele verelim" ifadelerini kullandı. 
 
'ASKERLER ABDEST ALINMASINA İZİN VERMEDİ’
 
Barış Anneleri'nden Mediha Akay ise, artık hiçbir yerde kanın dökülmesini istemediklerini ifade ederek, Kürt sorunun demokratik yollardan çözülmesini ve barışın  sağlanmasını istediklerini vurguladı. Akay, şöyle devam etti: "Bu nedenle de Tilqebîn beldesinde barış çadırı kurmak istedik. Gözaltı ve saldırılara rağmen 3 günlük eylemimizi sürdürdük. Kötü bir muamele ile karşılaştık. Birçok arkadaşımız gözaltına alındı. Lavabonun önünde nöbet tutan askerler annelerin abdest almalarına dahi izin vermiyorlardı. Bu insanlık değildir. Büyük bir vahşet yaşadık. 'Barış olsun' dedik. Elimizde silah yoktu. Beyaz tülbentlerimizden korktular. Talebimiz Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve barışın sağlanması. Bugün tecrit sadece Sayın Abdullah Öcalan üzerinde değil, herkes üzerinde uygulanıyor. Yaylalarımız yasaklanıyor, köylerimiz yasaklanıyor. Hepimiz tecrit altına alınıyoruz. Buna 'Artık yeter' diyoruz. Tecrit son bulsun barış sağlansın. Sağ olduğumuz sürece barış talebimizden vazgeçmeyeceğiz." 
 
MA / Mahmut Altıntaş